Yayın hayatına başladığımız günden bu yana sürekli vurguladığımız ‘pratiğe yönelik yazılara yer verme’ düsturundan hareketle, bir mü’min için gerekli olan her şeyi içeren bu kapsamlı hutbeyi pratikte yaşanması temennisiyle takdim ederiz:
Peygamberimiz Aleyhisselam, Tebük’te sabahleyin arkasını hurma ağacına dayayarak irad buyurdukları hutbelerinde, Allah’a lâyık olduğu üzere hamd ü senada bulunduktan sonra:
“Ey insanlar! Size insanların iyisini, kötüsünü haber vereyim mi? İnsanların hayırlısı, atının veya devesinin sırtında, ya da iki ayağının üzerinde (piyade olarak) ölünceye kadar Allah yolunda cihad eden kişidir!
İnsanların kötüsü de: Allah’ın Kitabı’nı okuyup ondan hiç yararlanmayan fâsık ve cür’etkâr kimsedir.
İyi biliniz ki; sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı’dır! Yapışılacak, tutunulacak en sağlam kulp, takvâ kelimesidir!
Dinlerin hayırlısı, İbrahim Aleyhisselamın dini (İslâmiyet)’dir!
Sünnetlerin hayırlısı, Muhammed’in sünnetleridir!
Sözlerin şereflisi, zikrullahtır. Kıssaların güzeli, şu Kur’ân (da olanlar)’dır.
Amellerin hayırlısı, Allah’ın işlenmesini gerekli kıldığı farzlardır.
Amellerin kötüsü, bid’atlar, sonradan sonraya ihdas edilmiş, uygunsuz olanlardır.
En güzel yol ve gidişat, Peygamberin yolu ve gidişatıdır.
Ölümlerin şereflisi, şehitlerin ölümüdür.
Körlüğün körü, doğru yolu bulduktan sonra ondan sapmaktır.
Amellerin hayırlısı, yararlı olandır.
Doğru yolun hayırlısı, kendisine uyulandır.
Körlüğün kötüsü, kalb körlüğüdür.
Üst el, alt elden (veren el, alan elden) hayırlıdır.
Az olup yetişen şey, çok olup oyalayarak Allah’a tâatten alıkoyan şeyden hayırlıdır.
Özür dilemenin kötüsü, ölüm gelip çattığı sıradakidir.
Pişmanlığın kötüsü, Kıyamet günündekidir.
İnsanların hayırsızı, Cuma’ya en son gelendir.
İnsanların hayırsızı, Allah’ı kötü bir dille anandır.
Yanlışları en çok olan, dili çok yalan söyleyendir.
Zenginliğin hayırlısı, kalb zenginliğidir.
Azıkların hayırlısı, takvâ azığıdır.
Hikmetin (her iyiliğin) başı, Allah korkusudur.
İçine yakîn bırakılan kalb, şüphe ve küfür düşürülenden hayırlıdır.
Ölüye ‘Vâ Cebelâh!’ diye bağıra bağıra ağlamak, Cahiliye çağı işlerindendir.
Ganimet mallarına hıyânet, Cehennem korlarındandır.
Hikmetsiz şiir, İblis’in işlerindendir.
Hamr (içki), günahların her çeşidini biraraya toplayandır.
Kadınlar, şeytanın tuzaklarıdır.
Gençlik, delilikten bir bölümdür.
Riba (faiz) kazançların kötüsüdür.
Yemelerin kötüsü, yetim malı yemektir.
Mutlu kişi, kendinden başkasının halinden öğütlenen ve ibretlenendir.
Yaramaz ve haydut kişi, daha anasının karnında iken, yaramaz ve hayduttur.
Her biriniz, dört arşın yere (kabre) varır.
İş (amellerin muhasebesi işi) ise, ahirete kalır.
Amellerde esas olan, sonuçlardır.
Düşüncelerin kötüsü, yalan yanlış düşüncelerdir.
Her ne ki ileride gelecektir, o, yakın demektir.
Mü’mine sövmek, günahkârlık ve dinî emirleri saymazlıktır.
Mü’mini öldürmek küfürdür.[2]
Mü’minin etini yemek (dedikodusunu yapmak, çekiştirmek) Allah’ın buyruklarına karşı koymaktır.
Mü’minlerin malının haramlığı, dokunulmazlığı, kanının haramlığı ve dokunulmazlığı gibidir.
Yalan yere Allah üzerine yemin eden kişi, yalanlanır.
Af dileyen kişi, Allah tarafından affolunur.
Kim öfkesini yenerse, Allah onu mükâfatlandırır.
Uğradığı ziyana katlanan kişiye, Allah karşılığını verir.
Gösterişe uyan kişiye, Allah da gösteriş yapar (gösterişinden dolayı cezalandırır.)
Allah, güçlüklere katlanan kimsenin ecrini kat kat arttırır.
Allah’a isyan eden, karşı koyan kişiyi, Allah azaba çarpar!
Ey Allah’ım! Beni ve ümmetimi yarlıga!
Ey Allah’ım! Beni ve ümmetimi yarlıga!
Ey Allah’ım! Beni ve ümmetimi yarlıga!
Kendim ve sizin için, Allah’tan mağfiret dilerim!” buyurdu.
İnzar Dergisi
-----------------------------------
[1] Kaynak: Asım Köksal−İslam Tarihi
[2] Cumhur−u ulema tarafından “Mü’mini öldürmek küfürdür” sözünden kasıt bunu helal saymaktır. Buna göre mü’mini öldürmeyi helal saymak küfürdür. Bir mü’mini öldürmek ise en büyük günahlardan biri olup küfrü gerektirmez. (Ahkam tefsiri, Sabûni, Nisa süresi: 93 ayeti kerimesinin tefsiri/Safvet−ü’t Tefasir, Sabûni, Nisa 93’ün tefsiri)