Neden Zulmediyorlar?

Evlerini, işyerlerini ve kendilerini meşgul eden her şeyi bırakıp insanlara hizmet etmek için yollara düştüler. Rejimin merhametsizliğinden ve duyarsızlığından dolayı perişan hale gelmiş insanımızın elinden tutup mağduriyetten kurtarmaya çalışıyorlar.

Evlerini, işyerlerini ve kendilerini meşgul eden her şeyi bırakıp insanlara hizmet etmek için yollara düştüler. Rejimin merhametsizliğinden ve duyarsızlığından dolayı perişan hale gelmiş insanımızın elinden tutup mağduriyetten kurtarmaya çalışıyorlar. İhtiyaç sahiplerine bir parça yiyecek ya da giyecek ulaştırmak için gecelerini gündüzlerine katıyorlar. Özellikle belli merkezlerde kurdukları gıda bankalarında gönüllü çalışan yüzlerce hatta binlerce insanın işi yoksullara yardımına koşma…

Yıllardır kan davalı olan, birbirlerinin canına kıyan, toprağın altında hazır bekleyen kor ateş gibi her an alevlenmeye ve kan akıtmaya hazır haldeki insanlar birbirlerine karşı intikam yeminleri ederken, taraflarla tek tek görüşen İslami sivil toplum kuruluşları, yaptıklarının insani ve İslami boyutunu anlatarak barışa yönlendiriyorlar insanları. Bölgede düşmanlıkları uzun yıllara dayanan çok sayıda aile ve kabileyi barıştırdılar. Birbirlerine karşı kin ve nefretle dolmuş, her fırsatta intikam yeminleri edenler İslami sivil toplum kuruluşlarının merhametli elleriyle barış ve kardeşlik içinde yaşamaya başlıyorlar.

Ülkelerindeki diktatörün zulmünden kaçıp ülkemize sığınan ve büyük mağduriyetler yaşayan Suriyeli sığınmacılara bir parça ekmek, sıcak bir aş ve üstlerini örtecek bir parça elbise için yirmi dört saat çalışıyorlar İslami sivil toplum kuruluşları. İşlerin yoğunluğundan birçokları aile ve çocuklarıyla ilgilenecek zamanı bile bulamıyorlar.

Toplumda arazi anlaşmazlıkları, ailevi sorunlar vb. birçok sorunun çözüm yeri İslami sivil toplum kuruluşlarıdır. Hatta bazı yerlerde başvuruların yoğunluğundan dolayı İslami sivil toplum kuruluşlarına bağlı birkaç komisyon halkın sorunlarını çözmek için çalışıyor.

Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri bunlarla sınırlı değil. Yoksul kesimin yaşadığı alanlarda sağlık hizmeti yürütüyorlar. Seyyar tıp hizmetleri götürüyorlar en ücra köşelere. Devletin sormadığı, sormayı düşünmediği hastalara sahip çıkıyorlar. Ağır olmayanları yerinde tedavi edip ilaçlarını veriyorlar. Ağır olanları arabalarına bindirip şehirlerdeki hastahanelere kaldırıyor, oralarda tedavilerini sürdürüyorlar. Bütün bunların karşılılığında mağdurlardan en küçük bir şey almadıkları gibi, hasta yakınlarını da evlerinde ağırlıyorlar.

Okul açıldığında düşük gelirli, öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılama imkanı bulamayan ailelerin imdadına yine İslami sivil toplum kuruluşları yetişiyor. Okula gidecek çocukların kitap, kırtasiye ve giyimlerini üstlenip ailelerin sıkıntıdan kurtulmalarına vesile oluyorlar.

İş bununla da kalmıyor. Yurt içinde herhangi bir felaket yaşandığı zaman İslami sivil toplum kuruluşları hızlı bir şekilde devreye girip insanların yardımına koşuyorlar. Örneğin önceki yıl depremin yaşandığı Van’da devletten önce İslami sivil toplum kuruluşları sahadaydı. Mağdur ailelere gıda ve giyecek yardımında bulundukları gibi depremde zarar gören ailelere aylarca sıcak yemek dağıttılar.

İslami sivil toplum kuruluşlarının diğer bir çabası da neslin korunmasını sağlamak! Yozlaşmayı, bozulmayı ve toplumu tehdit eden hastalıkları önlemek için çok yoğun ve kapsamlı kültürel programlar uyguluyorlar. Böylece gelecek nesillerin başıboş ve inançsız yetişmesini ve toplumun dejenere olmasını önlemeye çalışıyorlar.

Ayrıca herkesin yakından tanık olduğu çok güzel etkinlikler düzenliyorlar. Nisan ayında İslami sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği Hz. Peygamber (sav)’i anma etkinliklerine milyonlarca insan katılıyor. Hz. Peygamber (sav)’i halka, özellikle de yeni nesillere daha iyi tanıtmak için milyonlarca insana Hz. Resulullah (sav)’in hayatını konu alan kitap ve cd dağıtıyorlar.

Farklı yerlerde okuma salonları açıp gençleri kitaba yönlendiriyorlar. Okuma oranının çok alt seviyelerde seyrettiği ülkede kültürel anlamda bu büyük adımı atıp gençleri kitapla buluşturuyorlar.

Ülke çapında siyer yarışmaları düzenleyip yüzbinlerce insanımızı Hz. Peygamber (sav)’in hayatıyla yüzleştiriyorlar. Özellikle yeni nesillerin Hz. Peygamber (sav)’i daha iyi tanımalarına önayak oluyorlar. Her yarışmada ülke çapında ilk elliye giren genci umreye götürüyorlar. Yüzlerce genci de başka şekilde mükâfatlandırıyorlar.

Düzenledikleri etkinliklerle mübarek gün ve geceleri ihya ediyorlar

İslami sivil toplum kuruluşları mağdur insanımıza rahat bir nefes aldırma ve sıkıntılarını en az seviyeye çekmek için yoğun çaba harcıyorlar.

Yukarıda saydıklarım ilk etapta aklıma gelenler… İslami STK’ların faaliyetleri bunlarla sınırlı değil. Aslında İslami STK’lar bedenin tıkanmış damarlarını açma, bedene taze kan pompalama, kırılmış gönülleri onarma ve dertlilere derman olma gibi vazifeleri icra ederek devletin hiçbir zaman yapmadığı ve yapamayacağı ağır sorumlulukları üstleniyorlar.

Çok sayıda gönüllü insan ibadet bilinciyle çalışırken, bu hizmetleri suç sayan, engellemek için çabalayan, halkın mağduriyetini arttırmak için çalışan devlet ve devletin mahkemeleri İslami sivil toplum kuruluşları yönetici ve çalışanlarını ağır cezalarla cezalandırıyorlar. Kendileri yapmadıkları gibi halka hizmet edenleri de durdurmaya çalışıyorlar. Teşekkür edeceklerine zulmediyorlar. Bununla halka karşı saygısızlıklarını ve yüzsüzlüklerini ortaya koyuyorlar.

Herkes vazifesini yapıyor. İslami sivil toplum kuruluşları halka daha fazla yardım için çabalarken, zalimler ise bunları engellemeye çalışıyor. Değil 113 yıl 113 bin yıl zindanla cezalandırsalar da halkın sıkıntılardan ve bozulmalardan kurtulması, huzur ve mutluluğa kavuşması için mazlumların ve mağdurların eli ve ayağı olan bu isimsiz kahramanlar vazifelerini yerine getirmeye devam edecekler. (Hasan Yılmaz/Hürseda Haber)

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.