BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Güney Kürdistan'ın Erbil kentinde Kürtçe yayın yapan Rudaw televizyonuna konuştu. Tan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yaşanan tartışma ve hükümet-cemaat çatışmasına İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan'ın bakış açısını değerlendirdi. Tan şunları söyledi:
"Öcalan'ın durumunu anlamamız gerekir. Tek başına İmralı'da tutuklu ve kilit altındadır. Kilidi de Başbakan Erdoğan'ın elindedir. Bu nedenle hükümet ve Erdoğan'a karşı konuşamaz. Süreci kesintiye uğratacak ve kapıyı kapatacak bir söylemle konuşamaz. Bunun içindir ki, seçimlere kadar tekrar hükümete mühlet verdi. Ama, Kürt siyasetçilerin daha geniş manevra alanları var. Türkiye'de yolsuzluk, hırsızlık ve antidemokratik uygulamalara karşı net tavır ortaya koymamız lazımdır. Bizim görevimiz ve misyonumuz Tayyip Erdoğan'ı başbakanlıkta devam ettirmek veya Cumhurbaşkanı yapmak değildir. Israrla 'yeni anayasa, demokratik haklar ve şeffaf Türkiye' diyorum. Tayyip Erdoğan bu yola girerse destekleriz. Yoksa onu biz bile kurtaramayız."
Tan 17 Aralık operasyonu, çözüm süreci ve Türkiye'deki gelişmelerle ilgili de açıklamalarda bulundu. Türkiye'de 17 Aralık operasyonu ile başlayan tartışmalarda kimin tarafında oldukları ile ilgili bir soruyu yanıtlayan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan şunları söyledi:
"Deveye sormuşlar. 'Yokuş mu çıkmak istersin, iniş mi inmek istersin'. 'Bunun düz yolu yok mu' demiş. Biz düz yoldayız. Biz kimsenin tarafını tutmuyoruz. Biz demokrasi, yeni Türkiye, yeni anayasa ve yeni Ortadoğu'dan yanayız. İki taraf da yanlış yapıyor. Her iki taraf da Müslüman olduklarını söylüyorlar. Erdoğan'ın yolu yanlış yoldur. Fetullah Gülen de yanlış yapıyor. Fetullah Gülen hareketi, başında Türklerin olduğu, Türkiye ve Türk merkezli bir İslam dünyasını yönetmek istiyor. Halbuki bu gerçek ümmet anlayışına aykırı bir duruştur."
"Bahçeli de iktidara gelse, süreç geri döndürülemez"
BDP'li Altan Tan, Başbakan Erdoğan ve hükümetin yaşanan tartışmaların ve çatışmaların çüzüm sürecine zarar vereceğini dile getirdiğini hatırlatarak şöyle konuştu:
"Yaşananların süreci sabote etmek için olduğunu söylüyor. Başbakan Kürtlere 'Ben gidersem süreç biter. 4 elle beni destekleyin, desteklemiyorsanız en azından sesinizi çıkarmayın' diyor. Ben bu fikri desteklemiyorum. Devlet Bahçeli de iktidara gelse bu süreç artık geriye döndürülemez. Çünkü gidin Bahçeli'ye sorun, eğer söyleyebiliyorsa çıksın söylesin. Kürtlerin günlük 2 milyon varil petrolünü, doğalgazını ve 12 milyar dolarlık ihracatı istemiyorsa söylesin. İktidara gelince tank ve topla ile Erbil ve Kamışlı girip Kürtlerin statülerini bozacağını söyleyebiliyorsa çıksın söylesin. Bunu söyleyebilecek bir babayiğit yok. Böyle de olursa ülke bölünür. Onun için iktidara kim gelirse gelsin Ortadoğu'da Kürtlerle kardeşçe bir düzen kurmak zorunda. Bunu herkes biliyor."