Bildiğiniz gibi paranın fiyatına faiz denir. Ve paranın fiyatı küresel olarak belirlenir. Nasıl bilgisayar ya da otomobilin fiyatı küresel olarak belirleniyorsa sermaye hareketlerinin serbest olduğu açık ekonomilerde paranın fiyatı da benzeri şekilde belirlenir. İşte dünyada nominal faizler sıfıra yakın düzeydeyken parayı yüksek fiyattan satıp haksız kazanç elde etmeye çalışanlara faiz lobisi deniliyor. Nedir bu lobinin görevi? Bu lobinin görevi, faizleri serbest piyasada belirleniyor gibi gösterip halkın alın terine el konulmasına yardım etmektir. Bu konu teknik olarak iktisat yazınında rant kollama başlığı altında inceleniyor. Dolayısıyla faiz lobisi haksız faiz kazancı elde etmek için rant kollayanlara yardım ediyor.
Örneğin faiz lobisi bürokratik mevkilere kendi isteklerini yerine getirecek elemanların atanmasını istiyor. Böylece bürokrasiyi ele geçiriyor. Hatırlayacaksınız Hükümet, 2006'da kendi istediği adayı merkez bankasına başkan olarak atayamamıştı. Çünkü lobi medyada büyük bir gürültü çıkartmıştı.
Ama bütün bunlara rağmen "Türkiye'de faiz lobisi var, rant kollayanlara hizmet ediyor" denildiğinde hemen bu lobinin elemanları "faiz lobisi yoktur. Faizler rekabet içinde piyasalarda belirleniyor" diyerek karşı çıkarlar.
Bütün bu ört pas etmelere rağmen, Londra bankalar arası faiz oranlarını kendi aralarında anlaşarak belirledikleri gerekçesiyle başta Barclays bankası olmak üzere faiz rantı kollayanlar yurtdışında yakalandı. Şimdi yargılanıyorlar. Vatandaşların alın terini çalanların binde 4 faiz manipülasyonu yoluyla yaptıkları soygun tutarının küresel düzeyde 176 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Ve bu parayı emekliden, işçiden, öğrenciye kadar pek çok kesime verilen tüketici kredileri ve yine bu kesimin tasarruflarından çalındığı ortaya çıkartıldı. İşte yurtdışında yakalanan bu faiz lobicilerinin ardından Türkiye'de de faiz lobisi yakalandı. Rekabet Kurulu 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı faizlerini kendi aralarında anlaşarak belirlediğini tespit etti. Bunun üzerine yakalanan bu kişiler "verecekseniz bari kiraz kadar ceza verin" dediler.
Niye anlattık bütün bunları? Taksim'de yaşanan olayların ardından Türkiye ekonomisinin temel göstergeleri sağlam olduğu halde İstanbul hisse senedi borsasında bir çöküş (crash) yaşandı. Bu çöküşün olması için yani bir günde hisse senedi endeksinin yüzde 10.5 gerilemesi için ortada bir neden yoktu. Bu çöküşün ardından Türkiye'de düşük düzeyde seyreden faizler yükseldi. İşte Başbakan Erdoğan bu nedenle borsada yaşanan çöküşün ardında faiz lobisinin olduğunu söyledi. Çünkü bu lobinin görevi küresel düzeyde fiyatı çok düşük olan parayı Türkiye'ye daha yüksek fiyattan satmak oluyor.
Bu oyunu aynı biçimde pek çok kez yenilediler. Ve Türkiye hazinesi manipüle edilen faizler nedeniyle 2011'de 14 milyar lira, 2012'de 13 milyar lira fazladan faiz ödemesi yaptı. Hatta Erdoğan, dünyada yaşanan negatif reel faiz koşullarında Türkiye'de de reel faizler yani enflasyondan arındırılmış faizlerin sıfır olmasını önerince bu sözlerinin ardından konvoyuna suikast düzenlendi. Demek ki bu tatlı kazançtan vazgeçmek istemeyenler pek çok yolu deneyebiliyor.