"Öğretmen öğrenci ilişkisi ne kadar iyi olursa başarı da o kadar artar"

2017-2018 eğitim ve öğretimde 2'nci dönemin başlaması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Eğitimci Ali Özdemir, öğretmen ve öğrenci ilişkisi iyi olması durumunda başarının da o kadar artacağını ifade etti.

Sona eren sömestr tatilinin ardından, eğitim-öğretim yılının 2'nci dönemi derslerinde zayıflık yaşayan öğrenciler için bir toparlanma fırsatı olduğunu ifade eden rehberlik öğretmeni Ali Özdemir, öğrencinin başarılını etkileyen birçok konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Bir öğrencinin derste başarılı olabilmesi için okula kahvaltısız gelmemesi gerektiğini ifade eden Özdemir, ailelerin öğrencileri kantindeki satılan eşyalara sevk etmemesi gerektiğini belirterek, bu gibi eşyaların çocuklarının biyolojik yapısı üzerinde ciddi sıkıntılar yaşattığını söyledi.

"Öğrencinin derslerinde bir aksaklık varsa bunu tespit edip önleyecek olan ailedir"

Eğitimde ailenin çok önemli bir rol oynadığını söyleyen Özdemir, "Öğrencinin okulda rahat olması lazım. Kendine güvenebilmesi, derste dersi rahat bir şekilde dinleyebilmesi lazım. Diğer noktada, aklına takılan herhangi bir sorun olduğu zaman, rahat bir şekilde öğretmenine iletebilmesi lazım. Öğrencinin çevresi önemlidir. Çevresiyle uyumlu bir şekilde uyumlu olması lazım. Tabi bunların yanında, aile de bu işin içerisindedir. Eğitimin en önemli ayağı ailedir. Öğrencinin derslerinde bir aksaklıkları varsa bunu tespit edip, önleyecek olan birinci derecede ailedir. Çevre önemlidir bu konuda. Hani sürekli kullandığımız bir ifade vardır. 'Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim' Eğer öğrencinin arkadaş çevresi, ders çalışmayan bir ortam ise ders dışındaki olumsuz davranışlarla sürekli olan bir ortam ise öğrenci de belli bir süre sonra onlar gibi düşünmeye ve onlar gibi davranışlar sergilemeye başlar." dedi.

"Eğer ki öğrenci ilk dönem başarısızsa telafi etmesi için ikinci dönem vardır"

İkinci dönemin derslerinde zayıflık yaşayan öğrenciler için bir toparlanma fırsatı olduğunu söyleyen Özdemir, "Öğrenci ara tatilde kendini değerlendirir. Eksikliklerini görür. Eğer zaten başarılı bir öğrenciyse yaptığı şeyleri devam ettirir. Ancak eksiklikleri varsa başarısız ve zayıf olduğu dersler varsa bu sefer acaba ben nerde hata yaptım, benim nerde eksikliklerim var. Ya da çalışma yöntemlerimdeki eksikliklerim nelerdir. Bunları çözmek için, okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ile bir şeklide iletişime girip, bu noktada eksikliklerini giderebilir. Eğer ki öğrenci ilk dönem başarısız olsa bile bu hayatın sonu değildir. Telafi etmesi için ikinci dönem vardır. İkinci dönemde daha düzenli ve tertipli çalışıp, zayıf olan derslerini kurtarıp, başarılı olduğu dersleri de daha da ileriye götürebilir. İkinci dönem, daha dikkatli geçer bu noktada öğrenci ilk dönemdeki eksikliklerini kapatıp, daha başarılı olma avantajına sahiptir." ifadelerini kullandı.

