İSTANBUL- PKK/BDP çevresi Doğu ve Güneydoğu'da Müslüman ailelere yönelik terör estirmeye devam ediyor. Bu çevrenin Müslüman ailelerin ev ve işyerlerine düzenledikleri saldırıları Sosyolog Musa Apuhan ile konuştuk.
Saldırgan grupların güçlerini kaybedeceği korkusu ile daha da saldırganlaştığını ifade eden Sosyolog Apuhan'ın sorularımıza verdiği cevaplar;
Bölgemizde yer yer İslami derneklere camilere STK'lara parti binalarına hatta mütedeyyin insanların evlerine ve işyerlerine saldırılar söz konusudur bu hususta neler söylersiniz?
Kedinin acıktığı zaman yavrusunu fareye benzeterek yediği gibi bu eylemleri gerçekleştirirken de zarar vereceği insanı kendisinden hissetmeyerek zarar verir. Ve böylece bu gruplar,yaptığı eylemi meşru kılan bir algı ve düşünceye sahip olur.Madden ve manen açlık çekenler kendisinden değil, kendisi gibi olmayan her şeyi düşman görüp yemek ister. Bu da insanlık açısından bir faciadır.
Bunları böyle kırmızı görmüş boğaya çeviren yanı bu denli tahripçi olmalarına sebep olan nedir?
Tahripçiliğin nedenlerinden birinin tahripçinin bazı kişilik özellikleri ve güdüleri olduğu diğer bir nedeniyle çevrenin bazı özelliklerinin olduğu söylenebilir. Tahripçiliğin açıklanmasında bireyin algılanan adalet düzeyi ve algılanan denetim düzeyi belirleyici rol oynuyor gibi görülmektedir. Kendisi gibi olmayan ve kendisi gibi düşünmeyen herkesi potansiyel düşman görme durumudur.
Kendilerine karsı herhangi bir eylem söz konusu değilken şiddete başvurmaları yanlış değil mi? Çünkü Saldırıların anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir tarafı yok.
Saldırganlığı benimsemiş toplumlarda çevreden gelen küçük bir uyarı, şiddet eylemlerinin ortaya çıkmasını sağlar. Gençliğin içinde yer aldığı alt kültürde şiddetin değer alması yüceltilmesi insanlar arasında kin, kıskançlık ve düşmanlık duygularının körüklenmesi de şiddeti artırır. Belki de inanç denilen bir kontrol mekanizmaları olsaydı bunlar bu denli çirkinleşmezdi.
Peki, bu saldırıların altında yatan nedenlerden biride kaybetmenin psikolojisi olabilir mi?
Kesinlikle. Kaybettiği gücünü ve kaybolan otoritesini tekrar tesis edemediği için kontrolsüz bir yapı meydana getirilir. Bu kontrolsüz yapılar daha fazla serbestiyest, daha fazla hürriyet, daha fazla özgürlük elde etmek için sorumsuz ve tahripkâr davranmaya başlar. Yapamayacağı başaramayacağı ve kaybedeceği korkusu onun daha da saldırganlaşmasına yol açar.
Burada bazı değişkenler söz konusudur;
a-) İktidarsızlık: Yapının Siyasal çevreye, dokuya ve dünyaya tesir edemeyişi,
b-) Anlamsızlık: Yapının davranışını yorumlayan inanç sisteminin olmayışı (Özellikle bölgemizde inançlı insanların çok yoğunlukta yasıyor olması ve dayatılan inançsızlığın insanımızın Dokusuyla uyuşmazlık göstermesi),
c-) İlkesizlik: Yapının Davranışı üzerinde toplumsal değerlerin olmayışı (Kendisini Toplumun değerlerinden soyutlayan veya değer yargılarına topyekün karşı çıkan inançtan soyutlanmış ideolojilerle topluma tahakküm kurma çabaları ),
d-) İzolasyon: Yapının Toplumsal değerlerden ve inanç sisteminden tamamen ayrılmak istemesi,
e-) Yabancılaşma: Yapının kendi İç (öz) Değerlerinden ayrılıp dışa bağımlı hale gelmesi; İnanç ve davranış bağımlılığı ( Marksizm, Sosyalizm, Kemalizm, Faşizm gibi).
