İftar anı bir sevinç anıdır. Daha geniş anlamıyla oruçlunun hayatında iftar anı şükür, huzur, sürur ve mutluluk yaşar. Oruçlu kişi, gün boyu çektiği açlık ve susuzluktan sonra iftarla büyük bir sevinç ve mutluluk duyar. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam. "oruçlu kimsenin iki sevinç anı vardır; biri iftarını açınca biri de rabbine kavuşunca yaşayacaktır." (buhari, müslim)
İftarda acele etmek sünnettir. Evla olan iftar vakti girer girmez oruçlu kişinin oyalanmadan iftarını açmasıdır. Bununla ilgili birçok hadisi şerif vardır. İşte onlardan bazıları: "Allah (cc), buyurdu ki: "bana kullarımın en sevgilisi, iftarını açmakta acele edendir." (kutsi hadis)
"insanlar iftarını acele açtıkları müddetçe hayırdan ayrılmazlar. İnsanlar iftarda acele ettikçe din hâkim olmaya devam eder. Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar onu tehir ederek dini zorlaştırdılar, (insanlara nefret ettirdiler.)" (Ebu Davut)
Sahabe'den Ebu Atiye diyor ki: "Ben ve Mesruk Hz. Aişe'nin yanına vardık ve: "ey müminlerin annesi! Resulüllah'ın ashabından iki kişi vardır ki, hayırdan geri kalmıyorlar; biri iftarını açma ve namaza başlamada acele davranıyor; diğeri ise bu ikisini tehir ediyor" dedik. Hz. Aişe (ra): "onlardan acele eden kim ve tehir eden kimdir?" dedi. Biz: "acele eden İbni Mesud, tehir eden ise Ebu Musa'dır" dedik. Hz. Aişe (ra): "Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, İbni Mesud gibi yapardı" dedi. (Müslim, Ebu Davut)
Bu hadisi şerifler, iftar vaktinin girmesiyle oruçlu kişinin iftarını açmakta acele davranmasının sünnet olduğunu öğretiyor. Tıpkı vaktin girmesiyle namazı vaktin evvelinde kılınması gibi! Bu her iki sünnetin gerçekleşmesi (vaktin evvelinde hem namazını kılmak hem de iftarını açmak) için, hurma veya su gibi hafif bir şeyle iftarını açıp namazını kıldıktan sonra asıl iftar yemeğini yemek gerekir. Bu hususla ilgili Enes'ten gelen bir hadisi şerif de şöyledir:
"Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, iftar vakti girince namaz kılmadan önce birkaç hurmayla veya birkaç yudum suyla iftarını açardı." (Ebu Davut, Tirmizi)
İftar duasının önemi: Sabır ve tahammülün azaldığı bir anda duaya zaman ayırmak çok önemlidir ve erdemli kişilerin işidir. İşte bu vakitlerden biri de iftar saatidir. Bununla ilgili Allah'ın Resulü (sav)'den varit olmuş birçok dua çeşidi vardır. İşte bunlardan bazıları:
"Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem, iftarını açtığı zaman şöyle derdi: "Allaha hamdolsun ki; susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve ecir hâsıl oldu." (Ebu Davut, Nesei)
"Bismillah! Allah'ım! Senin için oruç tuttum, senin rızkınla iftarımı açtım, artık günahlarımı bağışla." (Ebu Davut, Taberani)
Abdullah Bin Zübeyir de şöyle demiştir: Allah'ın peygamberi, Sad Bin Muaz'ın yanında iftarını açtı ve şöyle buyurdu: "Yanınızda oruçlular iftarlarını açtı, insanların en iyileri yemeğinizi yedi ve melekler üzerinize dua etti." (İbni Mace)
Oruçlu birine iftar açtırmanın fazileti: Zeyd Bin Halid'den rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: "kim bir oruçlunun iftarını açarsa, o oruçlunun ecrinden bir şey eksik olmaksızın ona da aynı derecede ecir vardır." (Tirmizi, Ahmet)
Bu hadisi şerif, birçok hakikati birden akla getiriyor. İftarını açtığı mümin zengin olsun fakir olsun fark etmez. Çünkü açlığın şiddetini oruç tutan herkes çeker. Oruçlu birinin iftarını açmakla büyük manevi mükâfatın yanı sıra aç insanların halini anlamayı, cömertliğin ve sahavetin de önemini hatırlatır. Her işin kıymeti kendi zamanında daha iyi anlaşıldığı gibi, aç insanların halini anlamak da oruçluyken daha iyi anlaşılır.
İşte o yüzden peygamberimiz (sav), Ramazan ayı gelince insanları hayır hasenat yapmaya, cömertliğe teşvik ettiği gibi kendisi de bizzat buna güzel örnek olurdu. Validemiz Hz. Aişe (ra) buyuruyor ki: "Ramazan Ayı gelince Allah Resulü (sav), her zamankinden çok daha cömert olur ve çok daha sadaka verirdi." (Müslim)