Dünyanın faniliğine aldanıp yaşıyoruz, bu kısa otobüs yolculuğu bitmeyecek diye kandırıyoruz çevremizdekileri. Oysa kendimizi bile kandıramadığımızı Allah da kul da bizim kadar iyi biliyor… Tüm yaşantımız bu dünya için şekillenirken bedenimiz geri durmuyor. Ruhumuz açken maneviyata, sadece bedenimizin sesini duyuyoruz. Amaçlarımız, düşüncelerimiz, hatta hedeflediğimiz ödüller veya makamlar bile yalnızca bu dünyaya ait, ne acınası bir durum!
Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren bizler, artık yalan söylerken yüzümüz kızarmıyor, utançtan başımızı eğip, yerde gezdirmiyoruz bakışlarımızı. O kadar benimsemiş, o kadar sıradanlaştırmışız ki bu durumu çoğu zaman Allah'ı bile şahit tutuyoruz. Ve yine günahı küçümseyip yalan yere yeminler savuruyoruz. Hücrelerimizi çepeçevre sarmışken bu hastalık, gerek boş vermişlik sendromumuzdan gerek günahlarımızı alışkanlık haline getirişimizden, yalan yere yemin etmeyi ve kefaretini göz ardı ediyoruz.
Bir başka pencereden olaya baktığımızda, karşımızdaki insana yalan söyleyerek zaten başlı başına bir günaha girmişken Cenab-ı Allah'ı da bu yalana şahit tutmak ona verdiğimiz değerin ne derece küçük olduğunun kanıtı olmaz mı?
Yeminini bozmadan önce yemin kefareti verilmez. Verilirse sahih olmaz. Bozunca tekrar vermesi lazım olur. Yemin kefaretini geciktirmek günah olur. Kur'an-ı Kerim'de Allah bilerek yaptığımız yeminlerden dolayı hesaba çekileceğimizi açıkça buyuruyor. ( Maide Suresi 89. Ayet)
Pek az bilinen bir bilgiyi de belirtmek istiyorum. Babamın başı için, çocuğumun, annemin ölüsünü öpeyim diye yemin etmek haramdır. Tövbe etmek gerekir. Allah'tan gayrısı için yemin edilmez. Bu yemin olmadığı için, bozulursa yemin kefareti gerekmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Babam hakkı için diyerek yemin etmeyiniz! Yemin, Allah'u Teâlâ'nın ismi ile olur.) [Müslim]
Bir ağacı canlandır düşünde, yaprakları dökülür yavaş yavaş… Sonra dalları boş ve kimsesiz kalır, tıpkı kalbimiz gibi. Her günah, kalbimizden parçalar döktürür, yerini karanlıklar sömürür... Ve o günahlar biriktikçe kalp sadece vücudu yaşamaya devam ettiren bir organa dönüşür. Ötesi yok… Şimdi yap hesabını kitabını, koy bavuluna günahlarını…