LONDRA- İlk olarak 1994 yılında Almanya'da gerçekleştirililen Ogaden Diasporası konferansının19.cusu, geçtiğimiz yıl Güney Afrika'da toplandı.
Ogaden Diasporası konferansı, bu yıl da, 70’ten fazla Ogaden dernek ve vakfının katılımı ve desteği ile İngiltere'nin başkenti Londra'da gerçekleştirildi.
12-14 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansa Somalili Ogaden Müslümanlarının yanı sıra, birçok kesimden insan iştirak etti.
Ogaden, coğrafi olarak Somali, Kenya, Djibouti ve Etiyopya arasında yer alıyor. Kendilerini "Afrikalı Filistinliler" olarak tanımlayan ve halen Hıristiyan Etiyopya Rejimi'nin işgali altında bulunan Müslüman Ogaden halkının İngiltere'de yaşayan toplumu, bir yandan kendi cemiyetlerini ayakta tutmak, öte yandan Ogaden'de verilen mücadelenin sesi olmak için belli aralıklarla toplantılar düzenlemektedirler.
İngiltere Ogaden toplumu adına bir konuşma yapan general Muhammed Ömer Osman, Ogaden'de yapılan zülme karşı kesintisiz bir şekilde mücadele eden mücahidlere teşekkürlerini sunarak, Etiyopya ordusunun işgal altındaki Ogaden'de yaptığı zülmun direniş ve sabır ile son bulacağını özellikle vurguladı.
Konuşmasının devamında verilen mücadeleden kesitler paylaşan General Osman, "Ogaden Ulusal Özgürlük Ordusunun kahraman erkek ve kadınlarının verdiği korkusuz mücadeleyi gururla, saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimizi rahmetle, ailelerini hürmetle anıyorum. Ogaden Ulusal Özgürlük Ordusu, Etiyopya rejimine ellerindeki tüm teknik ve maddi imkanların ihlaslı mücadele karşısında aciz kaldığını gösterdi." seklinde konuştu.
İngiltere'nin Birmingham, Manchester ve Londra şehirlerinde yoğunlukta yaşayan Ogadenli Müslümanların yoğun olarak iştirak ettiği konferansta, Ogaden kültürü de tanıtılmaya çalışıldı.
Çok kapsamlı faaliyetleri var
Konferansa katılan Ogadenli Müslümanlar, İlke Haber Ajansı (İLKHA) muhabirinin yönelttiği soruları yanıtladı:
İngiltere'deki Ogadenli Müslümanların yapılanması ve cemiyetleri hakkında biraz bilgi veren Mücahid adlı katılımcı, “ İngiltere'deki cemiyetimiz Ogadenli Müslümanların ihtiyaçlarına bir nebze de olsa yardımcı olmak ve Ogaden'dekilerin kısılan sesi olmak için, resmi olarak 1996 yılında kuruldu. Bu bağlamda Cemiyetimiz eğitim, avukatlık, maddi olanak sağlama, kültürel gelişim ve genç nesle yönelik geliştirme ve kalkındırma projeleri kapsamında birçok verimli adımlar atmaktadır.
Ogaden Cemiyeti başarılı bir şekilde Britanya'daki mültecilerin yanı sıra Etiyopya zulmünden kaçmak zorunda kalan ve Kenya'nın Dadaab kampı gibi kamplara sığınmak zorunda kalan diğer mülteci durumundaki haklımıza her türlü yardımı ulaştırmaktadır. “ dedi.
"Tüm kaynaklar sömürülüyor"
Genel olarak Ogaden ve Ogaden halkı hakkında da biraz bilgi veren Mücahid, “Etiyopya hükümetinin 2005 yılında yaptığı nüfus sayımına göre Ogaden nüfusu 6 milyon olarak belirtilirken, yerel kaynaklara göre bu rakam belirtilenin en az iki katıdır. Somalili olan halk, bir tek dil konuşmakta ve kendine has bir kültürü olan Müslüman bir halktır. Ogaden, Coğrafi olarak Somali, Kenya, Djibouti ve Etiyopya arasında yer almaktadır.Ogaden, bölgenin en zengin kaynaklarına sahip olmasına rağmen, Etiyopya'nın uygulamış olduğu politikalarla, en geri kalmış bölge haline getirildi.
Özet olarak Ogaden'de yaşayan insanlar en temel insani haklarından bile mahrum bırakıldılar. Etiyopya hükümetinin uygulamış olduğu şiddetle, Ogaden'e her türlü yardımın girmesi engellenmiş durumda. Ogaden'in birçok noktasında Sağlık hizmetlerinin adı bile yok. Özellikle kadın ve çocuklar Etiyopya'nın her türlü mezalimine karşı savunmasız durumdadır. Keyfi tutuklamalar ve faili meçhul cinayetler, suikastlar ve tecavüzler artık sıradanlaştı. Yetimlerimiz her geçen gün daha çok artmakta.
