Orkestra şefi bir müzik gurubunu yönetir. Bu gurupta telli, üflemeli, vurmalı çalgılar vardır. Ve her birinin nasıl bir tempoda bir ritimde çalınacağına orkestra şefinin el hareketleri tayin eder. Orkestra şefi çalgı gurubundaki aletlerin bir kaos şeklinde çalınmasına engel olur. Bunu da elindeki asayı sürekli sallayarak yapar. Bu manada orkestra şefi müzik gurubunun hâkimi ve de hakemidir.
Müzik aletlerinin bazıları nefesli, bazıları telli-yaylı, bazıları da vurmalıdır.
Ney, kaval, flüt nefesli çalgılara örnektir.
Nefesli müzik aletlerini çalanlar sadece işin nefes yönüyle ilgilenir. Onlarınki nefestir. Ve onlar için nefeslerinin güçlü ve sürekli olması esastır. Mana ehli nefesi önemser. Nefes bir mana ve marifet terimidir. Nefesi güçlü olmak mühimdir. Fakat orkestra tek başına nefesle olmuyor.
Orkestra enstrümantal grubunun diğer alet türleri de saz, bağlama, tambur gibi telli çalgılardır. Herkes kendi telinden çalar. Ama bunların bir arada güzel bir nağme ve ritim oluşturması için diğer tellerle bir uyum içinde olmasına bağlıdır. “Herkes bir telden çalıyor” deyimi, dağınık, anlamsız, kaotik, çoksesliliği ifade ediyor.
Kişi tek başına olunca istediği gibi kendi telinden çalabilir. Ama enstrümantal gurubu içindeyse bunun diğer aletlerle uyumlu ve ahenkli olması şarttır. Aksi takdirde ortaya çıkan ses dinleyenlere ıstırap olur. İşte bu uyumu sağlayan orkestra şefidir. Böylece herkesin kendi telinden ama ahenk içinde çalmasını sağlar.
Orkestra enstrümantal grubunun diğer alet türleri de zil, tef, darbuka gibi vurmalı çalgılardır. Müzik gurubunda vurucular ellerini kullanır. Bunların vuruşlarının vurgu olması için orkestra şefine dikkat etmeleri gerekir. Yoksa yaptıkları hareket vurgu olmaz vurgun olur. Ölçüsüz, ahenksiz bir uygulamaya dönüşür.
İşte günümüzde müzikte olduğu gibi, medyada, kültürde, bilgide orkestra şefi yoktur. Bu nedenle TV kanallarında, sosyal medyada ve diğer araçlarda yapılan konuşmalar, sarf edilen sözler, paylaşılan bilgiler, elde edilen veriler bir ahenk ve ritim oluşturmuyor, bilakis kaos oluşturuyor.
Fikirler, düşünceler, tahminler çatışıyor. İnsanların zihinleri bulanıyor. Gönülleri daralıyor. Sakinleşeceklerine panikliyorlar.
Bankaların-BDDK, medyanın-RTÜK, Yargının-HSK gibi üst kurumları vardır. Ama bunun yanında bir de orkestra şefi misali söz ve enstrümanı ahenkli hale getirecek bir nevi orkestra şefliğine ihtiyaç vardır. İlmi, bilimi, fenni, ahlakı, erdemi, düşünceyi, duyguyu birlikte dikkate alacak ve ona göre yönetecek bir orkestra şefliğine gereksinim vardır. O zaman herkes kendi kulağına hoş geleni alır. Ve sonra Hakk’ın sesine “işittik ve itaat ettik” der. Kimi bilimsel olarak bu metotla içi rahatlayarak dolaylı olarak bunu söyler kimisi de mana yönünden tatmin olarak doğrudan bunu söyler. Ama her durumda söyler.
Hâsılı kelam, sorun zıtlığın olması değil, zıtlığın ahenkli olamamasıdır.