Siyonist işgal rejiminin taşeronluğunu yıllardır yapan Filistin Özerk Yönetimi, bu işbirlikçiliğinde artık sınır tanımıyor. Her geçen gün, bu ihanet adımlarına yenilerini ekliyor. Daha evvel kamuoyuna yansıdığı zaman, “bu kadarı da olmaz” dedirten ve Özerk Yönetim’in de kabul etmekten imtina ettiği hadiseler, artık sıradanlaşmaya başladı. Önce Siyonistlerle beraber ortak devriyeler, ortak istihbarat paylaşımı ve Filistin karakollarının İsraillilerin ayakyoluna dönmesi, sonra tüm Özerk Yönetim yetkililerinin gezilerinde İsrail istihbaratı tarafından korunması, tutuklanan Filistinlilere israillilerle beraber işkence yapılması, bazılarının siyonistlere teslim edilmesi, zindanlara tıkılan direnişçilerin İsrail hava unsurlarının hedefi haline getirilmesi derken, bu ihanetler sayılamaz hale geldi. Ve ihanet girişimleri istisna olmaktan çıkıp bir strateji haline gelmeye başladı. Eskiden gizlenen bu adımları artık gizlemeye bile gerek duymayacak kadar yüzsüzleştiler, hayâsızlaştılar.
Son olarak, işbirlikçi ihanet yönetimi, siyonistler adına direnişi kırmak için, Batı Yaka’da inanılmaz boyutlarda bir tutuklama kampanyasına başladı. Ve bu satırlar yazılırken de bu tür haberler halen gelmeye devam ediyordu.
Siyonist işgal rejimi adına, Batı Yaka’daki direnişi tamamıyla tasfiye etmek için uğraşan Abbas yönetimine bağlı güçler, Batı Yaka’nın birçok şehrinde Hamas’ın lider kadrosuna ve mensuplarına karşı geniş çaplı operasyonlar sürdürüyor. Operasyonlarda hareketin liderlerinden ve mensuplarından 60 kişinin gözaltına alındığı yönünde haberler gelmektedir.
Hatırlanacağı üzere, Filistinliler arasında ulusal diyalog başladığı zaman siyonist başbakanı, Abbas’a şunu söylemişti: “Ya bizi tercih edersin, ya da Hamas’ı… siyonist düşman, Abbas’a iki seçenek sunarak tercih yapmasını istedi. Abbas da halkına sırt çevirip siyonistlerle birlik olmayı seçti ve şimdi de bunun gereğini yapmaya çalışıyor. Ancak işbirliğinde sınır tanımayan birisine, düşmanı, “ya beni, ya da halkını tercih et!” diye bir seçenek sunabilir.
Bir koltuk ve emperyalistlerden gelen birkaç kuruş uğruna Abbas ve ekibi her türlü rezalete imza atıyor.
Son zamanlarda, itibarı sıfırlanan Özerk Yönetim, dikkatleri başka tarafa çekmek ve başarısızlıklarını gizlemek için Filistin davasına yararı olmayan, hatta ihanet derecesine varan uygulamalara gidiyor. Özellikle Özerk Yönetimin üst üste gelen başarısızlıkları ve Filistinlileri, Özerk Yönetim’e mecbur bırakan ve Gazze’yi bağlayan siyasi ve ekonomik zincirlerin kırılmaya başlaması, ibreyi Hamas’a doğru çevirdi. Hamas’ın başarısı ve popülaritesinin yükselmesi, Filistin halkının umudu haline gelmesi; Abbas ve ekibini hırçınlaştırıyor. Hamas’ın özellikle dış siyasetteki başarısı, Körfez devletlerinde bile kabul gören bir pozisyona gelmesi, Abbas’ı iyice hırçınlaştırdı.
Hamas, son zamanlarda Türkiye ve Mısır başta olmak üzere, birçok ülke tarafından kabul gördü. Mübarek rejiminin ve ordu içerisinde Mübarek’in devamı olan “israil ekibi” olarak tabir edilen birçok general ve subayın tasfiye edilmesinden sonra, Abbas artık eskisi gibi beklenen ilgiyi göremiyor. Eskiden siyonistler gibi Gazze’ye abluka uygulayan Mısır yönetimi, artık Hamas’a destek verip Gazze’ye yardım etmeye başladı. Oysa Abbas, Gazze’nin abluka altında olmasını istiyordu. Çünkü Abbas, bu perişanlığın, kuşatılmışlığın ve ambargonun sebebi olarak Hamas’ı gösteriyordu ve Filistinilerin, Özerk Yönetimi desteklemesi için, bu durumu bir koz olarak kullanıyordu. Filistinlilerin bu felaketinden ve kuşatılmışlığından siyasi rant devşiriyordu.
Son tutuklama furyası ve ihanet adımı, Mahmud Abbas’ın, Filistin’i temsil etmediğini, adeta siyonistlerin bir valisi olduğunu açıkça göstermiştir. Bu adım, başka bir yönü ile Filistin halkının talepleri karşısında işbirlikçi yönetimin ne kadar tahammülsüz olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ve Filistin halkına gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Dışarıdan Filistin’e gelen yardımlar, yıllardır bu yönetim tarafından gasp edilmektedir. Özerk yönetimin önde gelenleri, yardım paraları ile şatafatlı bir hayat sürerken, Batı Şeria’daki halk her geçen gün daha fazla sefalete mâhkum oluyor. israil’in kendisi için ideal adamlar olarak gördüğü ve sürekli Filistin yönetimini ellerinde tutmaları için çaba sarf ettiği Mahmut Abbas ve Selam Feyyad, bu yolsuzluğun başını çekiyor. Görünen servetleri bile dudak uçuklatırken, Batı bankalarındaki hesaplarının miktarı ise bilinmiyor. Birkaç ay evvel Mahmut Abbas’ın görünen serveti sorgulanmış ve Mahmut Abbas suskun kalmış, herhangi bir açıklama yapamamıştı.
Özerk Yönetimin yaptığı yolsuzluklar ve ihanetlere karşı başkaldıran ve protestolarını sıklaştıran Filistin halkına gözdağı vermek ve sindirmek isteyen Abbas, her geçen gün siyonistlerle işbirliğini daha da sıklaştırıyor ve kendi halkına karşı acımasız bir politika takip ediyor. Abbas’ın elindeki tek geçer akçe zorbalıktır. Elindeki çete marifeti ile silahı kendi halkına doğrultuyor. Koltuğunu koruma sevdası ile her geçen gün ihanetlerine bir yenisini ekliyor ve Siyonistlere daha fazla mâhkum olmasının sonucu olarak geri dönülmez bir mecraya giriyor.