Kan, gözyaşı, yakma ve yıkmaya artık yeter demenin zamanı gelmedi mi?
Ne zamana kadar insanlar çocuklarının ölülerine ağlayacak? Ölen, öldürülen her bir kişi bu memleketin evladıdır. Her birinin anası, babası ve ailesi vardır. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Ölenin babası, annesi, cenazesinin gittiği köy veya kasabanın yüreği ve ciğeri yanıyor.
Silah, kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapıp oy avcılığı yapmak ne kadar etiktir? Bırakın bu halk özgür iradesini kullansın. Kimden yana tavır takınacağına, kimi tercih edeceğine kendisi karar versin. Özgürce, kimsenin etkisi kalmadan, kimden, hangi düşünce ve ideolojiden yana tavrını koyacağını kendisi belirlesin.
Bırakın bu halk, bir nebze nefes alsın. Bir miktar rahat yüzü görsün.
Bırakın bu halk korkusuzca, ölme ve öldürülme korkusu yaşamadan, bağını, bahçesini eksin ve biçsin. Köyünü imar etsin ve yaşanır hale getirsin. Bırakın bu halk işyerini, iradesine göre açsın ve kapatsın. Bir hiç uğruna kepenkler kapatılırken, işyerini açmıyor diye öldürülme, kundaklanma ve yakılma korkusu yaşamasın.
Bırakın bu halk, memleketinin dağında, bağında rahatlıkla dolaşabilsin. Dağ, bağ ve bahçelerinde kendisine Rableri tarafından sunulan nimetlerden faydalansın. Yaylalarında hayvanını otlatabilsin. Yaylalarının serin sularından içsin ve içirebilsin.
Bırakın bu memlekette barajlar yapılsın. Binlerce hektarlık araziler su yüzü görsün. Kupkuru tozlu ve dumanlı araziler yemyeşil olsun. Verim ikiye üçe katlansın. Halk mevsimlik işçi olmaktan kurtulsun. Kendi arazisinin ve tarlasının sahibi ve efendisi olsun.
Bırakın bu memlekette yollar, havaalanları yapılsın. Ulaşım kolaylaşsın. Memleketin en ücra köşesine varılabilsin. Halk bir saat gibi bir süre zarfında, en uzak akrabasını ziyaret edebilsin. Memleketi gezmek isteyen turistler gelebilsin. Memleketin ekonomisine katkı sağlasın. Memleketin tarihi eserleri, camileri, türbeleri tanınsın.
Bırakın herkes, ticaretini tehdit ve korkuya kapılmadan yapabilsin. Tır veya kamyonu ile memleketin en ücra köşesine nakliye yapabilsin. Esnaf, siparişlerini ve tezgâhında satacağı malları, kargolar aracılığıyla taşıyabilsin.
Bırakın memurlar, doktorlar ve sağlık görevlileri, rahatlıkla halka hizmet etsin. Can korkusuyla memleketten kaçmasın. Hasta, hastanelerde kendisini tedavi edecek doktor ve sağlık görevlisi bulabilsin.
Bırakın güvenlik nedeniyle memleketin bir karışı bile halka kapatılmasın. Halk belli bir alanın içine sıkıştırılmasın.
Bırakın esnaf kirasını, faturasını, çekini ve ödemesini yapabilsin. Zarar edip kepenk kapatmasın. İflas edip perişan olmasın.
Bırakın artık istihdam artsın ve işsizlik artmasın. İnsanlar evlerine aş ve ekmek parası getirebilsin. Çocuklarına eli boş dönmesin.
Bırakın artık insanlar memleket hasretiyle yanmasın. Uzak diyarlarda, gurbet ellerde çile çekmesin. Memleketinde evinin ve yerinin sahibi iken, büyük şehirlerde kiracı konumuna düşmesin.
Bırakın bu memleketin civanları komünist ve sosyalist bir ideolojinin uğruna can vermesin. Bırakın artık İslam'ın sedası daha gür çıksın. Ezanlar daha gür yükselsin. Camiler cemaatle dolsun. Camiler Kur'an öğrencileri ile dolup taşsın. Medreselerde âlimler ve âlimeler; hâfızlar ve hâfizeler yetişsin. Memleketimin çocukları câhil kalmasın.
Bırakın artık insanlar kirli bir siyaset ile oturup kalkacağına Allah'ın adı ile oturup kalksın. Televizyonunda, gazetesinde, dergisinde, sohbetinde, oturuşunda ve kalkışında İslam'dan bahsetsin. Haktan bahsetsin. Ahlaktan bahsetsin. Kirli bir siyaset içinde boğulmasın.
Sahi, bu halk hep çileyi, eziyeti, ezilmeyi ve sömürülmeyi mi hak ediyor?
Sahi, neden araçlar, Tırlar, kamyonlar, işyerleri yakılıyor?
Sahi, neden dindar doktorlaröldürülüyor?
Neden işçiler kaçırılıyor?
Neden iş makineleri yakılıyor?
Neden barajlara saldırılıyor?
Neden güvenlik bölgeleri ilan ediliyor?
Neden sokağa çıkma yasakları uygulanıyor?
Ve neden bunlar hep Doğu ve Güneydoğu'da oluyor?
Tüm bu soruların cevabını bilen varsa, lütfen buyursun söylesin.