BİNGÖL - Solhan ilçesi Hazarşah köyüne bağlı Aksakal mezrasında 20 Ekim 1992'de PKK'liler tarafından gerçekleştirilen katliamda, durdurulan köy otobüsünden indirilen 26 kişi kurşuna dizildi. Katliamda aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 19 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi yaralı olarak kurtuldu. Aradan 22 yıl geçmesine rağmen o günü unutamayan katliamın canlı şahitleri, dehşet anlarını gözyaşları içinde İlke Haber Ajansı'na anlattı.
"Şoföre işkence yaptılar"
Katliamdan yaralı olarak kurtulan orman bekçisi Sıddık Şimşek, yaşadıklarını şöyle aktardı: "Aksakal köyündenim. 20 Ekim 1992'de Solhan Servan köyünde göreve gitmiştim. Orada orman bekçisi olarak çalışıyordum. Sabah gidiyordum, akşam dönüyordum. Akşam arabasıyla geri dönerken buraya geldik. Bu mıntıkada şurada bizi durdurdular. 3 kişiydiler, ellerinde keleş vardı. Bizi durdurup sıraya geçirdiler. Battaniyeyle depodan mazot çekip arabanın içine koyup ateşe verdiler. O esnada bizden çakmak istedi. Şoför, 'çakmak yok' dedi. Yine isteyince cebindeki çakmağı verdi. Şoför çakmağı yakıp arabanın içine battaniyeyi atarken salladı sönsün diye. Bunu görünce koşarak gelip şoförün kaburgalarına tüfeğin namlusuyla vurdular. Sonra battaniyeyi ateşe verip arabaya attılar. Araba yanmaya başladı. Bizi de üçlü bir sıraya koydular şu çeperin altında. Çapraz şekilde durdular. Biri şu tepe de durdu. Diğer ikisi de yola geldiler. Şu taş duvarın orda durduk.
"Geri dönüp yaralıları taradılar"
Sonra bize, 'soyadı Sütçü olanlar varsa çıksın' dediler. Bir arkadaş vardı yanımızda. Muhtar da yanımızdaydı. Ona çık dediler. O da çıkamam dedi. Çıkmak istemedi. Sonra yaşlı bir dayımız geldi. 'Siz arabayı yakıyorsunuz bizim eşyamız var içinde onu çıkaralım' dedi. Bunun üzerine, 'Sen kendini hal ettin kaldı eşya' dediler. O da geri geldi ve durdu. O esnada taramaya başladılar. Oradan taramaya başladı. Dayıyı tarayıp bize doğru geldiler. O dayının adı Abdurrahman Gültekindi. Herkes yere yatmaya başladı. Silah ateşlenmeden önce ben kendimi yere attım. Kan yukarıya doğru fışkırıyordu. Yağmur gibiydi. Ateşe başlamadan önce herkes komut almış gibi Allahu Ekber demeye başladı. O esnada taradılar zaten. Her taraf kan oldu. Ben de yerdeydim. Şu tarafıma yatmıştım, yaralanmıştım. Ayağımdan bir, yanlarımdan 3 kurşun yedim. Sonra yaralılardan birkaç kişi ayağa kalkmaya çalışıyordu. Ama tekrar düşüyorlardı. Olayı yapanlar bunu görünce tekrar geri döndüler. Şarjörleri değiştirip tekrar bir alev yapıp herkesi susturdular. İnsanları öldürdükten sonra geri dönüp şu yoldan gittiler. Ben kalkıp köye doğru koşmayı düşündüm. Ama kalkamadım."
"Kemiklerim dışarı çıkmışlardı"
Vücuduna aldığı kurşunlardan dolayı kemiklerinin dışarı çıktığını belirten Şimşek, "Araba da tutuşmuştu. Ben yandığımızı düşündüm. Kendimi çekip oradan uzaklaşamıyordum. Yolun karşısında davarlarını aramak için çıkan 2 kız vardı. Onlar da ağlıyorlardı. Onlara seslendim, gelin beni kurtarın diye. Ben baktım diğerleri hepsi ölmüş. Bir arkadaşım vardı. Yeni evliydi. Adı Zülküf Zengin'di. O kalktı ve ben ona ne olduğunu sordum. O da gömleğinin kirlendiğini söyledi. Şaşırmıştı. Şoka girmişti. O da yaralıydı. Sonra o kızlardan biri gelip bana yetişti. Başındaki örtüyü çıkarıp benim yaramı bağladı. Kanın gelmemesi için. Beni çekip şuraya kadar getirdiler. Onlara gidip bakın, yaralı varsa çıkarıp getirin dedim. Bir kişiyi daha getiriyorlardı. Tam o esnada araba yanıyorken kendiliğinden hareket etti. Karşıdaki kanala vurdu. Sonra köylüler yardıma geldi. Bizi vurdukları sırada bir çocuk vardı yanımızda. Onu çıkarın dediler. Adam o çocuğu yol kenarına getirip dereye doğru yuvarladı ve kendisi de kaçtı. Zaten ondan sonra hepimizi taradılar. Biz yaralı olarak 7 kişi kurtulduk. Niye yaptıkları hakkında hiçbir şey söylemediler." dedi.
