Daha dört gün var Cumhurbaşkanının Amerika ziyaretine. Göreceksiniz bu dört gün içinde “Sapkın İhtiyar Bunak”tan ne tweetler okuyacağız.
Ayrıca “Derin Amerika”dan aleyhimize alınacak ne kararlar, ne yaptırımlar, ne tehditler göreceğiz, o da fazlası.
Muhalif bir kısım senatörün hazırladıkları ve imzaya açtıkları ve son anda Trump’ın güç bela önlediği bir öneride Türkiye Cumhurbaşkanını savaş suçlusu ve Kürtleri katleden bir kişi olarak niteledikleri, böyle bir kişinin ülkelerine davet edilmesini büyük bir suç olarak saymaktalar.
Dünyanın dört bir yanına ve özellikle Müslüman ülkelere ölüm yağdıran şu eşkıyaya bir bakar mısınız! ABD bu haliyle kibrin, küstahlığın ve despotluğun tarihte görülmemiş bir örnekliğini göstermektedir.
Onun için diyoruz ki, dört gün çook uzun bir zamandır ha! Bu dört günün içine ne gâvurluklar sığdırabileceklerini bunca tecrübemizden sonra artık tahmin etmemiz lazım.
Hem sadece oturdukları yerden, masa başından değil hemen şu yanı başımızdan, sahanın içinden sergileyecekleri kalleşliklerini, firavunlukları bir bir göreceğiz.
Söyleyin, ABD şu kriz döneminde varılan anlaşmaların hangisini yerine getirdi ki? Hangi konuda kendisinden eminiz, hangi meseleden dolayı rahat ve müsterihiz?
Böyle olunca, 33 bin tır silahı bir anda gözden çıkarıp üzerini çizeceğini düşünmek safdillik olur. Bırakın gözden çıkarmayı daha hâlâ yenilerini göndermeye açıktan devam ediyor.
Şu anda Suriye topraklarında elinde tuttuğu petrol kuyularını bırakıp gideceğini düşünmek de kendi kendimizi aldatmaktır. Bu defa da söz konusu petrolün gelirlerinin PYD/PKK’ye aktaracaklarını resmi ağızdan ilan ettiler.
Kabul ettirdiğimizi zannettiğimiz, bizim için bitmiştir, artık geri dönüşü yoktur dediğimiz her şeyi yeniden masaya getirdiklerinin ve daha da getireceklerinin farkındayız öyle değil mi?
ABD için ne S 400 alımı bitmiştir, ne F35 meselesi kapanmıştır, ne patroit meselesi halledilmiştir.
Dahası, Suriye konusunda Türkiye’nin hiç bir adımını sindirmemiş, bir gün mutlaka geriye çektirme konusuna inanmış ve her an masaya getirebilir düşüncesiyle hareket ediyor.
Taşeronları her ne kadar başarısız olsa da Körfezdeki kaos planlarının hiç birisinden vazgeçmemiştir.
Bütün bunları Cumhurbaşkanının ABD gezisinin yanlışlığını vurgulamaktan ziyade Ümmet olarak gerçekten Büyük Şeytan’la karşı karşıya olduğumuzu bir daha hatırlatmak için tekrar ediyoruz.