Tarihi bir stratejik yolu olan Kızıldeniz aynı zamanda Afrika Boynuzunu da kendisi kadar değerli kılmış Batının sürekli gözdesi olmuş ve Batının iştahını epikurist edaya bürümüştür.
Cumhurbaşkanı'nın Afrika gezisi, sık sık olması gereken bir seyahat; israil'in başı çektiği Kızıldeniz de ve Afrika Boynuzunda üs kapma yarışı, her noktayı her yolu ele geçirme, ticaret yollarını, enerji koridorlarını kendi kontrolünde bulundurmaya çalışmaktadırlar. Bölgede tüm sömürgeci Batı mevcut ve Batı varsa Afrika'yı büyük bir yıkım beklemektedir. Ortadoğu yakılıp yıkılırken Afrika'da stratejik noktalar ele geçirilmeye çalışılmaktadır.
Cibuti gibi nüfusu bir milyonu bulmayan bir ülkede yabancı asker sayısı kendi asker sayısını geçmek üzere ve Batı, askeri üs ile meşgul olmakta. Cibuti, üslerin kirasıyla geçimini yapmaya çalışan fakir bir ülkedir. Afrika Boynuzunda olan Cibuti, İpek Yolunun deniz güzergâhında olduğundan Çin, Ağustos ayında açtığı 10 bin kişilik askeri üs ile beraber ekonomik olarak büyük bir lojistik şehir kurmaya çalışmaktadır. Türkiye'de ülkede baraj yapımı ve ekonomik üs kurma çalışması devam ediyor. Üssün tamamen Türkiye'nin kontrolünde olması askeri anlamda da Türkiye'ye kısmı serbestlik veriyor. Türkiye bölgede Somali ile birlikte Sudan'da da üs açmasının önemi tartışılmazdır. En büyük tepki etrafı Türkiye üsleriyle çevrelenen Suudi ve sonra Mısır'dan geldi. Bu takımın tetikçisi durumunda olan BEA aynı zamanda isralin hem taşeronu hem de sözcülüğünü yapmaktadır, Kızıldeniz'de aldığı üsler hepsi isralin kontrollünde, Somaliland'ta, Eritre'de, Somatra adasında kontrolündeki üsler israilin hizmetindedir. israilin kendi çabasıyla Afrika açılımı ve askeri destek sözüyle kaptığı üsler azımsanmayacak durumdadır.
Körfez Koalisyonun ve israilin hedefinde sadece Türkiye yok İran'da aynı şekilde hedefte, Katar'da geri tepen ambargo, Yemen'de yapılan savaş, Lübnan'da çıkarılmaya çalışılan iç çatışma ve Suriye'de Astana görüşmeleriyle Türkiye, İran yakınlaşması ve Suriye'de ortak hareket etmeye başlaması özelde israili genelde körfez koalisyonunu rahatsız etmektedir. İran'da çıkarılmaya çalışılan ayaklanma körfez ülkeleri tarafından finanse edilmesi muhtemeldir. Son aylarda Rojava'da ABD, İngiltere ve Suudi'nin, PYD ile yaptığı toplantıları irdelemek gerekiyor! PKK uzantısı PJAK İran'da yıllardır ilan ettiği tek taraflı ateşkes son zamanlarda çok ihlal edilmeye başlandı. 1996'dan beri Irak Kürdistan'ına yerleşen İKDP, 2016'da İran'da saldırılara başladı.
Suriye'de İdlib ile sıkışan ABD, PYD (PKK)'yi İran'a karşı ikna etmiş olması muhtemel ve görevi üstlenen PJAK, Kürt bölgeleri ayaklanmaya dâhil etmeye çalışmakta aynı zamanda İKDP'de aynı durumda Kürdistan referandumunda kullanarak milliyetçilik hastalığını ileri sürerek ateşe körükle gitmesi muhtemeldir.
Başarılı olunur mu zaman gösterecek fakat yeni kapsamlı bir saldırı yaklaşmakta bu sefer Ortadoğu'da çok düşman toplayan ve Yemen, Irak, Suriye'de fiili olarak savaşta olan İran'a yapılmaktadır. Düşman edilen kesim sessiz durmayı tercih edebilir, mezhebi yaklaşımla taraf tutmak, hem stratejik hem de İslami olarak büyük bir hatadır, ABD ile aynı tarafta olmaktır.
Musul ve Rakka'dan açılan koridor, Afganistan'da mezhebi konumu ağır basan kurumlarda patlamaya başladı. Hedef Afganistan ve Pakistan'da yeni bir mezhep savaşı mı veyahut Afganistan'ın büyük bir bölümünü elinde bulunduran Taliban'a karşı yeni bir düşman mı oluşturmak?