Palm yağının uluslararası satışı engelleniyor! video

Fiyatının ucuzluğu ve sağlığa yararlı olduğu yönündeki bilimsel araştırmalar palm yağının üretim ve tüketimini hızla arttırıyor.

BURSA - Endonezya ve Malezya'da üretimi yapılan palm yağının sağlık açısından diğer yağlara göre daha sağlıklı olduğu belirtiliyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şuan yağ sektörünün en önemli araştırma ve tartışma konusu palm yağı, ABD'nin tüketimini artırmak istediği soya yağı ile büyük bir rekabet içinde. Malezya ile Amerika arasında yağ konusunda çok ciddi rekabet söz konusu.


Palm yağının kullanıldığı alanlar, sağlık açısından önemi ve dünya yağ pazarındaki değeri ilgili olarak İLKHA'ya konuşan Gıda Mühendisi Fethullah Özsoy, çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Palm ağacı ve palm yağı
Palm yağının bileşimi hakkında bilgi veren Gıda Mühendisi Fethullah Özsoy, "Palmiye daha çok tropikal ülkelerde bir ağaç olarak bilinir. Diğer Akdeniz ülkelerinde olduğu üzere, Türkiye'nin güney bölgelerinde bazı çeşitlerinin yetiştiği görülen palmiye, süs bitkisi olarak yetiştirilmekte. Palmiye türü, tropikal iklimin hüküm sürdüğü ülkelerde ekonomik bir değer olarak ortaya çıkar. Palmiye ağacının asıl coğrafyası tropik ülkelerdir. Uluslararası piyasalarda CPO olarak da bilinen palmiye yağının en büyük üreticileri ve ihracatçı ülkelerinin başında Malezya gelmektedir. Malezya'nın en önemli gelir kaynaklarından biri olan palmiye ağaçlarının ekim alanının genişletilmesi için büyük projeler gerçekleştirilmektedir. Dünyada ikinci en büyük üretici ülke ise Endonezya'dır" dedi.


İlk olarak 1870 yılında Batı Afrika'dan Malezya'ya getirilerek dikimi yapılan palm ağacının palmiye türlerinden olduğunu 2.5-3 yıl sonra verime başladığını ve ömrünün 25-30 yıl kadar sürdüğünü kaydeden Özsoy, "Palm yağı, palm ağacının meyvelerinden elde edilen ve bileşiminde yüksek oranda palmitik asit içeren ve doğal haliyle katı, oda sıcaklığında yarı katı durumda bulunabilen bir yağ. Meyvenin dış kısımlarından palm yağı, çekirdeğinden ise palm çekirdeği yağı elde ediliyor" ifadelerini kullandı.


En çok margarin ve çikolata-şekerleme sanayisinde kullanılıyor
Palm yağından, farklı üretim (kristalizasyon) teknikleri ile 15 farklı yapı elde etmenin mümkün olduğunu belirten Gıda Mühendisi Fethullah Özsoy sözlerini şöyle sürdürdü, "Örneğin palm yağı 33-35 oC arasında erirken, fraksiyonlar olan palm olein 20-22 oC aralığında, palm stearin yağı ise 50 oC civarında eriyor. Palm yağı gıda ve özellikle gıda dışı alanlarda ecza, kozmetik, sabun ve deterjan yapımında yaygın olarak kullanılıyor. Gıda sanayisindeki yerine kısaca değinecek olursak, en çok kullanım margarin ve çikolata-şekerleme üretimindedir. Bu alanlarda ağırlıklı olarak tercih edilmesinin sebebi ise içine konulduğu ürünlerin raf ömürlerini uzatması… Birçok bitkisel yağdan fazla E vitamini içeren, cilt bakımında temizleyici, besleyici, nemlendirici ve yumuşatıcı özellikleri olan bir yağ, palm yağı. Ayrıca palmiye yağı sıfır kolesterol düzeyiyle gıda üreticilerinin de sık kullandığı bir hammadde. Çünkü palm yağı içeren bazı çalışmaların yeniden ele alınması sonucunda, palm yağının Batı ülkelerinde kullanılan yağların yerini aldığında deneklerin kan kolesterolü seviyelerinin yükselmediğini, aksine azalma olduğunu göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Avustralya ve Asya'da yapılan müteakip araştırmalar, bu yağın 'nötr' olduğunu, yani kan kolesterolü seviyelerini yükseltmediğini veya düşürmediğini desteklemiştir.