"Telefon, tablet ve televizyon öğrencilerin odasında bulunmamalı"

Öğrencinin çalıştığı odada televizyonun bulunmaması gerektiğini vurgulayan Özdemir, "3 T'den bahsediyoruz. Telefon, tablet ve televizyonun öğrencilerin odasında kesinlikle bulunmaması gerekir. İmkânlar dâhilinde öğrenci ders çalışırken bunları görmesin. Çünkü bunlar ders çalıştığı odalarda olduğu zaman, bir şekilde öğrencinin gözünü oraya kaymasına sebep olur ve öğrenci bir şekilde derslerine motive olmayarak, dikkati başka yerlere kayabilir. Ondan dolayı biz diyoruz ki kesinlikle ve kesinlikle öğrencilerin ders çalıştığı yerlerde televizyon, tablet ve telefon gibi cihazlar olmasın. İmkânlar el vermiyorsa orada televizyon varsa öğrenci muhakkak sizi kontrolünüzde olsun. Ders çalıştığı zaman televizyon kapatılıp, üzerine bir bez atılması lazım. Öğrencinin de şunu iyi bilmesi lazım. 'Bu televizyon açılmayacak, babam veya annem izin vermeden ben televizyon izlemeyeceğim'. Bu algının öğrencide olması lazım. Bu tabi ki zor bir durumdur ama bunu çocuğa kabul ettirmemiz lazım. Yoksa biz başarıyı elde edemeyiz. Biz kıt imkânlarla başarıyı elde etmeye çalışıyoruz. Bu konuda da en büyük görev de tabi ki anne ve babaya düşüyor." dedi.      

"Öğretmen öğrenci ilişkisi ne kadar üst düzeyde olursa başarı da o kadar artar"

Öğretmeni ile iyi bir ilişki içerisinde olan bir öğrencinin daha çok başarılı olacağını ifade eden Özdemir, "Şimdi tabi ki eğitimde en önemli şey öğretmen ve öğrenci ilişkisidir. Eğitim bir şekilde öğretmen ve öğrencinin iletişimi ile başlar. Bu da sınıf ortamında gerçekleşir. Öğretmen öğrenci ilişkisi ne kadar üst düzeyde olursa başarı da o kadar artar. Kendini rahat hisseden, kendini rahat ifade edebilen, çok rahat bir şekilde öğretmeni ile iletişime geçebilen, sorularını sorabilen bir öğrencinin başarısı tabi ki artacaktır. Bu ortamı sağlayabilecek öğretmendir. Öğretmenin bu konuda öğrenciye yardımcı olması lazım. Öğrenciyle iyi bir şekilde iletişime geçmesi lazım. Öğrenci eğer sınıfını, arkadaşlarını seviyorsa okula severek gelir. Akşamdan yarın sınıfa gidecek heyecanı ile uyur ve o heyecanla kalkıp okula gider. Ama mutsuz olan, sınıfını sevmeyen, öğretmeni ile iyi bir iletişim içinde olmayan bir öğrenci, akşam o mutsuzlukla uyur. Sabah o mutsuzlukla uyanır. Ve okula da gelmek istemez. Bir şekilde okula gelip, o şekilde derse girer. Niye? Çünkü sevmediği bir işi yaptırıyorsunuz. İletişimin iyi olmadığı bir ortama gönderiyorsunuz. Burada öğrenci mutsuz olduğu için tabi ki bu başarısını da etkileyecektir." şeklinde konuştu.

"Biz sevgiyle ve muhabbetle onlara yaklaşırsak başarıları artacaktır"

Çocuklara karşı sevginin başarıya endeksli olmaması gerektiğini ifade eden Özdemir, son olarak şunları kaydetti: "Bu sevgiyi kesinlikle azaltmaz, her zaman sevgiyi arttırır. Bizim çocuklarımıza karşı sevgimiz, başarıya endeksli olmaması lazım. Çünkü onlar bizim evlatlarımız ve çocuklarımızdır. Biz ne kadar sevgiyle muhabbetle güzel iletişimle onlara yaklaşırsak şunu da unutmayalım ki başarıda artacaktır. Ailesiyle barışık olmayan bir öğrenci kolay kolay başarılı olamaz. Ama başarısız bir öğrenci, ailesi ile açık bir iletişim içerisindeyse anne ve babasıyla arkadaş gibiyse o öğrencinin başarılı olabilme ihtimali çok yüksektir." (Hüseyin Sayhar - İLKHA)















İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Şanlıurfa Haberleri

Avukat Karadaş: "Kanun yapma sürecinde halkın manevi değerleri dikkate alınmalı"
Soluk borusuna süt kaçan bebek kurtarılamadı
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kırhan: "Hareketsiz yaşam diyabete ne oluyor"
Balıklıgöl’ün duvar ve su kanalı çöktü
Yapılan zamların ardından halk fakirleşiyor