İhanet, duyarsızlık ve Gazze’nin yavaş yavaş ölümü… Gazze’deki acı tablo, kısaca bu şekilde özetlenebilir.
Gazze şeridindeki Filistinli Müslümanlar, gözlerimizin önünde yavaş yavaş ölüyor. Gazze’ye uygulanan ambargo, soykırımın başka bir şekli. Gazze’de durum her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
Gazze`nin güneyindeki onlarca ev, bölgedeki tek atık su pompalama istasyonunun, gerekli yakıt olmadığı için çalıştırılamaması nedeniyle kanalizasyon suları altında kaldı. Gazze büyük bir çevre felaketi ve salgın hastalık tehlikesi ile karşı karşıya…
Mısır’daki askeri darbeden sonra, Gazze’deki durum, Hüsnü Mübarek döneminden daha kötü bir hale geldi.
Refah sınır kapısı çok az açılıyor ya da hiç açılmıyor. El Fetih, Mısır Cuntası ve Siyonistler Refah sınır kapısı konusunda uzlaşmaya vardılar. Şu an bu uzlaşının gereği yapılıyor.
Gazze’nin temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan tüneller tek tek yıkılıyor.
Mahmut Zahhar’ın vermiş olduğu bir röportajda dile getirdiği gibi, ambargo konusunda Gazze’ye asıl zararı, siyonistlerden ziyade, Mısır cuntası ve işbirlikçi Abbas rejimi veriyor.
Özellikle Sina’daki olaylar bahan edilerek, buradaki olaylar HAMAS ile ilişkilendirilerek, ambargonun ağırlığı her geçen gün artırılıyor. En temel insani ihtiyaçların Gazze’ye sokulmasına izin verilmiyor. Gıda, yakıt, ilaç gibi temel ihtiyaçlar konusunda, Mısır’ın despot yönetimi yardımda bulunmadığı gibi, gelen yardımları da engelliyor. Mısır cuntasının bu politikasına Mahmut Abbas sonuna kadar destek veriyor. Nitekim en son yaptığı Mısır ziyaretinde bu durumu bir kez daha açık bir şekilde teyit etti.
İşbirlikçi Ramallah yönetimi, en az Siyonistler kadar bu meşum ambargoya ümit bağlamış durumda.
Mahmud Abbas, Kahire’ye yaptığı ziyaret sırasında, “Hamas’ın tehlikesini Mısır’da Müslüman Kardeşler devrildikten sonra fark ettim” dedi. Abbas ayrıca, Gazze halkının temel ihtiyaçlarının sağlanmasında kullanılan Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki tünellerin kapatılması gerektiğini söyledi.
Gazze’deki mazlumlar, ağır bir insanlık ayıbı ile karşı karşıya iken, işbirlikçi hain Abbas ve taifesi, bu acıdan ve dramdan nasıl bir rant devşireceğinin hesaplarını yapıyor. Ambargonun daha da ağırlaşıp sosyal bir patlamaya dönüşmesini ümit ediyor.
Mısır’ın darbe yönetimi, siyonistler ve işbirlikçi Arap rejimleri; para ve her türlü destek ile Gazze’de sosyal bir patlamanın oluşması için çaba harcıyorlar. İradelerini ve namuslarını pazara çıkarmış para kölelerinin ayaklanmasına ve kaos çıkarmasına bel bağlamış durumdalar. Mısır’daki Temmerüd hareketinin bir benzeri Gazze’de de inşa edilmek isteniyor. Bu davete icabet eden ihanet ve işbirlikçilerden oluşan şebeke, tüm propagandalara rağmen başarısız oldu. “Gazze Temerrüdü” adı verilen hareketin, Gazze Şeridi’nde halkı, Hamas yönetimine karşı sokağa dökme planları boşa çıktı.
Fetih Hareketi ve medyası, yoğun bir şekilde “Gazze Temerrüdü” hareketinin, 11 Kasım’da Gazze Şeridi’nde halkı Hamas’a karşı ayaklandıracağı, önümüzdeki günlerde Gazze’de kanlı olayların yaşanacağı ve Heniyye Hükümeti’nin sona ereceği propagandası yapmıştı.
Böyle bir ihanet ile Gazze’ye nüfuz edeceklerinin hesabını yapan ve ihaneti strateji olarak benimseyen Ramallah yönetimi, Allah’ın izni ile başarısız oldu.
Siyonistlere karşı mücadele edip işgal altındaki Filistin topraklarını kurtaramaya odaklanmak yerine, tüm enerjisini direnişi bastırmaya ve direniş saflarını yarmaya hasreden bu işbirlikçi taifenin Filistin halkı ve direnişi ile hiçbir alakası kalmamıştır.El Fetih’in, işgal altındaki topraklara uzanan Hamas tünelini israil’e bildirmesi, en son ihanet olarak hala hafızalarda duruyor. İhaneti strateji olarak benimseyen bu taifenin Filistin ile alakası yoktur. Bu güruh, Filistin halkının ve davasının düşmanıdır.
Kudüs’te ve Batı Yaka’da Yahudi yerleşim birimi yapımı için inşaat faaliyetleri devam ediyor. Mescidi Aksa’nın işgal edilmesi rutin bir hal aldı. Filistinliler sürekli işgal güçlerince tutsak ediliyorlar. Siyonistler, durmadan Filistinlilerin kanını akıtıyor. Filistinlilerin ekili arazileri talan ediliyor ve yağmalanıyor. Filistin davasının temel sorunları zaten unutulmuş ve hiç gündeme gelmiyor. Bu liste, uzayıp gidiyor.
Bütün bu gerçekler orta yerde duruyorken işbirlikçi Abbas, HAMAS ve İslami direniş ile uğraşıyor. Açlıkla Filistinlilerin terbiye edilmeye çalışılması eylemine sonuna kadar destek veriyor. Bir halkın yavaş yavaş ambargo altında öldürülmesine alkış tutuyor. Filistin halkını teslim almak ve onurunu satın almak için dayatılan bu zalimce politikaları daha da teşvik ediyor.
İşbirlikçilerin ve siyonistlerin durumu bu iken, İslam Ümmeti derin bir sessizlik içerisinde…
Bir Filistinli aktivist şöyle diyordu: “Ey İslam Ümmeti, ey Müslümanlar, daha ne zamana kadar Gazze’nin bu dramına seyirci kalacaksınız? Ey Müslümanlar, ölümüze değil, dirilerimize sahip çıkın!”