Sosyal medyada ve basında bugünlerde sık sık yer bulan konulardan biri de doktorların intihar etme konusu. Gerçekten de azımsanmayacak derecede bir intihar oranıyla karşı karşıya sağlık personeli çalışanları. Sağlık personelinin de içinde doktor arkadaşlarımızın intihar oranı biraz daha yüksek. Bunun sebepleri arasında neler yatmaktadır ve bu problemi çözmek için koruyucu önlemler olarak neler yapılmalıdır.
Doktor meslektaşlarımızın intihar etme sebepleri arasındaki en önemli sebep çalışma şartlarının aşırı derecede insan dışı olması yatmaktadır. Bunları sayacak olursak;
1)Devamlı aşırı stresli insan grubuyla meşgul olma sebebiyle sürekli negatif enerji içinde olma
2)Doktor arkadaşlarımızın aşırı yoğun çalışma sebebiyle fiziksel yorgunluğa gereğinden fazla maruz kalması. Örnek verecek olursak; 500 hasta bakılan bir acil polikliniğinde en az 5 doktorun çalışması gerekirken sadece 2 doktor ile işleri yürütmeye çalışmak. Bunun sebebi olarak ta ilgili kişilerin doktorların bazı branşlarda az olması ve bazı illerde çalışmak istememesini öne sürmesi. Bu problemi çözmek için doktorların az tercih ettiği branşlar ve gitmek istemedikleri yerlerdeki ücret katsayısının makul düzeylere getirilmesi sorunun çözümüne yardımcı olacaktır.
3)Aralıksız 36 saate varan vardiya sistemiyle çalışmak. 36 saat aralıksız bir insan nasıl çalışır demeyin sakın. Mecburiyet olunca çalışıyor insanlar, isteksiz olsalar da. Ne demek istiyorum bir örnekle açıklayayım. Doktor bir meslektaşımız pazartesi sabah 7.00 de mesai başı yapıyor ve pazartesi nöbeti de varsa ara vermeden salı akşam 19.00'ye kadar çalışmaktadır. Tabi saat akşam 19.00 da ameliyatlar bitmiş servis işleri halledilmiş ise çıkabiliyor. Aksi takdirde iş yerinden çıkması daha da uzayabilmektedir. Bu yoğunlukta çalışmasına rağmen meslektaşlarımız hak ettikleri ücretlerin yarısını bile alamamaktadır. Meslektaşlarımızın nöbetleri de ayda 3 veya 4 tane de değil. Ayda ortalama 9, 10 tane nöbet tutan bir meslektaşımız ne kendisine ne da varsa ailesine vakit ayıramamaktadır. İş böyle ilerlemeye devam edince meslektaşlarımızın birçoğu asosyal olmaya, kendilerini aile ve toplumdan soyutlamaya başlıyorlar. Bundan sonra arkası bitmeyen sorunlar başlıyor. Kimisi bu sorunlardan uzaklaşmak için narkotik ilaç bağımlısı oluyor kimisi istifa edip daha rahat denilebilecek aile hekimliği, toplum sağlığı merkezleri ve sağlıktaki yönetici konumunda çalışmaya başlayarak uzaklaşıyor ve ne yazık ki bir kısım doktor arkadaşlarımız sorunların üstesinden gelemeyip intihar yolunu seçiyor.
Çok büyük emekler verilerek ailelerinin üzerinde hassasiyetle durarak yetişmiş doktorların intiharı hem bilim için acı bir kayıp hem de sağlık alanında bazı bölgelerde eksikliklerin daha da büyümesi demektir. Bu problemlerin çözümü için en öncelikli olarak nöbet tutan arkadaşlarımızın en azından nöbet ertesi gün boş olmaları gerekmektedir. Nöbet usulü çalışan branşlara ekstra 20 gün yıllık izin verilmelidir. Yıllık izni az kullanan ve nöbet ertesi çalışmaya devam eden meslektaşlarımız hastalarla iletişimde de sorun yaşamakta ve devamlı soğuk bir hava ortamı oluşmaktadır. Sağlıkta adaletsiz dağılımın önüne geçilmelidir. Bir aile hekimi haftanın sadece 5 günü memur gibi çalışmasına ve nöbet tutmamasına rağmen aldığı ücret cerrahi branşlardan bazen yüksek olabiliyor ve aile hekimlerinin yıllık izinleri 30 günden fazla iken kliniklerde daha ağır şartlarda çalışan meslektaşlarımız ancak 20 gün yıllık izin kullanabilmektedir. Bunun sonucu olarak kendini yetiştiren meslektaşlarımız ağır çalışma şartları ve yetersiz ücret sebebi ile özel hastanelerde soluğu almaktadırlar. Nihai sonuç halka mal olmakta ve kalifiye doktorlara ulaşmak halkın % 95 için çok uzaklaşmaktadır. Sağlık Bakanlığına sağlıklı nesillerin yetişmesinin sağlıklı doktorlar yetiştirmekten geçtiğini hatırlatır ve DOKTOR MESLEKTAŞLARIMIZIN İNSAN DIŞI ÇALIŞMA ŞARTLARINA ÇÖZÜM BULMASINI RİCA EDERİZ.
Not: Sağlık Bakanlığı'na tavsiye olarak 6 ay önce yazdığımız sağlıkta çift başlılığın bitirilmesi; Halk Sağlığı ve Kamu Hastanelerinin, İl Sağlığı Müdürlükleri adı altında tek elde toplanılmasının gerçekleşmiş olmasını tebrik eder; problemlerin çözümüne hız katacağını temenni ederiz.