Almanya’da 8’i Türkiyeli 10 kişiyi öldüren, onlarca kişiyi yaralayan Neonazi terör hüresi NSU davasına, Münih’te devam edildi. NSU cinayetlerinde tetiği çektikleri söylenen iki zanlı, 2011 yılı kasım ayında, bir banka soygununun ardından karavanda ölü bulunmuştu.
Üç kişilik NSU terör hücresinin hayattaki tek üyesi, davanın bir numaralı sanığı Beate Zschäpe ise hakkındaki suçlamaları kabul etmiyor, yakalandığı günden bu yana 'susma hakkını' kullanıyor. NSU cinayetlerine ilişkin birçok soru işareti hala yanıt beklerken, tutuklu sanıklardan Carsten S.’in mahkemede itiraflara başlaması, Neonazi terör hücresi hakkında yeni bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını sağladı.
Bilinmeyen eylemler
NSU davasında yargılanmakta olan 5 sanıktan 1'i olan Carsten S.'nin beklenmedik itirafları, Neonazi terör hücresinin bugüne kadar hiç bilinmeyen başka eylemlerinin de olduğu şüphesini artırdı.
Mahkemedeki ifadesinde, NSU üyelerinin kendi aralarında 1999 yılında, Nürnberg’de bir lokale 'el feneri' koyduklarını söylediklerini, 2011 yılında bunun bir bomba olabileceğini anladığını açıklayan sanık Carsten S. herkesi şaşırttı.
Carsten S.’nin bahsettiği 14 yıl önceki olayda, bir Türkiıye göçmen tarafından işletilen lokalde boru tipi bomba patlamış, temizlik görevlisi ağır yaralanmıştı. Bu ifadenin ardından saldırı hakkında yeniden inceleme başlatılırken, kanıtlanması durumunda bombalı saldırı, NSU’nun ilk bombalı eylemi olarak kayıtlara geçecek.
Dosyalar bulunabilecek mi?
NSU davasında kurban ailelerini temsil eden müdahil avukatlardan Aziz Sarıyar, DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken, bu ifadenin son derece önemli olduğunu vurguladı, ancak şunları ekledi:
“O zamanlar da bu olay aynı diğer saldırılarda olduğu gibi, yabancıların kendi arasında işlenen bir suç olarak görülmüş, peşine düşülmemiş. Sonrasında da bu NSU ile bağlantı bile kurulmamış. Şimdi dosyaların kaybolduğunu öğrenirsek buna şaşmamamız gerekir. Dün Carsten S. bu konuda bir ipucu verdi, bunun üzerine hepimiz bu olayın bu bağlantısı olabileceğini anladık. Savcılık daha önce araştırmamış, bir bağlantı görmemişler. Şimdi aydınlatılmaya çalışılıyor. Ama ben bunun bir şey getireceğini düşünmüyorum.”
NSU'nun 1999-2011 yılları arasında en az 10 cinayet işlediği, 2 bombalı saldırı ve çok sayıda soygun yaptığı biliniyor. Ancak 3 kişilik hücrenin 2 üyesinin Kasım 2011’de ölmesi, hayattaki tek üye Beate Zschäpe’nin de susma hakkını kullanması nedeniyle karanlık bağlantılar aydınlatılamıyor, birçok soru işareti yanıt bekliyor. Başsavcılığın yaptığı son açıklamaya göre, yetkililer NSU ve eylemleriyle ilişkili olan, tanık ve şüphelilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 500 kişilik liste üzerinde çalışıyor.
NSU davasında ilk 9 duruşma tamamlanırken, 5 sanıktan şu ana kadar yalnızca ikisi, terör hücresine yardım etmekle suçlanan Holger G. ve Carsten S. ifade vermeyi kabul etti. Terör hücresine cinayetlerde kullanılan silahı temin etmelerinde aracılık yaptığını, ancak o dönem silahın cinayetlerde kullanılacağını bilmediğini savunan Carsten S., zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadığı ifadesinde yaşananlardan dolayı pişman olduğunu anlattı.
‘Daha fazlasını biliyor’
Carsten S.’nin itiraflarda bulunmaya başlaması müdahil avukatlarını memnun ederken, birçokları aslında sanığın anlattıklarından çok daha fazlasını bildiğini düşünüyor.
NSU terör hücresi tarafından öldürülen İsmail Yaşar'ın ailesini temsil eden avukatlardan Aziz Sarıyar, şunları kaydetti:
“Ortaya öyle bir görünüm çıkıyor ki… Sanık Carsten S. adeta her şeyi açıklamayayım, mecbur olduğum bölümleri açıklayayım. Biraz burada mahkemenin hoşgörüsünü kazanabilmek için burada olayları aydınlatan pişman bir sanık gibi görüneyim diyor. Diğer yandan ben çok şeyleri anlatmadığına inanıyorum. Çünkü o dönem bazı şeyleri sormuş olması gerekiyordu. Ve aslında sorduğunu da düşünüyorum. Yoksa çok mantıksız. Bir silahla suç işleniliyor. Bu anlatılıyor diğer sanık Wohlleben tarafından. Ve kendisi sözde, nerede, ne oluyor sormuyor. Soru bile yöneltmiyor, ne olmuş silahla, kime ateş edilmiş. O dönem, detayları öğrenmek istemediğini söylüyor.”
Sanık Carsten S.'nin duruşma boyunca NSU davasının başyargıcı Manfred Götzl’ün sorduğu önemli sorulara, 'bilmiyorum', 'hatırlamıyorum' gibi yanıtlar vermesi, bazı çelişkili açıklamalarda bulunması birçoklarında soru işaretlerine neden oluyor.
33 yaşındaki sanığın ifadesinde, davanın bir numaralı sanığı ve NSU terör hücresinin üç üyesinden biri olduğu belirtilen Beate Zschäpe’ye yönelik hiçbir suçlayıcı ifade kullanmaması da dikkat çekiyor. Müdahil avukatlardan Aziz Sarıyar, bunu inandırıcı bulmadıklarını belirterek şunları ekledi:
“ Zschäpe’yi suçlamaması biraz şaşırtıyor. Çünkü Zschäpe'yi sırf bir iki defa gördüğüne, görüşmediğine inanmıyorum. Çünkü öbür taraftan diyor ki, birbirimize gördüğümüzde çok sevindik, dostça sarıldık. O kadar bağlantıları yoktuysa niye böyle bir sevinç oluyor.”
Ralf Wohlleben’e ağır suçlamalar
Carsten S.'nin mahkemede yaptığı itiraflar, davanın bir diğer tutukla sanığı Ralf Wohlleben üzerindeki baskıyı ise artırdı.
Cinayetlerde kullanılan silahı Ralf Wohlleben’in talimatları ile temin ettiğini, yıllar boyunca NSU üyeleri ile Wohlleben arasında haberleşmeye aracılık yaptığını anlatan sanık, bir keresinde Wohlleben’in kendisine, NSU üyelerinin silahla birisini vurduklarını söylediklerini açıkladı. Carsten S., grubun o dönem Uzi gibi tam otomatik bir silaha da sahip olduklarını anlattı.
NSU davasında perşembe günü yapılacak 10'uncu duruşmada hem sanık hem de en önemli tanıklardan olan Carsten S.nin dinlenmesine devam edilmesi bekleniyor. Duruşmada müdahil avukatlar, Carsten S.’ye sorular yönelterek NSU hakkında yeni bilgilere ulaşabilmeyi hedefliyor. Perşembe günkü duruşmada vakit kalması durumunda 3 polisin de tanık olarak dinlenmesi bekleniyor.(DW)