Bugün yaşananlardan hareketle “Ortadoğu nereye gidiyor?” sorusuna verilecek yegane cevap, “Yeni bir bölgesel dizayn” olacaktır.
Batılı dizayn teorisyenleri, dizayn politikalarında kimi zaman minik hacimli “Lübnanlaşma” benzetmesini kullanırlarken, kimi zaman da “Balkanlaşma” benzetmesini tercih etmektedirler. Bu teorisyenler içinde “Fikir babası” olarak da Bernard Lewis öne çıkmaktadır.
İngiliz kökenli bir Yahudi olan Bernard Lewis'in 1970'li yıllarda ortaya attığı dizayn teorilerinin etkisi ise bugün Ortadoğu'da “kaos” olarak karşımıza çıkmış durumdadır.
Ekim 1973'te Mısır ve Suriye koordinasyonunda israil'e yönelen “Yom Kippur” harekâtı, israil'i zor durumda bırakır. En kritik aşamada ABD'nin israil'in imdadına yetişmesi, savaşın seyrini değiştirir ve Arap güçleri yenilir. Arap dünyasında Amerika ve Batı'ya karşı büyük bir öfke kabarır. Milliyetçi duygularla kabaran öfke, Arap ülkelerinin Amerika'ya karşı petrol ambargosu uygulamasını beraberinde getirir. Bu durum iki açıdan ABD ve diğer Batı ülkelerini ciddi manada rahatsız eder. Milliyetçilik etrafında Araplar arasında başlayan “birlik” görüntüsü ve petrole dayanan sanayilerinin düştüğü zor durum...
Amerika, bu duruma köklü çareler aramaya başlar. Dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissinger, petrol ambargosuna da yol açan “Arap Milliyetçiliğinin” dağıtılması üzerine planlama yapma talimatı verir.
1974 yılında Amerika'ya yerleşen Yahudi kökenli İngiliz vatandaşı Lewis, Perinceton Üniversitesinde çalışmaktadır. Kissinger'in hedeflediği çalışma işte bu üniversitede ve Bernard Lewis başkanlığında yapılır. Bu toplantıya deneyimli Oryantalistler katılır. Bu toplantıda şekillenmeye başlayan “Lewis vizyonu” aynı zamanda günümüz Ortadoğusu'na damga vuran “Amerikan vizyonu” niteliğine bürünür.
Lewis'in planlamasını yaptığı senaryoya göre Ortadoğu'dan Himalayalar'a kadar hedef bölgenin sınırları çizilir. Osmanlı yönetim modelinden hareketle merkezi gücün idaresinde her türlü dini, mezhebi ve etnik unsurların geniş muhtariyete sahip olduğu bir federal veya konfederal sistem öngörülür. Bunun için de Ortadoğu'da mevcut devletlerin yıkılması ve belirlenen unsurlar göz önüne alınarak yeni modellerin peydahlanması tasarlanır.
1991 yılı Birinci Körfez harekâtı sırasında Lewis'in Foreign Affairs dergisinde yer alan yazısında işaret ettiği şu iki tespit hayli manidardır:
“Birincisi, Arap ülkelerinin birleşerek Irak'a karşı savaşması Arap milliyetçiliğine ağır bir darbe vurmuş, bundan sonraki tehdit artık radikal köktendincilik olmuştur.
İkincisi, Ortadoğu artık Lübnanlaşma sürecine girmiştir.”
“Lübnanlaşma” benzetmesi ile Ortadoğu için nasıl bir tasavvur/planlama hayal edildiğini anlamak için Lübnan'ın yakın tarihini bilmek gerekir. Tüm farklı unsurların (dini/mezhebi/etnik) birbirine namlu doğrulttuğu, devlet aygıtının iç çatışmalar karşısında işlevsiz kaldığı, ortamın tamamen kaosa teslim olduğu bir Lübnan tablosu kastedilmektedir. “Lübnanlaşma'nın” en somut halini ise bugün Irak, Suriye, Libya, Yemen vb yerlerde görmek mümkündür. Ki bu tablo, Lewis vizyonunun başarısı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ortadoğu'dan Himalayalar'a kadar olan hedef bölge söz konusu olunca bu geniş hinterland içinde yer alan çok farklı ülkeler vardır ki, planın başarıyla uygulanması için daha nice ülkelerin “Lübnanlaşma/Balkanlaşma/Iraklaşma/Suriyeleşme” serüvenine katılması gerekecekti. Çünkü mevcut devletleri içten parçalamak hiç de kolay olmayacaktı. Nitekim “Lübnanlaşma” modeline atıfta bulunulması, nasıl bir yöntem uygulanacağını da izah etmek için yeterliydi. Bunun için de yine ve yeniden Irak ve Suriye'de farklı unsurlar arasında peydahlanan iç çatışmalara odaklanmak, diğer hedef ülkeler için tasarlanan dizayn hakkında yeterince ipuçları verecektir.
Bu ülkeler hangileridir, nasıl ve kaça bölünmeleri tasarlanmıştır?
2003 Irak işgali esnasında Ulusal Güvenlik Danışmanı sıfatıyla C.Ricce'in “değişim” için 25 ülkeden bahsetmesi, dizaynın çapını ele verse de, yine de “Yeni Amerikan vizyonu” diyebileceğimiz “Lewis vizyonunun” detaylarına odaklanmak gerekecektir.
Bu arada öngörülen geniş alanda hedef ülkelerin yeni bir dizaynla parçalanıp yeni devletçikler türetilmesinin temelde israil'in güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili bir boyut içerdiğini belirterek devamını bir sonraki yazıya bırakalım.
(Devamı bir sonraki yazıda)