Köyler bir bir haritadan siliniyor
Konuyu biraz daha açacak olursak, oradaki halk, her an için Etiyopya askerlerinin korkusu ile yaşamaktadırlar. Sadece 2005 yılından bu yana 100'den fazla yerleşim birimimiz yerle bir edilerek adeta haritadan silindi. Ve buna her gün yenileri eklenmektedir. Köyleri yakılan halk, ya kimliksiz bir şekilde başka yerlere sürülmekte, ya da komşu ülkelere mülteci olarak göçe zorlanmaktadır. Ekonomik yönden halkımız tam bir ambargo altında, bölgeye her türlü yardımın girişi engellenmektedir.
Acı gerçek: Tecavüzler
Acı da olsa söylemek istediğim başka bir şey ise, savunmasız kadın ve çocukların her gün Etiyopya askerlerinin saldırılarına uğraması ve tecavüzlerin her geçen gün daha çok artmasıdır.
İslam âlemine çağrımız şudur ki, insani yardım adı altında dünya hükümetleri tarafından Etiyopya hükümetine yapılan yardımlar, hemen hemen hepsi orduyu güçlendirmek için kullanılan yardımlardır, bunun önüne geçmeliler.
"Hani biz bir beden gibiydik?"
Son olarak Peygamber Efendimizin şu hadisini hatırlatmak isterim; 'Bütün Mü'minleri birbirlerine merhamette, sevgide, lütuf ve güzel muamele hususlarında sanki bir vücut gibi görürsün. O vücudun bir organı hastalanınca, vücudun öbür organları birbirlerini hasta organın sancısına uykusuzlukla, sıcaklıkla ortak olmaya çağırırlar.’ Peki, biz bu vücudun bir parçası değil miyiz?” sitemiyle konuşmasına son verdi.
"Ogaden kabile deği,. toprak parçası"
İLKHA muhabirinin görüştüğü katılımcılardan Eğitimci Rukiyye adlı Ogadenli bayan ise, Ogaden hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İngiltere'de öğretmenlik yaptığını belirten Rukiye, 6 çocuk annesi olduğunu ve daha 3 yaşında iken Ogaden topraklarını terk etmek zorunda kaldığını, bir daha da geri dönemediğini söyledi.
Rukiyye konuşmasının devamında, "Özellikle belirtmek istediğim, Ogaden bir kabile değil, Etiyopya tarafından işgal edilen, zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir toprak parçasıdır. Ogaden halkının yüzde 100’ü Müslüman olup kendi aralarında en ufak bir anlaşmazlıkları dahi bulunmamaktadır. Tek sorun, batılı güçlerin desteği ile Etiyopya'nın gerçekleştirmeye çalıştığı sömürge çalışmalarıdır.
10 milyondan fazla bir nüfusa sahip Ogaden halkının, dünya çapında 100'e yakın oluşumu olmasına rağmen, ne yazık ki gidilecek bir şehrimiz bile yok. Tüm dünya bize karşı gözünü kapatmış, kulaklarını tıkamış durumdadır. Özellikle Müslüman kardeşlerimiz üzerindeki kardeşlik hukukumuzun hatırlanıp, bizlere sahip çıkmalarını ve sesimiz olmalarını istiyoruz.” serzenişinde bulundu.
Kadınlar olarak faaliyetlerinden de söz eden Rukiye, “Bu cemiyetin aynı zamanda eğitim işleri ile de ilgilenmeye çalışıyoruz. Burada çok kadınımız var. Bunların arasında eşlerini kaybeden, dul ve yetimlerimiz de çok. Bir araya gelerek eksiklik ve ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Kenya ve diğer bazı ülkelerdeki kadınlarımıza da elimizi uzatmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Duygu dolu şiirli mesaj
Eğitimci Rukiyye'nin ardından Ogadenli 2 kız çocuğu önceden hazırladıkları şiirleri seslendirdi.
Kız çocuklarından biri olan Mahbuba, “Adım Mahbuba Şerif ve hazırladığım şiiri sizinle paylaşacağım diyerek şiirini okumaya başladı:
“Ne olacak, eğer biz çocuklar sizi, yapılan hukuksuzluklar hakkında yargılarsak?
Çok çabuk büyümeye zorlandığımızın hesabını sorsak?
Her gün öldürülen aile fertlerinin hesabını sorsak?
Yaşamaya başlamadan ölümlerimiz başlıyor..!
Bilinen ve bilinmeyen Ogaden çocukları...
Savaş ve katliamların kurbanları! Bizimle değilsiniz ancak biz sizi unutmayacağız.
Kalbimiz hala zayıf çarpmakta. Çünkü adalet hala yok. Liderlerimize yardım ve umut diliyoruz.
Kaybettiğimiz canları hatırlamak için bana katlanacak mısın şimdi?
Karşılığı ne olursa olsun bu katliamlar durmalı!”
Diğer kız çocuğu Hatun ise, "İngiltere'de bir çocuk olarak ihtiyacımız olan bütün şeylere sahibiz. Ama ne yazık ki Ogadenli çocuklar tüm insani ihtiyaçlarından çok uzaktalar.” Dedikten sonra şiirini seslendirmeye başladı:
“Annem benim dünyam...
