Günümüzde en önemli toplum sağlığı sorunlardan biri olan obezite; kanser, karaciğer, eklem ve kalp damar hastalıklarına sebep olmasının yanı sıra hormonlar üzerindeki etkisiyle de psikolojik sorunlara yol açıyor. Obezite ile mücadelede birçok tedavi yöntemi bulunsa da son yıllarda cerrahi yöntemler giderek yaygınlaşıyor. Kalıcı kilogram kontrolü sağlayan cerrahi yöntemler, hem yaşam kalitesini artırıyor hem de ömrü uzatıyor, aynı zamanda yaşamı tehdit eden birçok hastalık riskini ortadan kaldırıyor. Memorial Diyarbakır Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Volkan Yiğit, obezitenin cerrahi tedavisi hakkında bilgi verdi.
Vücut kitle indeksi 30’un üzerindeyse dikkat!
Bir kişinin obezite hastası olup olmadığına karar vermek için sadece kilosuna bakmak yeterli değildir. Buna göre kişinin boy ve kilosu hesaplanmalı, çıkacak orana, yani vücut kitle indeksine göre değerlendirilmelidir. Vücut kitle endeksinin 30’un üzerinde olması obezite, 40’ın üzerinde olması morbid obezite ve 50’nin üzerinde olması ise süper morbid obezite olarak adlandırılır. Bu tür obezite hastalarının kanser, kalp hastalıkları, metabolik sendrom gibi yaşamı tehdit eden birçok hastalığa yakalanma ihtimalleri oldukça yüksektir. Obezite, pek çok hastalığın en önemli nedeni. Obezitenin yol açtığı hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
Şeker hastalığı (tip 2 diyabet), kalp damar hastalıkları, kanser, akciğer rahatsızlıkları (KOAH, astım), hipertansiyon, eklem ağrıları, safra kesesi taşı, uyku apnesi, Reflü, Sindirim bozuklukları gibi fiziki rahatsızlıkların yanı sıra psikolojik olarak depresyon, sosyal izolasyon, dışlanma, özgüven eksikliği ve düşük benlik saygısı.
Obezite tedavisinde yaşam tarzı değişikliği yeterli değil
Obezite ile mücadelede diyet ve yaşam tarzı değişikliği büyük önem taşımaktadır. Ancak morbid obezite hastalarında kalıcı kilo kontrolü için bu yeterli değildir ve birçok hasta fazla kilolarından kurtulmada başarısız olmaktadır. Aşırı kilolu hastalarda kalıcı kilo kontrolü için obezite cerrahisi son derece etkili bir yöntemdir. Obezite cerrahisi, 'gastric sleeve' adı verilen mide tüpleştirme ve bypass operasyonlarından oluşmaktadır. Hangi cerrahinin uygulanacağına, hastanın durumuna göre karar verilir.
Ameliyattan sonra mide normal işlevine devam ediyor
Sleeve Gastrektomi olarak da bilinen tüp mide ameliyatlarında, midenin hacmi küçültülür ve böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedeflenir. Bu amaçla, midenin belli bir bölümü cerrahi işlemle çıkarılır ve geriye tüp şeklinde bir mide bırakılır. Ayrıca midenin açlık hormonu salgılayan bölümü çıkarıldığı için hastada açlık hissi olmaz. Bu operasyonla sadece alınan gıdanın miktarı kısıtlanır; gıdaların emilimi aynı şekilde devam ettiği için hastanın yardımcı vitamin ya da mineral takviyesi alması gerekmemektedir.
Doktor önerileri dikkate alınmalı
Sleeve gastrektomi ameliyatı sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür, ancak uzun süre edinilen yeme alışkanlıkları değiştirilmeli ve bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için hastanın sadece doktorun önerdiği şekilde ve belirlenen öğünlerde beslenmesi gerekir. Ameliyattan çok sonra tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamaktadır. Tekrar kilo alımının nedeni, öğünler arasında özellikle de yüksek kalorili atıştırmalıklardır. Bu nedenle doktorun veya diyetisyenin tavsiyeleri göz ardı edilmemelidir.
Diyabet, tansiyon ve uyku problemleri ortadan kalkıyor
Cerrahi olarak tedavisi yapılıp zayıflayan hastaların ortalama 10 yıl ömrü uzamaktadır. Diyabet, tansiyon, uyku apnesi gibi birçok hastalığın iyileşmesine de olanak sağlamaktadır. Ayrıca cerrahi yapılarak obeziteden kurtulan hastalarda kalp ve damar hastalıklarının, kanserlerin, endokrinolojik bozuklukların, enfeksiyon hastalıklarının ve psikiyatrik rahatsızlıkların gelişme ihtimali azalmaktadır. Tabi ameliyat sonrası düzenli takipler aksatılmamalı, uzman eşliğinde belirlenen beslenme planına mutlaka uyulmalı ve bilinçsiz spor yapmaktan kaçınılmalıdır.
İLKHA