Olmasını istemediğimiz halde, beklenilen gelişmeler yaşanıyor.
Irak Ordusu, Haşd-i Şabi ile birlikte Kerkük'e girdi ve kenti ele geçirdi.
Ümit ediyoruz ki, çatışmalar bölgesel bir savaşa dönüşmeden müzakerelere dönülür ve diyalog üzerinden siyasi anlaşmaya varılır.
Barzani'nin, her ne kadar referandum yapmış olsa da, şu anda bağımsızlık ilan etme durumu ve gücü yok. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Kürtlerin şartları iyileştirilerek Barzani şimdilik razı edilebilir.
Türkiye ve İran'ın arabuluculuğu ve garantörlüğünde bu gayet rahat bir şekilde sağlanabilir. İran'ın hesapları farklı olabilir ama özellikle Türkiye bunu zorlamalı idi.
Çünkü Barzani Türkiye için ehven bir seçenekti, Türkiye ile ilişkileri de iyi idi ve hamiliğini yapmak Türkiye'ye kazandıracaktı.
Ancak Türkiye Bahçeli ağzı ile gürledi. Savaş seçeneği ve dili dışında bütün -lehine de olabilecek- ihtimalleri devre dışı bıraktı.
Ne oldu?
Irak ordusu ve Haşd-i Şabi Kerkük'ü ele geçirdi. Kerkük, bir anlamda Türkiye'nin son dönemlerde dış politikasını karşıtlığı üzerine şekillendirdiği “Şii Hilali”ne dahil oldu. (Tabi doğruluğu olsa da, iki tarafta algıya yönelik ve düşmanlığı besleyen “Şii Hilali”, “Osmanlı Hilali” kavramlarının kullanımını doğru bulmadığımı ifade edeyim.)
Bu gerginlikten kazançlı çıkan Irak ve İran olacak, kaybeden Barzani ve Türkiye olacak. Barzani, daha önce de dikkat çektiğimiz ikinci bir Kadı Muhammed vakası yaşıyor gibi. Gerçi daha her şey bitmiş değil ama arkasında duruyor gibi görünen güçler, buna israil de dahil, onu oyuna getirdi.
israil, birkaç bayrak ve bir iki açıklama ile israilliğini yaptı. Barzani'yi hedefe koydu ve bölge halkları arasındaki düşmanlığı artırdı. israil bölgeye ne kadar fitne tohumları ekerse kendisine kâr sayıyor.
Bu arada garip olan; israilin şeytanlıkla hedefe koyduğu Barzani'ye en çok vuranın Türkiye olması.
Çünkü Barzani'ye aslında kesilmek istenen ceza, “Türkiye cezası” idi. Türkiye ile geliştirdiği ilişkilerden ve ortak hareket etmesinden dolayı götürülmek isteniyordu. Yerine YNK getirilmek isteniyordu. YNK demek bir anlamda PKK demektir. Çünkü PKK, kadro olarak YNK'nın içinde ve kamp olarak Süleymaniye'de.
Barzani'nin PKK ile ilişkisi olmazken ve PKK ile kanlı bıçaklı iken, Türkiye'nin eline tutuşturulan bir iki küçük görüntünün algı operasyonuyla, Barzani ile PKK el ele gösterildi ve Türkiye bir kez daha oyuna getirildi.
Türkiye kör dış politikası ile Barzani'ye ve dolayısı ile kendisine kurulan oyunu hızlandırdı.
Tıpkı Suriye'de olduğu gibi. Suriye'de de Türkiye'ye bir oyun kuruldu ve Türkiye ateşli bir şekilde gitti, kendisine kurulan oyunun merkezinde yer aldı. Akıl almaz bir şekilde kendisine oyun kuranlar ile beraber hareket etti.
Suriye'de başından beri bu duruma dikkat çektik; İrancılıkla ve hatta Esedçilikle suçlandık.
Şimdilerde ise, onlar İrancı ve Esedçi!
Irak Kürdistanı ile ilgili de benzer şeyler söylüyoruz. Bu konuda da Kürtçülükle ve Barzanicilikle suçlanıyoruz.
Siz de bu kafa ile ancak, dış politikada züccaciye dükkanına dalan fil olursunuz.
Elin oğlu siyaseti santraç gibi oynuyor, siz zar atmaya ve ne çıkarsa demeye devam edin!