"Muhtar: Çatışmada öldürülen PKK'lilerin intikamını köylülerden alacaklar"
İstanbul'da çalışırken rahatsızlığından dolayı raporlu olarak 15 gün izne geldiğini belirten ve PKK'nin yaptığı katliamda yaralı olarak kurtulan Şerafettin Yılmaz ise yaşadığı dehşeti şöyle anlattı: "Bir kayınçom geldi, yol boyunca 3-5 ev yapılmıştı yeni bir mahalle oluşturacaktık. Elektrik tesisatlarını taktım. Saat 16.00 sıralarında eve dönmek için yarım otobüse bindik. Köy yoluna gelirken köye yakın Çeşme mevkisi denilen bir yer var. Oraya geldiğimizde 3 kişi yolumuzu kesti. Kimdir bunlar dedik. Muhtarımız vardı. Muhtar bunlar PKK'lı bizi vuracaklar, ne diye vuracaklar? Diye sorduk. Muhtar, '4 ay önce Kel Tepe mevkisinde vurulan 29 PKK'lının öcünü almak için gelmişler' dedi. Ve bizi durdurdular. O anda muhtar, şoförden, arabanın Hazrşah'ın değil Mutluca köyünün olduğunu söylemesini istedi. Mutlucalılara karışmıyorlardı. Şoför Mehmet Tuz da, arabanın Hazarşah'ın değil Mutluca'nın olduğunu söyledi. Baktılar arabaya arabanın üzerinde bagaj vardı. Hazarşah arabasının üzerinde bagaj yok dediler. Git milleti indir, sıraya diz, dediler, şoför gelip kapıyı açtı, inin sıraya dizilin, dedi. 3 kişi olduklarını gördük. Biri sağımıza, biri solumuza, önümüzde araba ve arkamızda birisi vardı. Kimliği Hazarşahlı olmayanlar çıksın dedi. O anda 2-3 misafirimiz vardı çıktılar. Geri kalanlar orda kaldık.
"İlk ateşte herkes yere düştü"
Aramızda Abdurrahman Parlak isminde genç bir çocuk vardı. O çocuğu alıp yanlarına gittik. Bu çocuktur gönderin gitsin dedik. Onlar da Kürtçe gitsin dediler. Sonra şoföre dediler ki, yakıt çek arabayı yakacağız. Arabanın sahibi o zaman ağa konumunda olan Hacı Abdurrahman Gültekin'e, bırakma arabamı yaksınlar, dedi. Hacı da, arabada unumuz, şekerimiz var onları indirelim sonra yaksınlar, dedi. Ancak onların ağzından çıkan ilk kelime, biz sizi vuracağız, siz daha eşya mı arıyorsunuz, oldu. O esnada Hacı Abdurrahman, Parlak çocuğu oraya götürdü bırakın, dedi. Ve oradan kaçtı. Tam o sırada bunlar bize ateş etmeye başladılar. İlk ateşte herkes yere düştü. Aramızda Ali Kaya isminde biri vardı. Ayağa kalktı ve bu Ermenilerin davası, bizi ne diye vurdular. Suçumuz ne? Günahımız ne? İkinci bir defa tekrar silahlarına şarjör takıp tekrar yerdekilerini taradılar. Yetmedi bir daha taradılar. Kimseyi sağ bırakmadan kaçıp gittiler.
"Bunların İslamiyetle alakası"
Konu buydu.19 kişi şehit oldu. İçimizde 2 bayan ve yaşlılar vardı.7 kişi de kurtuldu. Ben sol kolumu kaybettim. En ağır yaralı da bendim. Ve şu anda yaşıyorum. islamiyetle alakası yok bunların. Ermeni davası. Zulümden başka bir şey yok. Biz Kürtler için çalışıyoruz demeleri yalan. Hiçbir alakası yok. Kürt Kürdü vurmaz. Müslüman Müslümanı vurmaz. Direkmen bunlar ermenidir. Kim ne derse desin. Bu kadarını biliyorum bu kadarını söylüyorum." dedi.