Ayrıca palm yağı birçok Asya, Uzak Doğu ve Afrika ülkelerinde yemeklik yağ olarak kullanılıyor. Özellikle batı ülkelerinde bio dizel çalışmalarına hız verildiği bu dönemde, palmiye yağının geleceği oldukça parlaktır. Palmiye yağının dünya çapında talep görmesinin temel nedenlerinden biri maliyetindeki ucuzluktur. Ayçiçeği ve soya yağına nazaran daha ucuz olan palmiye yağı çeşitli sektörlerde girdi maliyetlerinin azaltılmasında rol oynar."


Dünyadaki büyük gıda üreticileri palm yağı kullanıyor
Özellikle palm yağının yarı katı özellikleri bu yağın gıda üreticileri için aranan bir ham madde haline getirdiğini belirten Özsoy, "Bu yağ, pişirme yağları, margarinler, katı yağlar, bitkisel yağ, hamur ürünleri, çikolata, sıcak içecekler, kahve kremaları ve dondurma gibi çok çeşitli gıda ürünlerine karıştırılarak kullanılmaktadır. Mükemmel kararlılığı nedeniyle, palm yağı, patates cips, çörekler ve kızarmış et gibi yiyecekler için en çok tercih edilen kızartma yağlarından biridir. Unilever, Nestle, Ülker, Evyap, Eti, Zade yağları, Orkide, Alemdar, Kimya Kraft, gibi büyük gıda şirketleri yağ ihtiyaçlarını Endonezya ve Malezya'dan sağlamaktadırlar. Fakat bugün palm yağı büyük miktarlarda biyoyakıt üretiminde de kullanılmaya başlanmıştır. Gerekli hurma yağının sağlanması için Endonezya'daki ekim alanları palm ağaçlarının ekim alanlarına dönüştürülmektedir" dedi.


"Palm yağını en çok üreten İslam ülkelerine kotalar konulup uluslar arası satışı engelleniyor"
Son olarak palm yağının en çok İslam ülkelerinde üretildiği, bu yüzden de uluslararası satışına kotalar konulup engellendiğini belirten Özsoy şunları kaydetti, "Palm yağının bu özellikleri ve dünya pazarının büyüklüğü düşünüldüğünde, dünya palm yağı pazar payını en çok elinde bulunduran ülke söz sahibi olacaktır. Bakıldığı zaman emperyal ülkeler tarafından gerek İslam ülkelerine gerek ekonomik anlamda zayıf olan ülkelere ekonomik yaptırımlar ve ambargolar uygulanıyor.


Ürettikleri ürünlere kota konularak daha fazla üretilmesi engelleniyor. Bunun en açık örneği İran. Tüm alanlarda İran'a büyük bir ambargo uygulanmakta... Hatta Türkiye'ye bile bazı ürünlerde ambargo uygulandığını görüyoruz.


Bir tarım ülkesi olan Türkiye çoğu zaman meyve, sebze ve hububatını bu ülkelerden tedarik ediyor. Konulan üretim kotasından dolayı… İşte Malezya ve Endonezya'ya da bu anlamda kota uygulanmaya çalışılıyor.


Düşündüğümüz zaman İslam ülkeleri ekonomik ve teknolojik anlamda hep geri bırakılmışlardır. Böyle bir fırsatı İslam ülkeleri iyi değerlendirmeli ve kendi öz kaynakları durumundaki palm ağaçlarının gerekirse Avrupa ve ABD gibi ülkeler tarafından ekilmesi engellenmelidir.


"İslam ülkeleri iş birliği yapmalıdır"
Avrupa ülkeleri, ABD gibi kapitalist-emperyalist, teknolojik ve ekonomik anlamda güçlü olan ülkeler; botanik, su dünyası vb. bilimsel araştırmalar ve belgesel çekimleri adı altında yıllardır İslam ülkelerinin öz kaynaklarını keşfederek ellerinden bir şekilde almıştır. Hatta botanik çalışmaları yaparak o bölgeye ait olan bazı bitki türlerini alıp kendi ülkelerinde dikerek araştırma yaptıkları birçok kez medyada yer aldı. Geçen sene Avrupalı bir turist Türkiye'den 70'ten fazla bitki türünü yurt dışına çıkarmak üzereyken hava alanında gözaltına alındı ve hakkında tahkikat başlatıldı. Dolayısıyla bu tür öz kaynaklara Endonezya, Malezya, Türkiye ve diğer İslam ülkeleri iş birliği yaparak sahip çıkmalıdırlar." (Zeki Aras-İLKHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bursa Haberleri

Helal akreditasyon nedir, Neden önemli?,
Soluk borusuna leblebi kaçan kadın hayatını kaybetti
Tarım işçilerini taşıyan minibüs direğe çarptı: 13 yaralı
FETÖ'nün TSK yapılanmasına operasyon: 16 gözaltı
Hastasından "ameliyat parası" isteyen doktorun 10 yıla kadar hapsi istendi