Emperyalistlerintüm kazanımları ve bekaları, bitmeyecek kriz ve sürecek savaşlara bina edilmiş. Emperyalizmin yıkımlarının bu kadar sarsıcı ve hesaplarının da bu denli isabetli olmasında yerlileriyöneten statükoların payı büyüktür.
Emperyalisthesapların zelil olmasının şartı, bölgeselcemaat, örgüt ve yönetimlerin haddini ve hesabını bilmesinden geçer. Yerlilerin ne yapması ve neyi yapmamasını bilmeleri ve bunun gereklerini de yapmaları farzdır.
Ortadoğu'daki çekişme ve kardeş kavgalarında üç ana korkumevcuttur.
1-Halktan Kaynaklı Korkular: Müslüman halkları yöneten rejim ve statükolar, halka rağmen var olmuş, kendi halklarıyla savaşmaktadırlar. Bunlar yerli olmaya karşı diretiyor, babancıyı dayatıyorlar.
İlkokuldayken; “Milli Şeflerin ölmediklerine, düşman Yunanlıların da bunların öldüklerini bilmediklerine; duyarlarsa vatanı işgal edeceklerine; bunlardan önceki yöneticilerimizin, mesela Osmanlının –haşa-boynuzlu, kuyruklu olduklarına..”inandırılmıştık. Hilafetin ilgasını sorgulayan “Şeyh Saidlerin İngiliz ajanı(!) olduklarındansa” zaten şüphe yoktu.
10 Kasımlarda bile Mustafa Kemal'in öldüğünü(!) annemden gizlediğimi hatırlıyorum. Çünkü ya Yunanlılar duyarsa -maazallah- ülkemizi işgal ederlerdi. İşte butrajikomik bidat ve hurafelerle halk cahil bırakıldı.
Dosyası suç ve günahlarla dolu nev-zuhur sosyete, kazanımlarını kaybetmek istemiyor.
Halk; bunlar için yüceltilmesi gereken bir değer değil; kontrol edilmesi ve arada bir ayar verilmesi gereken bir çoğunluk ama ötekiler grubudur. Hal böyle olunca da tavan ile taban arasında uyum yerine bir çatışma zemini süregeldi.
2-Meşruiyetten Doğan Korku:Müslümanları idare eden yönetimlerin ekseri; dünyanın tüm geçerli yasalarına (İslami meşruiyet, komünizm, kapitalizme..) göre meşruiyetini yitirmiş yönetim, rejim ve statükolardır. Hepsinin de ilah edindikleri rejim, kanun ve tüzüklerini –acıktıklarında- yeme gibi bir huyları vardır.
Kanunları; zayıfa karşı veya hak hukukun gündeme geldiği zeminlerde agresifleşir. Görülen lüzum üzere; “din, vatan, bayrak…elden gidiyor” diyerek; hapishaneleri doldurabilir; halklarını,kardeş milletleri katledebilirler. Bunun için Suud, Mısır gibi Haçlının taltifletakdir ettiği şövalye devletlere bakmak kâfi.
3-Kürt/Kürdistan Korkusu:Garip, yetim, lanetlenmiş,kanayan ve en çok zalim ve mazlum türeten bir acayip korku.
Öyle ki; bir anda dinden çıkabilir(!?); Türk, Türkiye veya Kürt düşmanı; Haçlı yanlısı ikinci israil(!)sayılabilirsiniz. İzan, iman, feraset ve cesaret gerektirir.Hakk tecelli etmiyor; etmedikçe de zalim ve mazlumun türeten refiksiz, refakatçisiz kadim bu yara, baştan kanıyor.
Yusuf ise feryat ediyor, kardeşlerinin kuyusunda! Hawar! Gelo, ummet! Bikin, bilezînin..!
Ortadoğu'nun bu halka çözümü;“Şeyh Said, Said Nursi ve Seyyid Rızaların meçhul mezarlarıysa”el-izan, el-insaf!Şehidanın; Osmanlı-Rus Savaşlarında,kendi milis kuvvetleriyle zorlu çatışmalara girmeleri, özel değerlendirilmesi gereken bir durum.
Korkularımızla yüzleşecek; “Sayıları silip SIFIRA ineceğiz!”Haçlı ve Siyonizmin dayatmaları ve tahrikleriyle değil; bir vefa borcu olarak! Yerli, İslami ve insani çözümler üreterek; şifa ve huzur vereceğiz!
İlahi! “..Şimdi içimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizi helâk mi edeceksin? …Sen velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı..!”(Araf:155) vesselam!