Katledilenlerden Araç Şoför Mehmet Tuz'un abisi olduğunu söyleyen köy sakinlerinden Abdurrahman Tuz, "Kardeşlerimin en küçüğüydü. Arabada şoför olarak çalışıyordu. Bunlar Solhan'dan gelirken yolu kapatmışlar. Bunların davası ermeni davasıdır. islamla ilgileri yoktur. Ortada bir sebep yokken neden bile olduğunu bilmediğimiz bir şekilde katledildiler. Biz hepimiz İslam kardeşiyiz. Konuşamıyorum. Çünkü orda katledilenler akrabalarımızdılar. Dayılarımız, amca çocuklarımız, yakınlarımız… Yani yabancı yoktu. Niye oldu, nasıl oldu biz de anlamdık. Olay esnasında yaralılardan biri bizden ne istiyorsunuz dediğinde dönüp tekrar taramışlar." ifadelerini kullandı.
"Niye bizi katlettiler hala bilmiyoruz"
Katledilen Hamit Akar'ın kardeşi Ahmet Akar, "Bu insanların hiçbir suçu yoktu. Solhan'a gitmişlerdi. Dönüşte evlerine yetişmeden katledildiler. Niye bizi katlettiler hala bilmiyoruz." dedi.
Babasının orada katledildiğini ifade eden Abdullah Gültekin, "Babamın adı Abdurrahman Gültekin, orada 19 kişi öldürüldü. Niye öldürüldüler. Ne istediler hala bilmiyoruz." şeklinde ifadeler kullandı.
Mahmut Işık da, "Benim de babam öldürüldü. Ne oldu ne bitti anlamadık. Gelip bizleri öldürüp gittiler. Suçsuz, günahsız yere.''dedi.
"Toplam 19 vatandaşımız şehit edildi, bu katliamın sebebini biz hala anlayamadık"
Olayda katledilen Cevdet Yılmaz'ın kardeşi ise, "Toplam 19 vatandaşımız şehit edildi. Bu katliamın sebebini biz hala anlayamadık. Olaydan önce kel tepe mevkiinde teröristlerle askerler arasında bir çatışma yaşanmıştı. Orada bazı teröristler öldürüldü. Bu olayında onun intikamı olduğu söyleniyor." ifadelerini kullandı.
"O zaman korucular yoktu, ortada bir suç da yoktu neden yaptılar anlamadık"
Cevdet Yılmaz'ın babası Hamza Yılmaz ise, yaşanan acıyı şöyle anlattı: "Oğlum o zaman 21 yaşındaydı. Bu olay şöyle gerçekleşti. Askerlerle teröristler dağda çatıştılar. 20 terörist orda öldürüldü. Bazıları bu olayı kendilerinin ihbar ettiklerini söylediler. Askere haber verdiklerini söylediler. Bu olaydan sonra terör bize düşman oldu. Yani köyümüz Hazarşah'a düşman oldular. Sonra köye haber göndermişler. Siz bizi ihbar etmişsiniz diye. Bizler bu söylentilere kulak asmadık. Ve bu olayda yolu 3 yönden tutmuşlar. Bir kısım Hazarşah barakalarının olduğu yerden, bir kısım dere tarafından ve bir kısım da olayın olduğu yerde yolu kapatmışlar. Zaten olayı gerçekleştirenler de bunlardı. O insanlar da Solhan'dan geliyorlardı. Yarım otobüsün içinde 26-27 kişi vardı. Aracı durdurup yakmışlar. Öncesinde kimlik kontrolü yapmışlar. Kimliklerinde Hazarşah yazılmayanları ayıracaklarmış. Bir kaç kişiyi aradan çıkarmışlar. Bazıları da kaçmış. Bunlar kaçınca kimlik kontrolünü bırakıp hepsini taramışlar. 19 kişi öldürüldü. 6 kişi de yaralandı. Yaralı olanlardan 2 kişi şu anda yaşamıyor. Vefat etmişler. Diğerleri yaşıyor. Olay bu şekilde gerçekleşti. O zaman korucular yoktu. Ortada bir suç da yoktu. Buralara gelir tekrardan giderlerdi. Yani ortada bir suç yoktu. Bu dava bundan dolayı yapıldı." şeklinde konuştu.
