İyilik mevsiminin oluşturduğu atmosferin etkisiyle maneviyat ikliminin havasını teneffüs ediyoruz. Merhabadan elvedaya demir atarken sayısız hayır pazarlarının kurulduğu bu mevsimde bir ilke imza atmak istiyoruz. Bu köşede sizinle beraber olmak adına Allah için “Bismillah” diyoruz. Niyetimizi de amelimizi de, yazdıklarımızı da yazacaklarımızı da, söylediklerimizi de söyleyeceklerimizi de Allah, kendi için kabul etsin.
O Allah ki, kendisinden başka ilah olmayandır.
O, evvelden vardır. Ebede kadar var olacaktır.
Allah, tüm dertlerin dermanıdır. Adı zikredilince kalplerin sevinç ve huzur duyduğudur.
Sonsuz güç ve kuvvet sahibi olandır. Sonsuz merhamet sahibi, ezeli ilmiyle geçmiş ve geleceği bilen Mevla'mızdır.
O, O'dur. Ondan başka O olacak da yoktur. O Allah'tır. Ezelden ebede kadar eşi ve benzeri olmayan bir ilahtır.
İşte O biri o'dur. Kainatta her şeyin doğal olarak işaret ettiği biri de O'dur.
Zaten hiçbir şeyi bilmeyen nesnelerin her şeyi biliyormuşçasına iş görmeleri, her şeyi bilen ‘Bir'ince istihdam edildiklerini göstermez mi?
Ağacı, toprağı, ineği, böceği bir fabrika gibi çalıştıran O'dur. Tavuğa bile anne şefkatini veren O'dur.
Kâinatı programlayan; zerreden gezegenlere kadar her şeyi kendisine ati kullar kılan O'dur. Kâinatta asıl kanun ve iktidar sahibi olan O'dur.
O her şeyin sahibi ve her şeyden haberdardır. Her bir şey O'nun mülkü ve O'na minnettardır.
O'nun istemesiyle her şey bir şeyden yaratılmış ve her şey bir şeye işaret ediyor. Mutlak güç ve külli irade sahibi olan O'dur.
Sebepler de her şey gibi O'nun yarattığı ve O'nun memurudur. Basit bir memura çok yüce bir amirin payesini vermek ne büyük bir zulümdür.
“Sebeplerde neticeyi meydana getirebilme gücü yoktur. Müessir-i Hakiki sadece Allah'tır.” Sebepler perdesinin arkasında “O” var.
Kendi bedeninde aklı kaybolmuş kimi zevat, gönül gözleri kör olunca bu hakikatleri görmüyor.
Allah'ın bir tek ilah olmasına akıl sır erdiremeyenler ne garip ki sürü sürü sahte ilahların kucağında olduğunun farkında değiller.
Yani, Allah'ın her bir şeyi yarattığına itiraz ederek her şeyin kendisini yarattığını dediklerinin farkında değiller. Maddeperestlere, ateistlere ve maymundan gelenlere gülmemek elde değil. Kudretli bir ilahı reddetmekle binlerce ilah türetiyorlar.
Sathi bakan tavuğu maharetli bir profesör görür. Ama tavukta keramet yoktur. Olsa idi kuluçka makinası civciv çıkarır mıydı?
Zayıf, aciz ve eksiktir insan. Duyu organları sınırlı, her şeye akıl erdiremeyen insan. O'nu yaratansa ne şahane-i muhteşem bir ilah, Allah!
Bu hakikatlere kör ve sağır kesilenlere sorsanız şerefliyim, onurluyum diyecek. İspatla, göster deseniz yokuşa sürecek; Ne o hala zekâsını, aklını gösteremedi değil mi?
Bu arada gösteremediği aklını ilahlaştırmaktan geri durmaz, onu da sadece iki göze bende kılar. Aklı gözlerinde olanların düşeceği hal budur.
Ciddi misiniz, bilim dediğiniz ne, beş duyu mu sanıyorsunuz her şeyi? Diye sorsanız, sonuç aynı olacak, eveleyip geveleyecektir. Fakat ne çare, koca kâinat durmadan usanmadan Allah'ı anlatıyor, bu hakikatler haykırıyorken anlamayanlar, Allah'tan başkasına bende olanlar, beşeri ideolojilerin önünde el pençe duranlar ben anlatsam siz anlatsanız anlarlar mı? Olsun, yine de küçük bir kâinat hükmündeki bizler bir daha bir daha büyük bir kitap hükmündeki kâinata tercüman olmalıyız, bu hakikatleri haykıran bir ferman olmalıyız. Olur da bir gün anlarsa “dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan”ması gerektiğini de bildirmeliyiz.
“Allah'ım! Ömrü boyunca camiye gelmeyip sadece “ölüsü camiye gelenlerin” şerrinden bizi koru...” derken bayramın hayırlara vesile olması temennisiyle bayramınız mübarek olsun.
Fatih AKMAN