Seçim öncesinde böyle bir saldırı başka hesapların olduğunu ortaya çıkarmıştır. Barajı aşmak isteyen bir partinin arkadaki silah bahçesi olan PKK'nın böyle bir saldırı yapması farklı hesapların olduğu tezini güçlendirdi. Seçim politikasını Doğu ve Güneydoğu da tehdit, şantaj ve silahların gölgesinde yapmayı hesaplayan HDP, batıda barış ve demokrasi dilini kullanmayı hesaplamıştı. Fakat birden Ağrı'daki çatışmanın vuku bulması başta Selahaddin Demirtaş olmak üzere HDP içerisinde siyaset yapanları da şaşırttı. Hemen savunma refleksiyle komplo teorilerini üretmeye çalıştılar. Çünkü kendileri de seçime “baraj” sloganıyla girerek batının bir kesim oylarını almayı hesaplamışlardı, ancak böyle bir olay hesaplarını alt üst etti. Aslında onları parti olarak seçime zorlayan irade; bu sefer de tümden barajı aşma umutlarını ve ihtimallerini sonlandırmış bulunuyor. Çözüm sürecini bitirmek isteyen irade HDP'yi bir engel olarak kabul ediyor ve hükümetle diyalog kuran “meclis” ayaklarının son bulmasını istiyor. KCK ve PKK sürecin kendilerinden istediği silahsızlanmayı bir türlü yerine getirmedi ve baltalamak için bütün yolları denedi. “Üst akıl” denilen yapı çözüm sürecinin tümüyle gündemden düşmesini istiyor. Bunun içinde işi seçim sonrasına bırakmayıp bir hamleyle Ağrı'da askerlere saldırmayı bir plan dâhilinde gerçekleştirmişler. Plan dâhilinde diyorum çünkü “bahar şenliği” dedikleri bir etkinliğe Bixi, Kanas, Roketatarlar ve çok farklı silahlarla gidilmez. 12 saat boyunca çatışacak kadar mühimmatı bir bahar şenliğinde ne yapsınlar?
PKK içerisinde çok başlılık olduğu için kendi taraftarları da bu olayda kafa karışıklığı yaşıyorlar. Hangi stratejiyle yola devam edeceklerini kendileri de çözemiyor. Çünkü bir kesim tarafından yapılan bir açıklama diğer bir kesimin tam tersi davranmasına şahit olunabiliyor. KCK bu olayı sahiplenerek; “ Yalçın Akdoğan ve AKP'yi uyarıyoruz. Ateşle oynamaya devam ederlerse ancak sadece kendi sonlarını getirir, kendilerini yakarlar” açıklamasında bulunuldu. Bu tehdit açıklamasına karşılık; ayarı bozulan ve garip açıklamalarda bulunan Demirtaş, “ Ağrı'da bir çatışma değil önceden provası yapılmış sahte bir kurgu operasyonu vardı ve oradan fazla cenaze çıkarmaya çalıştılar” açıklaması geliyordu. Bu iki tarafın açıklamasına bakıldığında seçime yönelik Salahattin Demirtaş'ın, işi olmadık yönlere çekme gayreti olurken; KCK net mesajını vermekte ve olayı sahiplenmektedir. Çünkü HDP'nin vitrindeki görüntüleri onları ciddi manada rahatsız etmektedir. Ve onların siyasi yönlerini zayıflatmaya kararlı gözüküyorlar. Özellikle İmralı-Kandil arasında mekik dokuyan HDP temsilcileri ve Abdullah Öcalan'dan getirdikleri mesajlar Kandil'i ciddi manada zor durumda bırakıyor. Sözlü olarak getirilen mesajlara “hayır” deme kudretini kendilerinde bulmazken, fiili olarak zaten uygulamıyorlardı. Bunun neticesinde kendilerinin Abdullah Öcalan tarafından tasfiye edilme korkusu onları farklı yollara sevk etti. Bu yolların başında da çözüm sürecini tümden bitirecek ve HDP'nin bir nevi tasfiye edilmesi hamlesiyle Ağrı'daki askerlere saldıracak bir ekip gönderildi. Çok daha fazla zayiat verecek mühimmatı yanlarına aldılar ve askerlere karşı ilk çatışmayı başlatanlar da kendileri oldu. Eğer saldırı PKK tarafından gerçekleştirilmeseydi muhtemelen çözüm sürecinde artık normalleşen “görmezden gelme” politikasıyla askerlere müdahale emri verilmeyecekti.
Bunların yanında çözüm sürecinin genişliğinden istifade eden “PKK'nın bölgeye hâkim olduğu” tezine karşılık devletin bir hamlesi ve uyarısı olarak da okuyabiliriz. Bölgenin bir çok yerinde çadırlar kuran ve halkı baskı altında bırakmak isteyen PKK'ye bir uyarı olarak da görebiliriz. Yani “sen silahların gölgesi altında siyaset yapmaya çalışacaksan bunu kabul etmiyorum” uyarısı olabilir. Politikasının bu konuda değiştiğini ve bundan sonra böyle olacağı mesajını vermiş olabilir. Son dönemlerde dillendirilen “hem silah hem de siyaset yapma” yorumlarına bir cevap mahiyetinde değerlendirilebilir. Bundan sonra da kanaatimce böyle eylemlerin olması ihtimali yüksektir. Birileri düğmeye bastı ve çözüm süreci argümanını kökten bitirmek istiyorlar. Buna karşılık devlet ve hükümetin çözüm sürecinde nasıl bir yol haritası sürdüreceğini zaman gösterecek.