Farkındayım başlık çok saçma; ama artık siz de alışın, çünkü ben alıştım saçmalıklara.
Neredeyse artık “Hac bu sene de Kurban bayramına rast geldi” türünden haberler görmüyoruz, diyorduk ki, güzel memleketim yine bizi şaşırtmadı.
Okuyun, bana hak vereceksiniz.
“Çin'de ortaya çıkan, koronavirüs salgını tüm dünyada can almaya devam ederken, önlemler de artırılıyor. Ülkemizde 20 günün kaldığı Ramazan ayında oruç tutulup tutulmayacağı sorusunun cevabı ise Müslümanlar tarafından merak ediliyor. Gazeteci yazar Mehmet Akif Ersoy, bu konuyu Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a sordu.”
Hasta olanların oruç tutup tutmayacağını sormuyor, dikkatinizi çektiyse.
Şaşırtıcı olan da şu ki, haber editörü, soruyu “Müslümanlar bunu merak ediyor” diye tamamlıyor.
Ali Erbaş’ın verdiği cevapta bir ilginçlik yok tabii. Diyanet’in klasik usulündeki gibi lafı evirip çeviriyor, orucun sağlık demek olduğunu belirtiyor, cevabı araya sıkıştırıyor ve özenle “evde kalın” mesajını veriyor.
Orucun hangi durumlarda tutulamayacağı konusu tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Hastalık, sefer, kadınların muayyen günleri… Kimi işlerle ilgili de “sonradan tutulabilir” fetvası verenler var.
Editörün bunlardan haberi var mı sizce?
Bana sorarsanız, Cuma ve cemaatle namaz konusunda verilen fetvadan sonra böyle bir soru akıllarına gelmiş.
Teravihi sorsa neyse…
Ya da toplu iftarların düzenlenip düzenlenmeyeceğini sorsa…
Belki biraz ağır kaçacak; ama öyle sanıyorum ki, bu Müslüman memlekette bazıları orucun “cemaatle” eda edilen bir ibadet olmadığını bilmiyor.
O yüzden diyorum ki;
Sayın medya hocaları! Lütfen ağlamaklı vaazlarınızı bir tarafa bırakıp geri dönün ve temel konularda konuşun. İslam’ın şartlarından, İmanın şartlarından söz edin. Bu arada belki namazdan, oruçtan, zekâttan söz edildiğinde “Benim annem de örtülüydü ve namaz kılardı” diyen 70’lik kaşarlanmış Kemalistler de bir şeyler öğrenir.
HEPSİ HEPSİ
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Twitter hesabından şöyle bir mesaj paylaştı: “Grup Yorum mensubu sanatçı Helin Bölek’in ölüm orucundayken yaşamını yitirmesinin üzüntüsü içindeyiz. Gün, ölüm orucunu sürdüren Mustafa Koçak ve İbrahim Gökçek’i yaşatmak için harekete geçme günüdür. Talepler yerine getirilmeli, toprağa yeni bir canın düşmesi engellenmelidir.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun buna cevabı çok sertti: “Hastaneye kaldırıldığı halde DHKP-C’nin talimatıyla tedavisini engelleyerek hastaneden çıkartıp ölüme yatıran sizin milletvekilleriniz. Ölümü kutsallaştırıp DHKP-C’nin değirmenine ölü taşıyan da sizsiniz. Gerçek yüzünüz bir kere daha görüldü, örgüt yalakaları.”
Özgür Özel şu cevabı verdi:
“CHP'nin adını bir örgütle yan yana getirirken insan biraz utanır. Örgüt yalakası, senin gibi bir örgütten finansman elde edendir; bir örgütü kampanyasında kullanandır; bir örgüte ne istediyse verendir.”
Ben mi yanlış anladım yoksa Özgür Özel “CHP’nin adının bir tek örgütle” anılmasına mı itiraz ediyor?
Kendi çevresindekileri saymayalım da HDP’nin barajı geçmesini sağlayarak bilumum sol örgüt temsilcilerinin meclise girmesini sağladı CHP.
Alman bağlantıları, CIA terör örgütü ile ilişkili olduğu iddia edilenler, FETÖ meselesi…
Bu da aklıma şöyle bir fıkrayı getirdi:
Temel otoyolda ters yöne girer. Temel'i gören trafik polisi, sürücüleri uyarmak için radyodan anons yapar: "Dikkat ters yönde ilerleyen bir araç var."
Bu anonsu duyan Temel bağırır: "Ne bir tanesi, hepsi hepsi!!"
DESTEK KARŞILIKLI OLMALI
İBB, 15 liralık dezenfektana 73 lira vermesini; 'biz en iyi dezenfektanı' kullanıyoruz diyerek savunmuş.
Gıda paketleri meselesinde “Kaliteli gıdanın fiyatı yüksek olur” diyerek İBB’ye destek çıkan Soner Yalçın’ın açtığı kapı hoşlarına gitmiş demek ki.
Tabii şimdi siz “Soner Yalçın bedavaya danışmanlık yapmış” diye düşünüyorsunuz; ama değil.
Ayetlerle alay ettiği için tutuklanan Hakan Aygün, cezaevine girmeden önce şunu paylaşmış:
"Yandaş Aydınlıkçı copy-paste yazar Soner Yalçın istanbul belediyesi basın danışmanı gibi çalışıyor:)) acaba nedeni imamoğlu’nun oda tv’ye yağdırdığı reklamlar ve halkı aldatıcı sağlık bilgisizliğiyle karakutu kitabından binlerce satın alıp bedava dağıtması mı? Diyet ödüyor:))"
Yani siz onları dost sanıyorsunuz; ama öyle göründüğü gibi değil. Her şeyin bir bedeli varmış.