CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türkiye’de koronavirüsü vakalarının bu kadar hızlı yayılmasının ardında umreden dönenlerin dahli olduğunu savunarak, “Diyanet yetkilileri uçak Türkiye'ye inmeden vatandaşlara ateş düşürücü vererek kontrol noktasındaki olası riskleri gizlemişlerdir” dedi.
Peki, elinde buna dair bir belge var mı?
Elinde belge varsa koşarak savcılıklara başvuracağını, çünkü bilerek veya ihmalden dolayı virüs yayılımına sebep olmanın suç olduğunu biliyorsun. Bir şey yapmadığına göre bir belge yok!
Tamam, Umreye gidip dönenlerin bir kısmı virüsün yayılmasında etkili olmuş olabilir.
Tamam, Diyanet bu konuda görevini gereği gibi yerine getirmemiş olabilir.
Tamam, bazı umrecilerin karantinaya karşı tutumu kötü ve kaba olabilir.
Ama…
Ey Engin Altay!
Eğer umrecilerin –ki sayıları 22 bin civarıydı- ve diyanetin hatalarıyla beraber, Amerika ve Avrupa’dan gelen 300 bin kişiden, karantinadan kaçan sanatçı kılıklı namuhterem zevattan, virüsün yayılma trendine girdiği günlerde bile sahillerde, parklarda dolaşmaktan çekinmeyen “beyaz Türk”lerden söz etseydin iyi niyetli olduğuna inanabilirdik.
Ama maalesef öyle değil!
Umrecilerin karantinası bile bitmişken virüs yayılmasını yine umre üzerinden dile getirmek klasik CHP zihniyetinin değişmediğini cümle aleme ilan etmektir.
İnsan bu kadar mı muhafazakar olur!
Kendinize gelin, tevbe ve istiğfara yönelin. Bu günlerde ölüm her tarafta dolaşıyor.
Ölüm gelip sizi aldığında artık yaptıklarınızı düzeltme imkanınız kalmayacak!
Yeri gelmişken buraya ilahi kelamdan kutlu bir söz bırakayım da isteyen hissesini alsın!
"Onların, ateşin karşısında durdurulup, "Âh! keşke dünyaya geri gönderilsek de, bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen! Hayır! daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Onlar dünyaya geri gönderilseler bile, yine kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı. Onlar kesinlikle yalancıdırlar." (En'âm /27-28)
BİR KEZ DE BİZİ ŞAŞIRTIN!
Yoğunluk yaşanan PTT şubeleri geçici olarak kapatılacak. Sosyal yardım ödemeleri evlerde yapılacakmış. Amaç da toplum sağlığını korumak, salgının yayılımını önlemekmiş.
Doğrusu ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu memlekette devlet idaresinde hiç mi aklı başında kimse yok? Ya da belli bir mevkiye gelenlerin basiretleri mi bağlanıyor.
Daha açıkçası, bir karar verildiğinde neden bir ya da birkaç adım ötesi hesaba katılmıyor? Neden her iş, her uygulama, her düzenleme “deneme yanılma” yoluyla yapılıyor, ancak bir problem çıktığında düzeltiliyor?
Yani ortada bir salgın var ve siz ondan dolayı bir “sosyal yardım projesi” geliştiriyorsunuz; ama insanların bu yardımı almak için PTT önlerinde “sosyal mesafeye” önem vermeden birikeceğini hesaba katmıyorsunuz.
Ne olur bir kere de şaşırtın bizi!
TEYAKKUZ
Şöyle bir habere rast geldim:
“Kadınlar ve erkeklerin temel ihtiyaçları için farklı günlerde dışarı çıkması kararı alındı.”
Haberi gören kimi laikler hemen içlerinden şöyle bir şey geçirmişlerdir: “Virüs bahane, şeriat şahane.”
Öyle ya “Kadınlara ayrı otobüs”e karşı çıkıp “Bu kadına karşı dinci şiddettir, adım adıma şeriat yönetimine geçiştir” diyenler herhalde böyle bir uygulamaya daha sert tepki gösterirler.
Ama durun bir dakika!
Bu uygulama Güney Amerika ülkelerinden Peru’da başlamış.
Doğrusu uygulamanın hikmetini ben de anlamadım. Yani virüs erkekten erkeğe, kadından kadına bulaşmıyor diye mi, yoksa sokağa çıkan sayısını bu şekilde azaltmak için mi?
Herhalde ikincisi içindir.
Laiklere önerim olayın Peru’da geçip geçmediğine bakmaksızın tepki göstermeleridir.
Teyakkuz hali önemli.
Hani bizde de birileri örnek alabilir.
Ama bu arada…
Ölüme karşı da teyakkuzda bulunmak gerekir öyle değil mi?
Ne laikliğiniz, ne Kemalist ilkeleriniz, ne çağdaş değerlere olan bağlılığınız bir şey ifade etmeyecek.