Mardin Halk Sağlığı Müdürü Uz Dr. Saffet Yavuz, ‘Dünya Osteoporoz Günü’ nedeniyle yaptığı açıklamada ‘sessiz hırsız’ olarak nitelendirilen Osteoporoz (kemik erimesi) hastalığı hakkında bilgi verdi.
“En önemli sağlık sorunlarından biri osteoporozdur”
Yaşlılığın insanın hastalanma riskinin en fazla olduğu dönem olduğunu belirten Yavuz, “Çünkü yaşlılarımızın gençlere göre daha çok sağlık sorunu vardır ve sağlık hizmetlerine daha çok ihtiyaç duyarlar. Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kemik ve eklem rahatsızlıkları gibi çeşitli hastalıklar yaşlılarımızda en sık görülen kronik ve ilerleyici hastalıklardandır. Her yaş döneminde görülmekle birlikle genellikle yaşlılarda görülen ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen en önemli sağlık sorunlarından biri osteoporozdur.” dedi.
Sigara, alkol ve hareketsiz yaşam osteoporoz riskini tetikliyor
Osteoporozun (Kemik erimesi) kemiklerde zayıflama ve kırık riskinin arttığı bir hastalık olduğu kaydeden Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Osteoporoz, kemiklerin daha gözenekli ve giderek daha güçsüz ve kırılgan olmasına yol açar. Sağlıklı kemik yoğun ve güçlüdür. Ancak, osteoporoz geliştiğinde, kemikler incelir ve kırılgan bir hal alır ki bu, kemiklerin kırılma olasılığını arttırır. Vücudumuzda, bir taraftan yaşlı kemiklerin yıkımı olurken diğer taraftan yeni kemiklerin oluşturulduğu bir denge söz konusudur. Bu dengenin bozulmasına neden olan ve osteoporoz riskini artıran etmenler arasında sigara, alkol, hareketsiz yaşam, yetersiz ve dengesiz beslenme, steroid kullanımı ve erken menopoz sayılmaktadır.”
Osteoporozu önlemenin iki yolu var
Çocukluktan itibaren yetersiz ve dengesiz beslenme, hareketsiz bir yaşam tarzı sorununun temel nedenlerin olduğu aktaran Yavuz, “Osteoporozu önlemede en önemli iki faktörden biri güçlü kemik oluşumunu sağlamak, diğeri ise kemik kaybını önlemektir. Kemiklerdeki kalsiyum birikimi büyüme hızına bağlı olarak artar ve 25 yaş civarında en yüksek düzeye ulaşır. 30 yaşa kadar kemiğin kalsiyum miktarında önemli bir değişim olmaz. Bu yaştan sonra kalsiyum içeriğinde azalma başlar. Kemikteki kalsiyum kaybı menopozla birlikte hızlanır. Bu nedenle, osteoporoz riskinin azaltılmasında, büyüme çağındaki çocuklarımızın ve gençlerimizin yeterli kalsiyum alımı çok büyük önem taşır.” diye konuştu.
Sağlıklı beslenme ve yaşam önerilerini
Yavuz, Osteoporozdan korunmak için sağlıklı beslenme ve yaşam önerilerini şöyle sıraladı;
“-Kemik sağlığını korumak için her gün yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir.
-Kemiklerin gelişmesinde ve kemik sağlığının korunmasında süt ve süt ürünleri büyük önem taşır. Osteoporozdan korunmak için her gün yetişkin bireylerin 2 su bardağı; çocukların, ergen dönemi gençlerin, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 3-4 su bardağı süt içmeleri önerilmektedir.
-Günlük kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında ve kalsiyum alımının arttırılması için; öğün aralarında süt ve süt ürünlerini (peynir, yoğurt vb.) tercih etmek, gece yatarken bir bardak süt veya 1 kase yoğurt tüketmeyi alışkanlık haline getirmek, hamur tatlıları yerine sütlü tatlıları tüketmek, yemeklerde süt ve süt ürünlerini kullanmaya özen göstermek (peynirli makarna, sütlü veya yoğurtlu çorbalar vb.) önemlidir.
-Hayvansal kaynaklı protein, tuz, şeker ve kafeinin aşırı miktarlarda tüketilmesi idrarda kalsiyum ve magnezyum atımını arttırır. Bu nedenle, yüksek miktarda protein, tuz, şeker tüketiminden kaçınılmalı, kafeinli ve gazlı içeceklerin tüketimine de dikkat edilmelidir.
-Kemik sağlığının korunmasında sigara ve alkolden uzak durulması son derece önemlidir.
-Her gün güneş ışınlarından uygun şekilde yararlanılmalıdır. Güneş ışınlarının dik olmadığı saatlerde yüzün ve kolların 15 dakika kadar güneş ışınları ile temas etmesi vücutta D vitamininin aktif hale geçmesi için yeterlidir.
-Sağlıklı beslenmenin yanında yapılacak olan fiziksel aktivite gençlikte kemik kütlesini artırır, yaşlılıkta ise kemik kaybını önler veya azaltır. Fiziksel aktivite, kas-iskelet sistemini güçlü tutarak, yaşlılıkta sık görülen düşmelere bağlı kırık riskini azaltır. Bu nedenle, yaşa ve sağlık durumuna uygun, hekim tarafından önerilen egzersiz türünü seçerek düzenli egzersiz yapma alışkanlığı kazanılmalıdır.” (M. Salih Keskin – İLKHA)