30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerle piyasalar önemli bir yokuşu aşmış oldu. Ancak bu yıl için yokuşun tamamen atlatıldığı ve piyasaların sürekli pozitif seyredeceğini söylemek zor. Çünkü piyasaların önünde hala önemli büyük engebeler duruyor. Önümüzdeki aylarda cumhurbaşkanlığı seçimi var. AKP-Gülen Hareketi arasındaki gerginlik ve siyasi çatışma devam ediyor. ABD Merkez Bankası’nın aldığı kararlar piyasaları olumlu veya olumsuz çok büyük oranda etkiliyor. ABD Merkez Bankası’nın kararlarının piyasaları bu kadar etkilemesi çok hoşumuza gitmeyen bir durum olmasa da ne yazık ki durum budur.
Piyasaların kalıcı bir istikrara kavuşması için cumhurbaşkanlığı seçimlerin beklenmesi gerekir. Piyasalar yerel seçimlerden çok cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakacak. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasilerin tavrı ve çıkan sonuç piyasalara kalıcı bir istikrarın gelmesi için en önemli rol olarak kendini gösterecek.
Yerel seçimlerin siyasiler tarafından ölüm kalım savaşına dönüştürülmesinden cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de çok sert geçeceğini kestirmek mümkün. Daha evvelki seçimlerde de durum bu olmuştu. Bu seçimin bir olgunluk içerisinde geçeceğini söylemek zordur. Buda olduğu gibi piyasalara yansıyacak.
Piyasaların önündeki en büyük engellerden biri de Hükümet ve Gülen Cemaati arasındaki çatışma olacak. Gerginliğin boyutu piyasaları da o boyutta gerecek. Seçimler öncesinde yasadışı dinlemeler ve tapeler ile beraber oldukça gerginleşen ortam seçimlerin ardından gerçekleştirilen operasyonlar çerçevesinde Adana’da 8 polisin gözaltına alınması, konunun gündemden kolayca düşmeyeceğini gösteriyor. Gerginlik devam ediyor ve kolay biteceğe de benzemiyor.
Böyle bir ortamda altına yatırımı kimse tavsiye etmese de yine de en güvenli limanın altın olacağı kanaatindeyim. Altının onsu bugün uluslararası piyasada 1.310 dolardan işlem görüyor.
30 Mart sonuçları neticesinde en cazip yatırım aracı olarak hisse senetleri görülüyor.
Borsa yerel seçimler öncesinde başladığı rallisine devam ediyor. BIST 100 endeksi iki haftada yüzde 15 değer kazandı. Yerel seçimler öncesinde 2,20’nin üzerinde olan dolar kuru 2,10 seviyesinin altına indi. Ne var ki kurdaki düşüş ABD Merkez Bankası’nın (FED) açıkladığı süreç çerçevesinde geçici. Zira gelecek yılın baharında FED büyük ihtimalle faiz artırmaya başlayacak ve muhtemelen bu sonbaharda kırılgan ülkelere yönelik sermaye girişi azalacak. Bu koşullar altında bu yılın ortalama enflasyonunun 2012-13 dönemindeki ortalamanın üzerinde kalması olasılığı yüksek.
Nisan başı itibariyle durum şu: 2012-13 döneminin ortalama enflasyon oranı yüzde 8.2. Perşembe günü açıklanan verilere göre mart ayında tüketici enflasyonu yüzde 8.4 oldu, temel enflasyon ise yüzde 9’un üzerine çıktı.
AK Parti’nin yerel seçimlerden güçlü bir oyla çıkmasının kısa vadede olumlu sonuçları olacak. Faizler bir miktar düşecek. Bu da beraberinde enflasyonun düşmesini sağlamasa da yükselişini bir miktar engelleyebilir. Ancak asıl neticeler cumhurbaşkanlığı seçimleri ile belli olacak.
Hem yerel seçim hem akabinde cumhurbaşkanlığı seçimleri ve gelecek yıl genel seçimlerin yapılacak olması ve Gülen Cemaatinin Batı illerinde CHP ve MHP doğuda BBP’bin yanında yer alması neticesinde siyasilerin tamamen siyaset konuşmalarına sebep oluyor. Nerdeyse ekonomi ile ilgilenen yok gibi. Toplumun ekonomik seviyesini düzeltme yönünde hiçbir vaat verilmiyor. Bu çerçevede bir konuşma yapılmıyor.
Mali disiplin olduğu sürece kısa ve anlık büyük bir kriz olasılığı yok. Hükümetin uygulamalardaki en önemli başarısı bütçe disiplinine dikkat etmesidir. Geçmişteki sıkıntıların arkasında değişik nedenlerden biri bütçe açıklarıydı.
Gelecekte ne tür politik hatalar yapılır, ne gibi beklenmeyen ekonomik ve siyasi şoklar yaşanır, bunları tahmin etmek çok zor. Türkiye gibi açık ekonomilerin çok dikkatli olması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin çok fazla hata yapma şansı yok.
Allaha emanet olun.