Şanlıurfa’da 2 gün sürecek "Medeniyetler Beşiği Ortadoğu ve Şanlıurfa Sempozyumu" düzenlendi.
Bir otelde gerçekleştirilen sempozyuma Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdulkadir Açar, İl Emniyet Müdürü Veysel Tipioğlu ve akademisyenler katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmalarını yapan Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna ve Kültür Konseyi Başkanı Dr. Metin Eriş, Ortadoğu kavramı üzerinde durdu.
Bugünü doğru değerlendirebilmek için ve yarını inşa ederken, tarihi doğru analiz etmekten başka bir yolun olmadığını ifade eden Tuna, Medeniyetler Beşiği Ortadoğu ve Şanlıurfa Sempozyumunun özellikle Batı’nın "Şark Meselesi" çerçevesinde değerlendirildiğinde tarihî olduğu kadar gelecek için de önemli olduğunu söyledi.
Tuna, "Ortadoğu, her şeyden önce kendini dünyanın merkezine koyan Batı’nın verdiği bir isimdir. Bu noktadan hareket ettiğimizde, bu ismi veren Batı’nın bu bölge üzerinde planları olacağı elbette kaçınılmazdır. Ortadoğu ismini veren Batı, tarihî, kültürel derinliği olan, özellikle başta petrol olmak üzere enerji kaynaklarına sahip bu topraklar üzerinde planlar, hesaplar yapmıştır. Yine Asya ile Avrupa’nın, Asya ile Afrika’nın, Karadeniz, Akdeniz ve Hint Okyanusu’nun bağlantı yerinde olması, buralarda hâkimiyet kurmak isteyen sömürgeci devletlerin gözlerini Ortadoğu’ya dikmesine yol açmıştır." diye konuştu.
"Selahaddin-i Eyyubi’nin, Kılıçarslanların ve Osmanlı’nın mukaddes hatırlarını bağrında saklayan aziz topraklardır Ortadoğu."
Ortadoğu denilen yerin İslam coğrafyası olduğunu belirten Tuna, "Ortadoğu dendiğinde buralar evvela, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberimizin hâk-i pâyidir, İslam âleminin kalbi, Kâbe’nin varlığıyla şereflendirdiği topraklar buradadır. Miracın ilk basamağı, ümmetin ilk kıblesi, tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusu olan Kudüs buradadır. Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin-i Eyyubi’nin, Kılıçarslanların ve Osmanlı’nın mukaddes hatırlarını, yine şehitlerimizi bağrında saklayan aziz topraklardır Ortadoğu. Sadece Birinci Dünya Savaşı yıllarında uğruna on binlerce, yüz binlerce evladımızı feda ettiğimiz Bağdat, Basra, Hicaz, tüm o bölge bizim için kadim tarihî ilişkilerle ve kardeşlik duygularıyla bağlı olduğumuz topraklardır." şeklinde konuştu.
Osmanlının Ortadoğu’dan çekilmesiyle birlikte söz konusu bölgede kan ve gözyaşının eksik olmadığını ifade eden Tuna, şöyle devam etti:
"Osmanlı’nın zayıflayarak Ortadoğu’dan çekilmeye başlamasıyla ekonomik, siyasi ve dinsel içerikli emperyalizm Ortadoğu’ya girmeye başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda kazandığımız Kut-ül Amare zaferine rağmen maalesef bu bölgedeki karanlık plan ve projelerin önüne geçemedik. İlk Haçlı Seferlerinden beri uğrunda oluk oluk kan döktüğümüz Kudüs ve bu topraklar maalesef o günlerden beri huzur yüzü görmedi."
Sempozyumda bir konuşma yapan Kültür Konseyi Başkanı Dr. Metin Eriş de Ortadoğu kelimesinin ortaya çıkışının sebepleri üzerinde durdu.
"Ortadoğu medeniyetlerin merkezidir"
Meselenin özüne bakıldığında bazı devletlerin bazı bölgeleri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya çalıştığına dikkat çeken Eriş, şöyle konuştu:
"Bazı bölgeleri de kendi inançları ve kendi düşünceleri istikametine yönlendirdikleri, bu yönlendirme içerisindeyse belli yerine kadar istedikleri büyüklükte, istedikleri küçüklükte bir takım failler kullanarak, oranın istismarına imkan sağlayacak adımları attıkları bilinen bir gerçektir. Bizler bu bölgeye Ortadoğu demek mecburiyetinde kalan bizler bu gururun takipçisi miyiz yoksa ne yapalım takdir böyleymiş devam edelim mi? Demek noktasında mıyız? Tabi bu ismi değiştirmek o kadar kolay değil. Günümüzde o halde izin verirseniz Ortadoğu’nun bir medeniyet merkezi olduğunu sadece bir medeniyetler merkezi olması ötesinde kaim dinlerin, kaim dinlerinden sonra tek tanrılı inanç sistemlerinin de menşeinin ve medeniyetinin temel coğrafyası olduğunu zikrederek konuyu devam ettirmekte fayda var."
Sempozyum diğer oturumlarda yapılan sunumlarla devam ediyor. (Osman Gülebak, Hüseyin Sayhar-İLKHA)