Allah(c.c): “İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Kalbinde olanlara da Allah’ı şahit tutar. Oysa o, en azılı düşmandır” (Bakara:204) buyurur.
Bazı kimselerin dünyaya dair sözleri Peygamber’in(sav) hoşuna giderdi. Burada “dünyaya dair sözleri” vurgusuna dikkat etmek gerekir. Demek ki bunlar sadece dünyayı esas kabul eden, ötesini hesap etmeyen kimselerdi. Öyle ki bunların sanatsal ve sosyal değerlendirmeleri son derece etkileyiciydi. Bunlar kalplerinde olana da Allah’ı şahit tutarlardı. Yani kalplerinin temiz olduğundan falan dem vururlardı. Dine dair hiç konuşmazlardı. Kendilerini, dünya hayatının inceliklerini bilen, kültürlü ve aydın kimseler! diye takdim ederlerdi. Allah(c.c) bunları Peygamber’ine binaenaleyh bize ihbar etmiştir. Bunların bir hedefi ve hesabı, sinsi ve ahlaksız planları vardır. Takip eden ayeti kerime; “İş başına geldiklerinde ise yeryüzünde fesat çıkarır. Ekini ve nesli yok etmek için çalışırlar”(Bakara:205) buyurarak bunları ihbar ediyor. Bunların planlarını deşifre ediyor.
Ayet-i kerimede geçen “hars” kelimesi ekin ve tarla anlamına gelir. Ama aynı zamanda “hars” kadın ve kültür manasına gelmektedir(Bakara:223). Ayette geçen “nesil” kelimesinin anlamı malumdur. Toplumun devamının ve selametinin temel yapısıdır. Nesil, toplumun ruhu ve bedenidir. Lakin onun bozulması ancak harsın bozulmasından sonra ve onun neticesinde söz konusu olur. Bu nedenle Hak Teala; “harsı-ekini ve nesli yok eder” buyurarak önce harsı(ekini-kadını), sonra da nesli zikretmiştir.
Hars, kadındır. Çünkü kadın neslin toprağı ve vatanıdır. Kadın, neslin yeşerip hayat bulduğu zemin ve topraktır. Eğer kadın; neslin anavatanı olmaktan çıkar, evin dışında başka işleri kendisine iş ve dert edinirse işte bu, o toplumun helakidir. Tohumun bozulmasıdır. Böyle bir toplumda aynı anda hem ekin hem kültür hem de nesil yok olur. Kadın ümdür, anadır. Binaenaleyh onun çözülmesi ümmetin çözülmesidir.
Hars; insanın bedeninin yetiştiği yer, maddi ve manevi gıdasını aldığı kaynaktır. Bu nedenle harsın-ekinin-toprağın bozulması, insanın bedeninin bozulmasıdır. Hars, ekindir. Ekin ise hem tarlada ekilen insanın maddi besin kaynağıdır, gıdasıdır. Hem de insanın ilmî, edebî ve ahlakî birikimidir. Onun kültürüdür. Çünkü hars ekin, ekin ise kültürdür. Bu şekilde harsın bozulması, her yönden insanı yakalar. Öyle ki bu, hem insanın bedeni gıdasını hem de manevi besin kaynaklarını yani ruhunun gıdasını tehdit eder.
Bugün Müslümanların harsı yani ekini her üç yönden de tehdit altındadır. Neslin tarlası olan kadın tüketilmeye, verimsiz ve hayırsız hale getirilmeye çalışılmaktadır. Tarlaya ekilen tohumların genetiğiyle oynanarak insanların maddi besin kaynakları zehirli hale getirilmektedir. Manevi ekin olan kültür de herkesin gözü önünde tahrip edilmektedir.
Ayette “…helak eder” buyrulmuştur “ekini ifsat eder” denilmemiştir. Bu da ayetin başka bir mucizesidir. Acayip bir mesajıdır. Demek ki bu düşmanlar ekini fesada uğratmakla kalmayacak onu helak edecektir. Bu, ifsat etmekten çok daha korkunç bir durumdur. Helak etmek; hem “yok etme” hem de “tüketme” manasına gelmektedir. Bu da bu kimselerin ekine özellikle kadına istihlak-tüketim yönüyle yaklaştıkları mesajını veriyor. Yani bunlar kadını ifsat etmekle kalmıyor, onu tüketiyor. Bunların zihniyeti sadece fesat zihniyeti değil, tüketim zihniyetidir. Sadece hesapları dünya olduğu için doymaz bir tüketicidirler. Ne varsa tüketmek isterler. Ne kadar tüketirlerse kendilerini o kadar tatmin olmuş hissederler.
Sadece dünyayı düşünmek ve harsı-ekini bozmak, “ özgürlükten, maddi refahtan, insan haklarından” bahsederek dünya hayatına dair etkileyici sözler söylemek, kadını tüketmek günümüzde hangi zihniyet sahiplerinin vasfıdır. Hiç şüphesiz bu, “liberal-laik-seküler” kimselerin vasfıdır. Bunlar aynen günümüzde olduğu gibi Peygamber(sav) zamanında da vardı ve sözleriyle insanları etkiliyorlardı. Peygamber Medine’sinde bunlar ciddi bir faaliyet içindeydi ve söylemleri etkileyiciydi. Fakat Hak Teâlâ bunların hesaplarını bozdu. Bunları haber buyurarak Ümmete paha biçilmez bir ihbarda bulundu.
Bugün Müslümanların parasıyla kurulan gazete ve televizyonlarda sarf ettikleri sözlere karşılık bunlara tonla para veriliyor. Yetmezmiş gibi birçok Müslüman, “kültürlü ve birikimlidirler” diye bunların yazılarını okuyor. Bunların yorum ve tespitlerine kulak kesiliyor. Bu, hem günah hem de ayıptır. Basitliktir. Cehalettir. Bunlar kimdir ki Müslümanlara fikir versin. Bunlara itibar etmekten Allah’a sığınmak gerekir.
İzzet, gayret ve basiret ehli Müslümanlara selam olsun.
Doğruhaber Gazetesi