Medya araçlarının çoğalması beraberinde görselliği arttırdı ve maalesef “okuma kültürüne” darbe vurdu.
İletişim modern kapitalizm tarafından bir ihtiyaçtan çok kuşatma, yönlendirme, ufuk daraltma gibi amaçlar için kullanıldı.
Üretim-tüketim ilişkileri değiştiği gibi “sermayedar ve muhtaç” profili de ciddi biçimde değişti.
Zamanın dilini anlayarak çözümler getirmesi gerekenler ise değişimi anlamamanın küskünlüğüyle muhalefet ikliminde çevrimiçi şikayetlerle zaman harcama yoluna gittiler ya da gidiyorlar.
Okuryazar oranı arttı; ama okuma oranı düştü.
Bu arada “medya okuryazarlığı” gibi garip işler ve kavramlar gelişti.
Bilgi lüks bir hale geldi, dili ve tabiatı değişime uğradı. Çok farklı kategorilerde kültürel gettolaşmalar yaşandı.
İnsanı, eşyayı, kitabı okumaya çalışanlar, yükseldikçe, yerle aralarındaki merdivenin kaybolduğunun farkına varamadılar.
Kimi bilgelikler bile “satış-pazarlama” formatında arz edildi bilgiye burun kıvıran dünyaya.
Eğlenceli olmayan her sunum elde kaldı. Eğlenceli hale getirilen sunumların ise tüketim malzemesi haline geldiği unutuldu ve ondan kalıcı olması beklendi.
Bilgiyi bağlamından kopararak bir kurban daha verdik popülerliğe… Popüler kültür, popüler kitap, popüler sanat…
Eskiden “popülerlik” aşağı seviye kabul edilirken, şimdilerde çok farklı inanç ve kültür gruplarında popülerliğe şahit oluyoruz.
Hikmet ehlinden Yunus Emre çok güzel söylemiş: “Okumaktan maksat ne, kişi hakkı bilmektir.”
Zumer Suresinde “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diye buyurmuş Rabbimiz.
Elbette ki bir olmaz!
Hakkı bilmedikten, hak ile beraber olmadıktan, hakka düşmanlık yaptıktan sonra dünyada adın Ebu’l Hakem de olsa sen aslında bir Ebu Cehil’sin.
Ebu Cehil olmak sana güç, para, hakimiyet verse de “ekini ve nesli tahrip ettiğin” için varacağın yer “ne kötü bir yer!”dir.
Hak’tan uzak bilgi, şaşaa ve gösterişin altında tatminsizlik, öfke ve düşmanlık taşır.
Eflatun, “Mutluluk bilgi ile kazanılır” derken kastettiği şey insana kendini ve Rabbini tanıtan bilgiydi.
Evet, okumak, bilmek; ama hedef gözeterek…
Sadece dünyayı gözetmek dünya ve ahiret kaybına, ahireti ve rızayı ilahiyi gözetmek ise hem dünya hem de ahiret kazancına sebep olur.
Popülerliğin kıskacından kurtulabilmek için, kulluğun mahiyetini ve ibadet gerçeğini anlamak için iyi ve kaliteli bilgiye ihtiyaç var.
Vahiy bilgisi ışığında insana ve eşyaya anlam katan bilgi…
Medeniyetimizi kuranlar bunu okuma, öğrenme ve öğretme üzerine bina ettiler.
Çağlar boyu irşad görevi gören eserler kaleme aldılar.
İmam Gazali, büyük alim ve ariflerdendir ve bakın ne güzel söylüyor:
“İlim önem bakımından amel ve ibadetten öncedir. Bu da iki sebepten dolayıdır.
Birinci sebep, ilim olmadan amel ve ibadetin doğru bir şekilde yapılamamasıdır. İkinci sebep ise, ibadetten neyin kastedildiğinin ve onunla nereye varmak gerektiğinin ilimle anlaşılmasıdır. Bu böyle olduğu içindir ki, hakikî ilim sahipleri, ibadet ettikçe Allah Teâlâ’ya karşı haşyet, ta'zîm ve saygıları çoğalır, iyi işlere karşı hırs ve talepleri, kötü işlere karşı da tepki ve alerjileri artar.”