Batman Hukuk ve Adalet Derneği Başkanı ve eski Baro Başkanı Yusuf Tanrıseven, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun nezarethanede kadınların başörtüsünün çıkarıldığını beyan etmesiyle ilgili İLKHA'ya açıklamada bulundu.
Nezarethanelerde kadınların başörtüsünün çıkarılmasının hem psikolojik hem de insan hakları ihlali olduğunu belirten Tanrıseven, 21'inci yüzyılda böylesi mağduriyetlerin artık yaşanmaması gerektiğini söyledi.
Mevzuatta başörtüsünden bahsedilmediğini ve bu yüzden bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eden Tanrıseven, "İçişleri Bakanımızın bir açıklaması oldu. Nezarethanelerde başörtülülerin başörtüsünün çıkarıldığına ilişkin bir beyanda bulundu. Buna ilişkin mevzuata baktığımız zaman yakalama, ifade alma ve gözaltına alma yönetmeliği var bu konuyla ilgili. Bunun 10'uncu maddesinin b fıkrasında çok net bir hüküm var. 'Gözaltına alındığı zaman şahsın kendisine zarar verebileceği kemer, kravat, ip, kesici ve delici nesleler alınır' deniyor. Burada başörtüsünden bahsedilmediğini görüyoruz. Şimdi tabi kemer, kravat gibi maddeler inançsal bir nitelik taşımıyor; ama başörtüsü öyle değil. Başörtüsü İslam inancına ait bir değerdir. O yüzden başörtüsünün bu kapsamda değerlendirilmesi doğru değildir." dedi.
"Artık 21'inci yüzyılda bu tür mağduriyetler olmamalı"
İnsanların başörtüsünün çıkartılmak zorunda bırakılmış olmasının hem psikolojik bir işkence hem de bir insan hakları ihlali olduğuna işaret eden Tanrıseven, "Geçmişte Türkiye'de insanlar başörtüsüyle ilgili çok büyük sıkıntılar yaşadı. Okullarından, işlerinden oldular, birçok sıkıntılar yaşandı. Özellikle 28 Şubat sürecinde çok büyük mağduriyetler oldu; ama artık 21'inci yüzyılda bu tür mağduriyetlerin olmaması lazım. Özellikle insan hakları çağı dediğimiz bir dünyada halen insanların başörtüsüyle uğraşmaması gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
"Bu gerekçe olamaz"
Tanrıseven, konuşmasının devamında şunları söyledi: "İnsanların yeterince inançlarını yerine getirmekten engellenmesi başlı başına psikolojik bir işkencedir. Zaten çeşitli insan hakları kararlarında insanların inançlarına ilişkin şeyleri yapmaya engel olunması insan hakları ihlali olarak kabul ediliyor. Öte yandan gözaltına olan bir insanın başörtüsüyle intihar edebilir diye endişeler duyuluyorsa eğer, bunu her türlü aletle de yapabilir. Giysiyi de çıkarıp bunu yapabilir. O yüzden bu gerekçe olamaz."
"Başörtüsü bu niteliğe uymuyor"
İnsanların inançlarını rahatça yaşayabilmeleri gerektiğini vurgulayan Tanrıseven, "İnsanlar artık bu dönemde çok daha özgür olmaları gerekiyor. İnançlarını daha rahat yaşayabilmeleri gerekiyor. 21'inci yüzyıldayız ve artık geçmişteki alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. Yasalarda yasaklar yazar. Şu serbesttir, bu serbesttir deme şansı yok. Başörtüsü için serbesttir yazmanın mantığı da yok zaten. Yönetmelikte zaten yasak olan şeyler yazıyor. Başörtüsünün bu kapsamda düşünülmemesi lazım. Çünkü başörtüsü bu niteliğe uymuyor. Başörtüsü inançsal bir boyutu da olduğu için bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir." ifadelerini kullandı.
İLKHA