Bu başlık şu an bölgede yaşananları resmediyor. Daha başta özetlemek gerekse eğer.
Şu an HDP yakıp yıkıyor, hane ve iş yerlerine saldırarak katlediyor. HÜDA PAR teşkilatları başta olmak üzere okullara dershanelere, medreselere ve camilere saldırıyor. Sosyal medya üzerinden “az kaldı, bizden başka bizim gibi olmayan herkesi infaz edeceğiz” diye beyanatlarda bulunuyor. İdareciler tam bir gaflet içerisinde veya şu an olup biten oyunun bir parçası olarak tüm bu tedhişatı “protesto” şeklinde değerlendirerek olayların dinmesini bekleyeduruyor. Hatta bununla da kalmadan gece gündüz nefs-i müdafaa yapanları derdest etmeye çalışıyor. Medyanın o aşağılanmış tavrı ise özellikle Kürtlere dönük kurgulanan o büyük oyunun işaretini veriyor. Gördüğü hey yeri yakıp yıkan, ellerinde silah ve Molotof olan, hanelere saldırıp infazda bulunan elleri kanlı, yüzleri kapalı katiller ne zamandan beri protestocu, eylemleri de protesto eylemi olmuştur.
PKK/HDP’liler haftalardır Kobani çatışmalarını bahane ederek Kobani’nin dışındaki Kürtlere rahat yüzü bırakmadı. Saldırdı, yaktı, yıktı, katletti… Kobani’den gelen Kürtlerin sorunlarına çözüm bulmak şöyle dursun, yardım etmek isteyen STK’lara engel olmaya çalışan söz konusu zihniyet, Bayram arifesinde de rahat durmadı. Kendi zincir mağazalarının ve AVM’lerin açık tutulmasına göz yummanın yanında diğer bütün esnafın kepenk kapatması için baskı uyguladı, bayram alış-verişine engel olmaya çalıştı. Fakir halkın kurduğu pazarların kaldırılması için pazarcıları tehdit etti.
HDP zihniyetinin yaptıkları sadece bununla sınırlı kalmadı. Yüksekova ve daha başka yerlerde dindar halkın Kurban kesimini yasaklamaya çalıştı, bayramlaşmayı engellemek için elinden geleni yaptı. Her zaman olduğu gibi Müslümanların Kurban Bayramı’nı ‘kara’ladı ve sözüm ona yasları gerekçesiyle kendi bünyesindeki şenlik ve zırvalamalar dışındaki İslami etkinlikleri yasaklamaya var gücüyle çalıştı.
Müslüman Kürt halkına verdiği zararlar oraya buraya atılan Molotoflarla sınırlı olmadı. Bayram öncesi ve bayram boyunca çıkardığı gerginliklerle kepenklerin açılmasına engel olmaya soyundu. Bu zihniyeti destekleyip oy verenler için “oh oluyor” demekle beraber diğer mazlum halkın gördüğü zararın hesabını kim verecek diye de sormak lazım. Nasıl olsa Aysel Tuğluk’un, S.Demirtaş’ın, Z.Zümrüt’ün, E.Kürkçü’nün Diyarbakır sokaklarında bakkal veya marketleri yok… Gerekirse kepenkler kapatılıp bir daha hiç açılmasın, umurlarında mı?
PKK sadece Kürt halkının canına okumak için koordine edilmiş habis bir ur’dur. Geçen pazartesi akşamından bu yana, içinde LGBT ve Türk Solu’nun azımsanmayacak derecede etkisi ve yetkisi bulunan HDP’nin talimatıyla bütün Kürt bölgeleri harabeye çevrildi. İş yerleri ateşe verildi. Kürtlerin bulunduğu batı illeri dâhil insanlar evlerinden çıkamaz oldu. Dikkat edilirse sadece Kürt bölgelerinde ve Kürtlere dönük bir zayiat ve ziyan… Bu müddet zarfında kimden olursa olsun gün boyu ve akşam sabaha kadar yaralanan, evleri yakılan, anne ve babaları acı çekenlerin hepsi Kürt’tü. Marksist/Leninist zihniyetin direktifiyle sakalı olanlara saldırıldı, iş yerleri tahrip edildi. HÜDA PAR temsilciliklerine saldırıldı. Ve en nihayet tam bir kudurmuşlukla İslami STK üye ve gönüllülerinin canına kastedildi. Kurban Bayramı’nda Müslümanlar, canlarını Rablerine kurban olarak sunuyorlardı. Genelde Kürt halkını, özelde de dindar Kürtleri hedef alan bu zihniyet, Kürdistan’dan kesinlikle sökülüp atılmadan ve örtedurdukları gerçek yüzleri bu halka deşifre edilmeden bu halk rahat yüzü görmeyecektir.
Bundan dolayı olsa gerek “Türk Basını” bütün bu olup bitenleri görmezden geliyor veya “gösteri” adıyla yutturmaya çalışıyor. Gösteriyse bunlar, sizin mahallelerinize, sizin holdinglerinizin bahçelerine de uğrasın inşaAllah. Mesleğimizin yüz karası gazeteci müsveddelerin “Kürt Siyasi Hareketi” diye tabir edip meşrulaştırmaya çalıştıkları piyonların, bir gece boyu yaptığı bütün saldırganlıkları ateş görüntüleri eşliğinde “Kobani için protestolar sabaha kadar sürdü” diye haberleri şekillendirmeleri, Kürtlere dönük derin kolektif kumpasın göstergesi olsa gerek. Kürtlerin varsa üst üste bir taşı, yıkmaya çalışan çetelerin bütün bu saldırganlık ve terörce eylemlerini “gösteri” diye sunmaya çalışmanın altında bir hinlik yok da ne var o zaman?!
PKK işi çığırından çıkarıyor. Kendisi dışında bütün Kürtler hedef, o köhnemiş ve yobaz düşünce ve dinsizliği dışında bütün dindarlar potansiyel suçlu olarak telakki edilmişse eğer, ki öyle gözüküyor, o zaman bu tavrı şu ana kadar başkasını yakan ateşinin artık kendisini yakmaya başlayacağı anlamına gelmektedir.
Her seferinde özellikle Mustazaflar Camiası, HÜDA PAR ve Hizbullah Cemaati’ne dönük pervasızlıkları, yakılan bu ateşin PKK/HDP açısından “ateşle oynuyorlar” yorumlarına neden olduğu aşikâr. Cemil Bayık’ın “Kürtler arası çatışmalardan yana değiliz” anlamındaki açıklamaları, ya “öyle söyler, başka yapar ilkesizliği”yle ya da “söz geçiremeyen kukla”lığıyla açıklanır, başka bir açıklaması yoktur bütün bu olup bitenlerin.
Dünyanın tüm zalim ve müstekbirleri şunu bilsinler ki, kurduğunuz bütün tuzakların üstesinden gelecek Bir Allah(cc) ve onun verdiği ferasetle davranan yetenekli Müslümanlar vardır! Kurduğunuz bütün tuzakları Allah’ın yardımı ve imanın ferasetiyle atlatacaklardır inşaAllah!
Son olarak, vahşi saldırılar sonucu şehid olan kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik eder aile ve dava arkadaşlarına sabırlar dilerim!
Selam ve dua ile…