Çok okumuş çokbilmişliğin bir faydası yok… Eğer ahlak, edep ve hoşgörü giydirilmemişse o bilgiye ve farklı renklere tahammülü yoksa cahildir. En büyük cahillikse kendisinin gönderiliş amacını ve fıtratının aslını görmezden gelip Allah’ın emrini basite indirgemesidir.
Neyden bahsettiğimizi anlamışsınızdır. ODTÜ’de yaşanan saygısızlık, ahlaksızlık, dar bakışlar ve dar görüşler…
Evet, çok bildiğini sanan o akıllar bilmişliklerini sözleriyle göstermeye çalışırlarken yaşam kalitelerinin ve eğitim seviyelerinin düşüklüğü gözleri kamaştırıyor. Anlaşılan daha eğitimin ahlaki boyutu hiç alınmamış ve sosyal çevre ilişkileri de sıfır!
Ahlak, insani kavram olup her fıtratta parıltısı vardır. Eğitim öğretimse sonradan kazanılan bir bilgi birikimidir. Eğer farz olan insani yanımız olan ahlakımızı daha çok gün yüzüne çıkarmayıp hayatımıza parıltısını aksetmezsek, daha sonra kazanılan eğitim bir işe yaramayacaktır. Evvela insani hassasiyetleri ve bu hassasiyet içindeki ahlaki erdemi hedef edinmezsek elde edilen bilgi insani yönümüze bir fayda kazandırmayacaktır… Aynı ODTÜ’ de yaşanan manzara gibi…
Kendilerini efendi sanarak her yerde kendilerinden görmeyip başka hayatlara da tahammülü olmayan faşist zihniyetliler… Tüm korkuları, endişeleri, önyargıları, görmek istemedikleri başörtüye bağlı… Bu da cahilliğin en üst belirtisi…
Her iki tarafta bayan... O kadar körelmiş ki gözler, kinle dolu bakışları aslında kendilerine ne kadar yalancı olduklarının nişanesidir. Kulakları o kadar sağırlaşmış, kalpleri o kadar katılaşmış ki hangi safta yer aldıklarının farkında değiller…!
Bir de özgürlükten dem vururlar. Özgürlükle kalkıp özgürlükle yatan bu insanlar özgürlük çemberini sadece kendilerine açık tutup, kendilerinden olmayanları dışarıya bırakıyorlar…
Adaletten dem vuran bu insanlar kendi haklarına adaleti giydirip, kendilerinden olmayanları ODTÜ’den çıkarıp adaletsizlik sergiliyorlar… Eşitlikten dem vuran bu insanlar daha kendi hemcinslerine karşı eşit hakları tanımaktan acizler…
Bu kadar özgürlüğün, adalet ve eşitliğin yaygarasını yapan bunlar at gözlükleriyle bakıyorlar bu kavramlara… Dar görüşleri ve dar bakışlarıyla aynı üniversitede dahi nefes almayı istemeyecek kadar yenilgideler… Evet, bu hep böyle ve bunu daha çok metropollerde görmek mümkündür. Hep bir kınama bakışıyla, ötekileştirme tavrıyla hep sahnedeler… Fakat yenilgideler!
Bizde yabancıymışız hissini hep uyandırmak isterler, fakat yenilgideler. Evet, başörtüsünden dolayı huzursuz olan, iç içini yiyen, morali bozulan, sitem eden bu insanlar en büyük yenilgiyi yaşarlar…
Başörtümüzü görüp de bir iç huzursuzluğu yaşamaları bile yenilgide olduklarının göstergesidir. Bu bile onlara yeter… Biz yeter ki daha çok sarılalım tesettüre, daha çok hakkını vermeye çalışalım ve gözlerine batalım bir iç huzursuzluğu gibi… Varsın bağırsınlar, çağırsınlar, söylensinler, pankartları haksızlığın şahidi olsun… Onlar söylendikçe zilletteler… Allah’ın emri dolayısıyla azıcık sıkıntı görülüyorsa bu izzettir, şereftir!
Okumakla adam olunmuyor, çok bilmeyle insan olunmuyor, hakikati bilmeyle âdem olunuyor.
Adalet özgürlük demekle yol anlaşılmıyor, hareketler hangi fikri taşıdığınızı gösteriyor…
Şimdi biz yine insani, İslami, vicdani ve ahlaki yanımızı parıltarak sizlere dua ediyoruz… Rabbim ıslah etsin…