Bazı halleri ifadeye dil kifayet etmez... Yine de hüzün kalbe gömülerek ifade edilir, gözden gönüle sevgi yaşıyla akar muhabbetler...
Ölüm insana her zaman yakındır; ama ölümle barışık ve ölümle daha güzel insanların ölümü, bu yakınlığı sıfır noktaya çeker.
Korona ve ardından bizleri hüzne boğan ölümler... Tatvanlı Molla Nizamettin, Urfalı Aziz Hoca ve vitrinin arkasındaki salih insan, aşk ehli Fesih Güler Abi'nin vefatı...
Her biri izleri alınlarındaki secde izinden belli mümin öncüler...
Her biri imtihan çilesini ilahi aşk derdi ve rıza arzıyla yüklenmiş iman erleri...
Göğün engin maviliği ve yerin velud toprağı mümin canların Allah'a imanla yürüyüşünü gıptayla izler gibi...
Dünya sürgününü maşuka vuslata erdiren kapısı ölüme 'merhaba!' diyen bir salih insan Fesih Güler...
Cenazesi omuzlarda ve hasreti o andan itibaren çökmüş mümin yüreklere... Sanki herkes hal lisanıyla Fesih Hoca'nın takva dolu hayat HİKÂYESİNİ birbirine fısıldamakta:
Bir İbn-i Mesud gibi Kur'anla ördün mana dünyanı...
Bilal'ce rıza diliyle çağdaş ramdalarda 'Allah' nidalarıyla lebbeyk dedin,
Allah'tan can ve mal için yağan bela sağanağına...
Yusuf’ça zindanda ilmek ilmek ilim ördün,
Diz çökerken yusufiye tedrisatında...
Zindan öncesi payına hicret, sonrası hastalık düştü,
Hidayet iksirini taşımak için sahabe kokulu şehirde...
Yürekler fethiydi bedenler tebessümle güven veren...
"kaleme ve satır satır yazılanlara and olsun!" ilahi yemininden güç alarak meleklerin gerdiği kanatlar altında ÂLİMİN mürekkebini ' kalk ve uyar!' emrine amadeyle münzirlerin safında...
Çınar'dan dönüş yolunda seni anlatırken gıyabında seni tanımış bir dosta, vallahi sen ve arkadaşların asrımızın ashabısınız... Kardeşlerimi özledim, diyen Resulullah'ın işaret ettiği salih kardeşlersiniz... ne büyük şahitlik... aynı şahitlik mezarının taziyende ve gelemeyen binlerce ağızda...
Hepsi seni tanımanın ve bilmenin bilinciyle dökülen gözyaşları ve boğaza düğümlenen ter u taze hasretinle ' iyi bilirdik! Allah ondan razı olsun!' demekte....
Ve sen güzel insan bir doğruluk nişanesi olarak meleklerin elinde taşındın arş-ı a'laya inşallah...
onlar müminleri kendi nefsine tercih ederler, tercihi sen de bir isar meyvesine durmuştu...
Elinde olanı üşenmeden verirdin duyunca senden daha muhtaçlar uğruna... nice kez müşahede edilen hayran bakışlar eşliğinde... tebessümün öyle içtendi ki SANKİ MUHABBETİ ümitle yoğurur sadaka eylerdin biz bezginlere...
Yusuf peygamber misali salihler zümresine katılma arzusu seni amel ve duayla çepeçevre kuşatmıştı... fani dünyanın son deminde Eyüp Peygamberin duasını dilinde vird eyleyen bir derde iptila OLDUN... "Gerçekten biz onu sabredici bulduk. o ne güzel kuldu. çünkü o (Eyüp) devamlı (Allah' a) yönelen biriydi." ayetindeki tabloya layık oldun İŞİTTİĞİMİZ SADIK lisanlardan...
Ve sen ey Fesih Hoca'm! Biz geride kalmışlara güzel ölümünle maşuka vuslatın hazzını yaşattın, yaşaran gözlerimizle ekran başında ve taziyenin yapıldığı bahçede...
Sen perdeler ötesini aralayan gidişinle her nefsin tadacağı ölüm sırrının güzellik şifrelerini bıraktın bizlere...
Doğruluk yolunda bir miras gibi ölümle ilgili sözün özünü şair söyledi hem şu dizelerle:
"Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü PEYGAMBER?"