Mardin Valiliği tarafından Nusaybin’de uygulanan 107 saatlik sokağa çıkma yasağı sırasında 2 sivil vatandaş hayatını kaybetti, 6’sı da yaralandı. HÜDA PAR Nusaybin İlçe Teşkilatı Başkan Yardımcısı Seyfettin Ağırman, İLKHA muhabirine 5 gün devam eden sokağa çıkma yasağında halkın iki gücün arasında ezildiğini aktardı.
“Yaşananlara göz yumulması olayları bu seviyeye getirdi”
Yaklaşık bu bir aydır sokak ve ana caddelere barikat ve hendeklerin kurulduğunu aktaran Ağırman, barikat ve hendeklerin kurulmasıyla halkın sıkıntı yaşamaya başladığını ifade etti. Ağırman, “Ara sokaklara araçların girmemesi ambulans vb. temel ihtiyaçların giderilmesinde araçların kullanılmaması sıkıntılara sebep oldu. Bu öyle bir seviyeye geldi ki artık yol kesmeler, kimlik kontrolleri ve yer yer silahlı çatışmalara kadar vardı. İlk başta yaşananlara göz yumulması olayları bu seviyeye getirdi. Yani olaylar adeta ‘geliyorum’ dedi. Halkta bunun farkındaydık.” dedi.
“Diyaliz hastasının beyaz bayrak sallaması tarihe geçti”
İnsanların artık malından çok canını düşünmeye başladığını aktaran Ağırman, “Sokağa çıkma yasağı boyunca üyelerimizden ve halktan edindiğimiz bilgiler göre; olaylar maalesef büyük mağduriyetlere sebep olmuştur. Bir diyaliz hastasının sokaktan geçerken, ambulans beklerken ailesiyle beyaz bayrak sallaması tarihe geçti. Bunu yanında iki ateş arasında sivil vatandaşlar hayatını kaybetti, yaralananlar oldu. Biz bu konuda bir rapor hazırlayıp basınla paylaşacağız.” diye konuştu.
“Camilerin hoparlörlerinden müzik dinlettirilmesi kabul edilemez”
Tüm bunların yanında İslam’ın mukaddesatlarına saldırıların olduğunu kaydeden Ağırman, cami hoparlöründen PKK marşlarının çalındığını hatırlattı. Yine polislerin zırhlı araçlarında milliyetçilik içerikli türküleri çalarak operasyonlara başladığını belirten Ağırman, bu gibi olayların halkta büyük tedirginlikler meydana getirdiğini dile getirdi. Ağırman, “Camilerin hoparlörlerinden müzik dinlettirilmesi kabul edilemez. Bu Moğollar döneminde, Haçlılar döneminde ve cumhuriyetin kurulduğu dönemlerden CHP’nin gaddar döneminde olmuş olaylardır. Mukaddesatlar bile artık ayaklar altına alınıyor ve halkımız bunu kaldıracak durumda değil. Daha büyük acılara sebep olmaması için bu tür saldırıların durdurulmasını istiyoruz.” dedi.
“Küçük çocukların psikolojileri bozuldu”
Çatışmaların özelikle çocuklar üzerinden olumsuz bir etki bıraktığını ve psikolojilerinin bozulduğunun altını çizen Ağırman, “Çocuklar daha önceden hiç işitmedikleri patlama ve silah sesleri duydu. Çocuklarımız maalesef bu acı olayı yaşadı. Halkımız bu konuda çok mağdurdur.” diye konuştu.
“Savaşın yaşam alanlarına taşınmasına karşıyız”
Savaşın yaşam alanlarına taşınmasına karşı olduklarını açıklayan Ağırman sözlerini şöyle sürdürdü; “Savaş, yaşam alana taşınmaz. Taşındığı takdirde halkın zara öreceği biliniyor. Bu kaçınılmaz bir meseledir. O halde gerçekten Çözüm Süreci denilen süreç eğer askıya alındıysa veya tamamıyla artık söz konusu değilse bu kesimlerin gerekse devlet, gerekse de örgüt bu konuda üzerine düşeni yapmalı ve halkı bu kirli savaşın içine kurban etmemelidirler. Halkımız senelerdir bu acıları yaşıyor. Gözyaşı, kan artık yeni nesillerin bunu yaşamasınız biz istemiyoruz.”
“Halkımız sağduyuyu elden bırakmamalı”
Nusaybin’in Cizre gibi olmasını istemediklerini defalarca dile getirdiklerini hatırlatan Ağırman, şu çağrıda bulundu; “Biz, halkımızdan sağduyulu olmalarını istiyoruz. Provokasyonlara gelmemesini istiyoruz. Taraflara da çağrımız şudur; Halkımız mağdurdur, halkımız mazlumdur, halkımız artık bu acılara dayanamıyor. İki güç arasında halkımız eziliyor. Eğer gerçekten halkçı iseniz, halkın sesine kulak verin. Halkı dinleyin. Halkın adeta açık bir hava hapishanesinde tutulduğu bir durum söz konusudur. Biran önce bu duruma son verilmesini ve bunda yer alan veya parmağı olan söz sahibi kesiminde halka kulak vermesini tavsiye ediyoruz ve bekliyoruz.” (M. Salih Keskin/Cihat Şayık – İLKHA)