Bu olaylarda terörizmden öte bir şey yok mu?
Tabiki var; Anarşizim
Terörizm: Belli bir amaç uğruna silahlanan ve amacına ulaştıktan sonra silahı bırakan yapılardır.
Anarşizm: Hiç bir amacı olmayan toplumda huzursuzluk yaratmak insanları ve toplumları rahatsız etmek, tahrik etmek zarar vermek ve egolarını tatmin için her türlü yola başvurmaktır.
Dünyanın birçok yerinde toplumsal sorun olan bu durum bizimde özellikle bazı bölgelerimizde yoğun bir şekilde baş göstermeye başlamıştır.
Saldırganlık ve tahrip etmeye hatta öldürmeye teşebbüslere kadar varan bu durum çok ciddi bozulmuş bir psikolojinin sonucudur toplumumuzun en önemli değer yargıları ve inanç merkezleri olan Kur'an kursları, Camiler ve yardım dernekleri maalesef bu anarşist yapılar tarafından saldırılara maruz kalmaktadır, yakılıp yıkılmaktadır.
Peki, bu anarşist yapıları bu denli endişelendiren şey ideolojilerinin iflası mıdır?
Evet, mevzi kaybetmenin korkusuyla saldırganlaşan bu yapılar sadece ideolojik olarak kaybettikleri için değil, ayrıca ve en önemli hususlardan bir taneside çıkar musluklarının kapatılmasıyla ilgilidir. Bu ekonomik mevzi kaybetme korkusu bunlarda sosyolojik ve psikolojik sorunlar ve sıkıntılar meydana getirmiştir
Peki, baştan beri tahrikçilikten bahsettiğiniz tahrikçilik nedir? ve tahripçi kimdir?
Tahrikçilik: Bölgemizde yaşanan bu çirkin olay ve saldırıların özelinde tahripçilik;inanç odaklarına saldırganlık Molotof atma yakma yıkma mallara zarar verme hiç tanımadığı insanlara düşman olma saldırganca davranışlarda bulunma eğilimi olarak tanımlanır (ortaya çıkar )
Tahripçi: Bütün Bu davranışlarını kasıtlı olarak yapar verdiği zararın farkındadır
Sonuç olarak ne söylemek istersiniz?
Sonuç olarak intikam almaya yönelik kinci tahripçilik söz konusu;
Yapıların kendisine karsı yapıldığını düşünüldüğü; gerçek yada hayali bir haksızlığın intikamını almak için başvurduğu tahrip türüdür.
Bölgemizde özellikle (Doğu ve Güneydoğu'da ) Mustazaflar Cemiyeti'nin güçlü olduğu ve partileşme süreciyle beraber halkın değer yargılarına ve inanç değerlerine sahip çıktığı, aldatılan ve bazı haksızlıklara mecbur bırakılan mazlum halkın yanında ve arkasında olduğunu bariz bir şekilde hissettirince, işte bu şer odaklar o zaman hızlı bir şekilde mevzi kaybetme psikolojisiyle saldırıya geçtiler. Aslında bu durum ne o şer odaklarına nede mazlum halka bir şey kazandırmaz. Bu çırpınışların cepheden kaçarken can havli ile arkasına bakmadan rastgele sağa sola ateş saçan korkak asker misali gibidir. Başta dediğimiz gibi acıkan kedinin yavrusunu fareye benzeterek yediği gibi bu şer odakları da çıkarlarına ve ideolojilerine aykırı bir yapılanmayla karşı karsıya kalınca kedi misali kavgamız sizin içindir dediği mazlum halkı hiç acımadan yemeye başladılar.
Ben buradan bu saldırılara maruz kalanlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Saldırıları şiddetle lanetliyorum. Mütedeyyin halkımızın itidalli davranmasının daha doğru olacağına inanıyorum. Eğer bu şer odakları aklıselim düşünebilseydi yaptıklarının onlara hiç bir fayda sağlamadıklarını göreceklerdi. Mümin ve mütedeyyin insanımıza da diyorum ki; sabırlı olun. Fakat bilinsin ki sabırlı olmak bir köşeye çekilip kuzu kuzu oturmak değil, tam tersine direnme azmi ve gayretidir. (Muhammed Durmaz-İLKHA)