"8 aylık hamile kadını taradılar"
Katliam sırasında 6 yaşında olan ve babasını da katliamda kaybeden Suat Ölmez, katliamda hayatını yitiren ve köy mezarlığında yatanları tek tek anlattı:
Katledilenlerden Keje Kaya: Kocasıyla birlikte katledildi. Kendisi hamileydi öldürüldüğünde. Arkasında 2 kızı kaldı. Biri bir yaşında diğeri 3 yaşındaydı kızları. Şehid olduğunda 8 aylık hamileydi. Arkasında 2 yetim kaldı. Kocası da onunla birlikte şehid edildi.
"8 aylık hamileyken öldürülen Keje Kayanın kocası"
Mahmut Kaya: 8 aylık hamileyken öldürülen Keje Kayanın kocası. Karısının diş ağrısı nedeniyle hastaneye gitmişlerdi. Dönerlerken karısıyla birlikte katledildi. Karı koca birlikte şehid oldu. Geride 2 yetimleri kaldı.
"Benim babam, katledildiğinde biz geriye 10 kişi kaldık"
Ömer Ölmez: Benim babam, Katledildiğinde biz geriye 10 kişi kaldık. Ondan sonra benim en büyük abim 17 yaşında askere gitti. Sonra heyelan oldu ve evimiz yıkıldı. Biz çok büyük acılar çektik. Babam şehid edildiğinde ben 6 yaşındaydım. Hiç unutmuyorum. Son hafta ben babamdan pantolon istemiştim. Araçtan sağ çıkanlardan duydum. İstediğim pantolonu getirmişti. Ve bu bana dert oldu. Biz Müslümanız şükürler olsun. Bunlar sözde Kürt davası yapıyor. Biz de kürdüz. Öyleyse niye bizi öldürüyorsunuz o zaman. Bizim suçumuz ne.
"Aslında burada bir cemaat yok edildi"
Timur Öztaş: Kendisi muhtardı. Benim babam da azaydı. Aslında burası yok edilen bir cemaat. Burada yatanlar arasında imamı var, muhtarı var, azası var, askeri var, damadı var, gelini var… Burası bir bütünün yok edilişi gibi.
"Hem bir yıllık damattı, arkasında bir aylık kızı kaldı"
Piyade er Ziya Özcan: Hem bir yıllık damattı, arkasında bir aylık kızı kaldı. Şehid edilirken bir günlük askerdi. İzne gelmişti. Ertesi gün birliğine teslim olmaya gidecekken şehid edildi.
"köy imamı nişanlıydı. Düğününe yaklaşık 2 ay kala katledildi"
Mahmut Alp: Bu cemaatin imamı. Kendisi nişanlıydı. Düğününe yaklaşık 2 ay kala şehid edildi. Daha gençti. Ve gençliğine doyamadan gitti.
"20 günlük damattı. Daha elindeki kına solmadan katledildi"
Eşref İde: 20 günlük damattı. Daha elindeki kına solmadan şehid edildi. O zaman 21 yaşındaydı. Gördüğünüz gibi çok derin acılar yaşıyoruz.
"Öldürmeden önce çok feci şekilde işkence yapmışlar"
Mehmet Tuz: Yakılan aracın şoförü. Katledildi. Zaten öldürülmeden önce çok feci şekilde işkence yapılmış kendisine. Aracını kendin yakacaksın demişler. Eli tutmamış bunu yapmaya. Çenesini kırmışlar.
"Çocuğu babasını hiç göremedi"
Abdullah İlkyaz: Öldürüldükten 6 ay sonra Allah'u Teâlâ ona bir erkek evlat nasip etti. Çocuğu babasını hiç göremedi.
"Geriye 3 çocuğu kaldı. Biri babasından sonra dünyaya geldi"
Sait Alın: Şehid edildiğinde 28-29 yaşındaydı. Geriye 3 çocuğu kaldı. Biri babasından sonra dünyaya geldi.
"Katledildiğinde 3 aylık nişanlıydı''
Selim İlhan: Şehid edildiğinde 3 aylık nişanlıydı. Gencecikti ve şehid edildi.
Hasan Işık: En yaşlılarıydı. Yaşı 50-51 civarıydı. Bu en yaşlılarıydı. Ama henüz ortanca yaştaydı." (Nihat Kanat, Salih Gönül - İLKHA)