Onu acı çekerken görmek benim ölümüm.
Ogadenli çocuklar her gün annelerinin incitilmelerine, işkence görmelerine hatta tecavüze uğramalarına şahit olmaktalar...
Çocuklar, hiçbir zaman annelerinin bu tarif bile edemediğim durumlarını görmemelidirler."
"Kıstırılan sesimizi duyurmak istiyoruz"
Ogaden ile ilgili söyleşinin devamında, Somali'nin Ogaden'den neden daha fazla ön plana çıktığını Ogadenli Müslüman öğrencilerin sorumlusu Muhammed Yasin şu şekilde yanıtladı:
“Somali, daha çok kabileler ya da gruplar arası anlaşmazlık yada çatışmalarla ön plana çıkarılmaktadır. Ogaden'de ise, gruplar arası çatışma gibi bir durum söz konusu değil, sadece Etiyopya hükümetlerinin zulmü sürmektedir. Bu durum kasıtlı bir şekilde dünya kamuoyundan gizlenmektedir. El Cezire gibi TV kanallarının bile bölgeye girmesine izin verilmemektedir. Allah'ın yardımı ve kendi gayretlerimiz ile sesimizi dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Bu yüzden de medya mensupları olarak bizi ziyaret etmiş olmanız ve sesimizi duyurmamıza olanak sağladığınız için minnettarız.
“Türkiyeli müslümanlar sesimiz olsun”
İLKHA muhabirinin,“Bu bağlamda vermek istediğiniz mesaj nedir?” sorusunu yanıtlayan Muhammed Yasin, “Türkiyeli Müslümanların bizlere destek çıkmaları için lüfen sesimiz olunuz. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm yetkililerin ofislerine kadar sesimizi iletiniz. Bizleri de ajandalarına yerleştirsinler.” dedi.
“Ogaden'deki durum Gazze'deki durumdan çok daha vahim.”
Muhammed Yasin, “Somali hükümetinden herhangi bir yardım alıyor musunuz?” sorusunu yanıtlarken, “ Bir yardım aldığımız söylenemez. Zaten kendilerinin de ciddi anlamda yardıma ihtiyaçları vardır. Bize yardım edebilecekleri bir pozisyonda değildirler.
Ogaden'deki problem çok büyük. Etiyopya hükümeti tüm dünya ile bağlantımızı kesmiş durumda. Medya giremiyor, yardım edilemiyor, olanlar dünyaya duyurulamıyor. Kıyas yapmak belki doğru olmaz ama, Gazze'de büyük bir zülüm var ancak bu durum, en azından kameralara yansıyor. Emin olabilirsiniz ki, Ogaden'deki durum Gazze'deki durumdan çok daha vahim.” ifadelerini kullandı.
Etiyopya'daki müslümanlar da zülum altında
Etiyopya'daki Müslümanların devam eden zulme karşı tepkileri ile ilgili bilgi veren Muhammed Yasin, “80 milyon Etiyopya nüfusunun yaklaşık 60 milyonunu Müslümanlar teşkil ediyor. Üzülerek söyleyebilirim ki, Etiyopya hükümetinin zulmünden sadece Ogaden halkı çekmiyor. Aynı zamanda onlar da büyük bir zülüm altındadır.” Sözlerine yer verdi.
Yardım etmek İslami sorumluluktur
“Son olarak eklemek istediğiniz, vermek istediğiniz başka bir mesajınız var mı?” sorusunu yanıtlayan Muhammed Yasin,
“İster Kürt olsun ister Türk olsun Müslüman bizim için Müslüman'dır. Ve biz inanıyoruz ki onların bizlere yadım etmeleri İslami bir sorumluluktur. Eğer küfür bir diyarınızı işgal edip zülüm etmeye başladıysa, onu defetmeniz sizin de görevinizdir, sizin de üzerinize farzdır.
Oradaki Müslüman halk çok acil yardıma muhtaç... Onlar bu kadar yardıma muhtaç durumda iken, bizim oturup bakmamız caiz değil. Her Müslüman, hatta her insan bir adım atıp bu vahşete son vermek için gayret göstermelidir.” sözlerine son verdi.
Ramazan'da şehit edildi
Akabinde Cemiyetin birçok üyesiyle ayaküstü sohbetler gerçekleştirildi. Kimisi babasını, kimisi anne yada çocuğunu, kimisinin den diğer bazı aile ferdini şehit verdiği öğrenildi. Bunlardan Halil Abdul, babasının nasıl şehit edildiği şu şekilde aktardı;
“Olay 1998'de meydana geldi. Barış görüşmelerinin devam ettiği bir zamanda, babam barışçıl bir görüşmeye katılmak üzere çağrılmıştı. Aralık ayının 28'inde Ramazan ayındaydı ve kendisi oruçluydu. Görüşme için gittiği yerde şehit edildi.” (Tayyip Bakır/Londra-İLKHA)