İslam dini evrensel ve son dindir. Arap'ın, Kürdün, Türkün, acemin, siyah ve beyazın tüm insanların ortak dinidir. İnananlar kardeş kılınmıştır. İslam'ın yayılması, güçlenmesi, süper güçlere diz çöktürmesi ümmet bilinciyle, ümmet aklıyla, ümmetin ortak gücüyle gerçekleşmiştir. Müslümanlar, ümmet bilinciyle hareket ettiğinde yükselme, ilerlemeler kaydetmiş, küresel düzeyde imparatorluklar kurmuş, insanlığın öncüsü ve efendisi olmuşlardır. Ümmet bilinci zayıfladığında ise duraklama, gerileme ve çöküşü hep birlikte yaşamışlardır.
Bu sünnetullah, Emevilerde, Abbasilerde, Selçuklularda, Osmanlılarda hep böyle olmuştur.Adaletve ümmet bilincinden ayrılma, bir ailenin ve bir ırkın menfaat ve çıkarları merkeze alındığı an felaket kapıya dayanmıştır.
Selahaddin'i Eyyubi bir Kürt olmasına rağmen Kürtçülük yaparak değil, ümmet bilincini oluşturarak ancak Haçlılara karşı koyabilmiş ve Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturabilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet, şehzade demeden yerine göre kendisini sopayla döven Kürt âlimi Molla Gürani'den aldığı talim ve terbiyeyle İstanbul'u fethedebilmiştir. İstanbul'un fethi, hocasının küçük yaştan itibaren gönlüne ve beynine kazıdığı İstanbul aşkının bir sonucudur. Fatihten bahsedilecekse bu cevheri işleten hocalardan da bahsedilmelidir. BirTürk ailenin çocuğu olan Fatih, sağında Kürt hocası Molla Gürani, solunda Arap hocası Akşemsettin, emrindeki değişik ırk ve aşiretlerden oluşan komutan ve askerlerinin ortak aklı, ortak ilmi, ortak gücü ve ortak inancı ile Bizans'ın surlarını ancak aşabilmiştir.
Osmanlı denince sadece bir Türk ailesi değil, ümmetin ortak gücünün bir araya gelerek altı yüz yıl 20 milyon km2'ye hüküm sürmüş ortak bir güç akla gelmelidir.
Osmanlı'da toplam 218 sadrazam görev yapmış. Bunlardan 101'i Türk kökenli, geri kalan 117'si farklı etnik kökenlerden gelmektedir. 117'sinin 32'si Arnavut, 12'si Boşnak, 11'i Gürcü, 9'u Abaza, 8'i devşirme, 6'sı Rum, 4'ü Çerkez, 4'ü Hırvat, 2'si Arap, 2'si Ermeni, 2'si İtalyan, 2'si Slav, 2'si dönme, 1'i Rus, 1'i Bulgar, 1'i Sırp, 1'i'de Çeçendir. Geriye kalan sadrazamların etnik kökeni net olarak belirlenememiştir. Bu da etnik kökenin ne kadar önemsiz olduğunu göstermektedir. Bu Sadrazamlar Osmanlıya aşk ve sadakatle hizmet etmişlerdir. Öyleki Osmanlı'da bazı dönemler bu sadrazamların isimleriyle adlandırılmıştır. Sokullular, Hersekzadeler, Köprülüler, bunlardan meşhur olanlarıdır.
Sadece sadrazamlar değil her alanda ümmetin farklı ırklarından ve devşirme usulüyle Müslüman olan şahsiyetler yetişmiş ve önemli kademelerde görev almışlardır.
Şeyhülislâm EbussuudEfendi,Tâcu''t-Tevârih müellifi Şeyhülislâm Hoca Saadeddin Efendi, Şeyhülislâm Hoca Saadeddinzâde Şerif MehmedÇelebî, Şeyhülislâm Hoca SaadeddinEfendizâdeMehmedEs''ad Efendi,Son şeyhülislâmlardan Haydarîzâde İbrahim Efendi (Bunlar Kürttür)
Mimar Sinan, ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika, Humbaracı Osman Ahmet Paşa, ilk modern itfaiye birliğinikuran Ahmet Paşa ve daha niceleri Ermeni, Rum ve farlı ırklardan Müslüman olanlardır. İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif Ersoy bir Arnavut'tur.
Osmanlıda hiçbir ırk ve dilin üstünlüğü yoktu. Kuruluş, yükseliş ve son dönemlerine kadar resmi bir dili yoktu. Halk kendi yerel dilini konuşur, kanunlar farklı dillerde yazılır. Eğitim ve sanattaFarsça ve Arapça, Sarayda üç dilin terkipi olan Osmanlıca, resmi yazışmalar bölgeye göre Osmanlıca, Arapça ve farsça kullanılmıştır.
Batı cereyanı ve milliyetçilik hastalığı başlayınca tek dil tek ırk söylemleri başladı. Araplar kaybedildi, Kürtler kaybedildi, Balkanlar kaybedildi, Kayfkasya kaybedildi. Bu kayıp sadece bir toprak bazında değil, o ırkın dili, kültürü, aklı, tecrübesi vegücünün hepsi kaybedildi. Geriye bir Türk kaldı. Arap, Kürt, Arnavut, Boşnak, Çeçen, Ahbaz, kısacası ümmet aklı ve gücünden yoksun bir Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın hiçbir değeri kalmadı.
Hâlihazırda onlarca halkın ortak aklı, dili, tecrübe ve gücünü kendisinde barındıran bir Avrupa, bir Amerika, bir Rusya ve bir buçuk milyarlık nüfusuyla uykusundan uyanan Çine karşı bir ümmet olunmadan hiçbir ırk tek başına karşı duramaz, Kudüs ve işgal altındaki topraklar kurtarılamaz, yeni fetihler gerçekleştirilemez.
Allah Teâla, bu Mübarek Ramazan ayında tüm Müslümanlara ümmet olma şuuru versin.