Oğlunun aşırı derecede tembel, dağınık ve düzensiz olduğunu belirten hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Kocam emekli, kendi halinde evden camiye gidip geliyor. İkisi kız, dördü erkek altı çocuğumuz var. Beşini çok şükür evlendirdik, hepsi iş güç sahibi kendi yuvaları var, sağolsunlar gelip giderler, hal hatır sorarlar, ufak tefek problemleri oluyor ama hamdolsun memnunuz. Sonuncusu bizi yedi bitirdi. Babasına, ‘bunu küçükken çok şımarttın o yüzden böyle söz dinlemiyor' diyorum, o da beni suçluyor, ben onu elalemin nazarından korumamışım güya. Gittiği okullarda hep şikayet getirdi, dersleri çok kırıktı, babası da illa okuyacak dedi. O okul, bu lise filan derken iki sene de uzattı sonunda bitirdi. Açıktan iki yıllık bir üniversiteye yazıldı onu da dört senedir bitiremedi. Bir iki işe girdi, bir iki ay çalışmadı, verdikleri maaşı beğenmedi çıktı. Abileri ablaları hep memur. Babası bu da memur olsun diye çok uğraştı ama ders çalışmayı hiç sevmedi.
Askerliğini yapar gelirse düzelir dediler. Onu da yaptı ama tembelliği geçmedi. Akşama kadar evde yatar, gece de film seyreder. Ben başkasının işinde çalışmam, kendime telefon dükkanı açacağım diyor, babası da elde avuçta para yok, haydi şundan bundan borç aldık açtık sen bu tembelliğinle nasıl çekip çevireceksin diyor. Oğlan geldi 27 yaşına, ne yapacağız bilmiyorum.”
Önceki çocuklarla ilgili tecrübeler, normalde anne babanın işini kolaylaştırır. Ancak sürekli memurluğa yani sabit iş ve maaşa odaklı, risk almama üzerine kurulu bir ebeveyn mantığına göre bu evladın durumu, tabi ki çalışılmamış bir sınav olacaktır.
Çevrede “gördün mü, filanın çocukları hep okudu memur oldular” türünden konuşmalar, bu ailenin son evladı üzerinde hem ‘haydi sıra sende' der gibi bir baskıya yol açmaktadır. Dolayısıyla yanlış çevre, ilgi ve kapasite noksanlığı gibi sebeplerle diğerlerinin istisnası olunca anne baba onun da aynı başarıyı aynı yöntemle elde etmesi için aşırı biçimde zorlamaktadır.
Tembellik çoğunlukla kanaatsizlikle ilgilidir. ‘Nasıl olsa emeğimin karşılığını vermiyorlar, niye çalışayım' tavrı ile mücadele edilmelidir. Geliri az bile olsa çalıştığı işe devam etmesi için yüreklendirilmeli, ödüllendirilmeli ve hatta maddi olarak da desteklenmelidir.
Velev çalışma hususunda pasif ve ağır olduğu düşünülse bile, “bak kardeşlerin şöyle sen böylesin, sen bu tembelliğinle nasıl dükkan açacaksın” demek, onda var olan özgüveni kırar. Kendi işimi kuracağım diyen birine bahsettiği işle ilgili bir deneyim ve ustalık kazandırmak için çabalamak gerekir. “Telefon dükkanı mı açmak istiyorsun. O zaman alacağın maaşı fazla umursamadan bir telefon dükkanında bir süre çalışıp işi iyice öğren, sonra biz sana dükkan açman için ne lazımsa yaparız” demek en doğrusudur.
Soruda arkadaş çevresinden söz edilmiyor. O yaşta birinin mutlaka görüştüğü bir takım dostu, arkadaşı vardır. Onların da bu tembellikle ilgili olarak irdelenmesi icap eder.
Ve ifade edilmeyen diğer bir konu da çocuklarının ders dışındaki yetenekleri. Spor, müzik, resim, hitabet, yorum, lisan, yazı, güzel ahlak ve bütün sanat/zanaatler sonuçta Allah tarafından verilen nimetlerdir. Bunlardan illa ki bir kaçı oğlunuzda iyi seviyede vardır ve siz de bunları bir şekilde müşahede etmişsinizdir. Mesele her zaman para kazanma ile sınırlanmamalıdır.
Dua bekleriz.