ADANA - Seslendirdiği eserlerle yıllardır başörtüsü mücadelesine destek veren sanatçı Erdoğan Akın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni kılık kıyafet yönetmeliği hakkında konuştuk.
Milli Eğitim Bakanlığının Başörtüsünü yasaklayan yönetmeliği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Başörtüsü konusuyla alakalı bir şeyler söylemeden ve bu röportajı yapmadan önce; acaba farkında olmadan belli bir oyunun parçası oluyor muyum diye endişemi taşıdığımı belirtmek istiyorum. Çünkü düğün değil, bayram değil, birden bire böyle bir gündem oluştu ve toplumu Müslüman olan bir halk, bu kadar karma karışık bir dünyanın hali içerisindeyken ancak başörtüsü gibi bir mevzu gündem olabilirdi.
Sizce başörtüsü meselesi bilinçli mi gündeme getirildi?
Gündeme dün itibarıyla düşen konu beni oldukça düşündürdü. Sizin de malumunuz, Ortadoğu kaynıyor, yanı başımızdaki Suriye, Filistin ve öte yandan ABD'nin bir yerlere, İran'a saldırı düşünceleri tartışılırken acaba eskiden Kemalistlerin farklı metotlarla yaptığı yön değiştirme, dikkat dağıtma metotlarını bu gün farklı senaristlerle, farklı figüranlarla hatta medya figüranlarıyla yeni versiyonları mı oynanmak isteniyor? Ben böyle düşünüyorum. Dikkat çekilmek istenen aslında başörtüsü zulmünün ortadan kaldırılıp kaldırılmamasından ziyade gündem değiştirme çabaları olduğunu düşünüyorum.
Öğrencilerin serbest kıyafet giymesini olumlu buluyor musunuz?
Başörtüsüyle alakalı müsaadeniz olursa iki şey söylemek istiyorum. Birincisi bu onanan yönetmeliğin ilk maddesiyle herkesin tek tip kıyafet giymesi ortadan kaldırılmış. Ben bu uygulamanın ülkemde sınıf farklılığı yaratacağını düşünüyorum. Zengini de olan azınlıkla da olsa ama fakiri bol olan bir ülkede yaşıyoruz. Ülkemizin ekonomik durumu belli, ailelerin durumları belli... Halen yedi yüz lira asgari ücretle çalışıp da 4 tane 6 tane çocukları olan aileler var. Bu ailelerin çocukları af edersiniz züppeliğe soyunmuş bir çocukla aynı sınıfta farklı elbiselerle düşünebiliyor musunuz? O çocuğun iç dünyasında açacağı tahribat neler olmaz ki. Ailesinin fakirliğini artık suratına vurur. Gözü dışarıda olur. Dışarıda uyuşturucu satan bir insana uymaz mı sanıyoruz? Hırsızlığa temayül etmez mi sanıyoruz?
Başörtüsünün sınıflarda yasaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle İmam Hatiplerdeki başörtüsü sıkıntısının yönetmelikle tam anlamıyla çözülmüş olması elbette bizi mutlu etmiştir. Lakin diğer yandan İmam Hatip okullarının dışında okuyan kardeşlerimizin hali pürmelâl, acıklı... Olmaz böyle bir şey, bu da çifte standarttır.
Sanki birileri önümüze tartışılsın diye iki tane madde koymuş. Ey Türkiye halkı size öyle iki yönetmelik maddesi koyuyorum ki siz Suriye'yi unutun dercesine, siz Filistin'i unutun dercesine, siz ABD'nin İsrail'in Mezopotamya'da Ortadoğu'daki projelerini unutun dercesine, ben böyle düşünüyorum. Hani dedim ya "düğün değil, bayram değil, hayırdır inşallah"
Mevcut hükümet başörtüsü meselesini çözebilir mi?
Özellikle biz Müslümanlar, şu anda var olan seküler, laik bir sistemden sanırım çok saf niyetle aşırı, bütüncül ve müspet beklentimiz var. Ya biz sekülerist anlayışın parçacı bakışını bilmiyoruz ya da ilahi yaklaşımın bütüncüllüğünden haberimiz yok. Daha da vahimi bunları da biliyoruz. Sanırım biraz kırılıyoruz gibi geliyor bana.
Üzülerek söylüyorum, var olan sistemin yapısı buna müsait değil. Bu hakkı vermeyi bırakınız "herkese her yerde başörtüsü serbesttir" demek, terminolojilerinde yok bunların. Laiksizmin, sekülerist yapının termolojisinde bu yokken bunu uygulamaya koyması, özgürlük bahşetmesi mümkün değildir. Ancak bazı batı ülkelerinde bunlar kısmen demokrasi ve özgürlük adı altında halkına sunulmuştur. Bu da nasıl olmuştur, uygulayan, bunu yapanların sayısı çok az olduğundan onu oranın sistemi kendisine tehdit olarak algılamadığından kaynaklanıyor. Sayısı çoğalsın da görelim onların özgürlük anlayışlarını, ben böyle düşünüyorum.
Şu anki iktidar muhafazakar bir anlayışa sahip olsa dahi başörtüsü konusunda halkı boş vaatlerden öteye götürmeyen bir serüvendir bu. Biraz önce söylemiş olduğum gündeme güm diye düşen başörtüsü konusu inşallah kokusu yakında çıkar ileride bunu hep birlikte zamanla takip edeceğiz ve göreceğiz. Acaba diyorum, hangi asli bir metodun tali bir hamlesidir bu.
Başörtüsü yasağına karşı duran eserler seslendiren bir sanatçı olarak neler söylemek istersiniz?
Elbette kızlarımızın sadece bu gün değil çok uzun yıllardan beri yaşamış oldukları resmen acı ve işkenceye dönüşmüş olan bu yasaklar bizleri çok rahatsız etmektedir. Başörtüsü ile alakalı çözüm derseniz, 1998 yılından beri; "Yemenidir, yaşmaktır, bayraktır başörtüsü. Şimdi öz vatanında tutsaktır başörtüsü."demiştik. Halen ve halen o günden beridir söylüyoruz. Çünkü yasak tazeliğini korumakta. Bizim eserlerimiz tazeliğini korumakta değil, var olan yasak ve sıkıntılar tazeliğini koruduğu için bizim eserlerimiz dinlenmeye devam ediyor. Keşke bu başörtüsü eserimizin unutulacağı bir tarih yaşasak. Aynı Filistin, Çeçenistan eserlerimizde olduğu gibi bu konuda tazeliğini koruyor. Keşke her şey güllük gülistanlık olsa da bu eserleri söylemesek, terennüm etmesek.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Allah, başörtüsünden dolayı gerek okullarda gerek kamu alanında sıkıntı çeken tüm bacılarımıza tüm kardeşlerimize yardım etsin, onları sabırlı kılsın. Sabredecekler ve direnecekler. (Ayhan Kaya-İLKHA)