Acaaaip şaşırdılar.
Şaşırmakla kalmayıp çarpıldılar.
Yaklaşık iki yıldır “Yasin Börü ve arkadaşlarının cinayeti PKK tarihinde bir milattır” diyorum ve söylediklerimde haklılığım gün yüzüne çıkıyor, kör gözlerin göreceği kadar aşikâr. Bakmayın gözünü kapatıp kendilerine gece yapma çabasındaki budalalara.
Kör gözlerine sokulacak kadar gözlerine yakınlaşmış halkın parmağı.
Şaşırdılar demiştim değil mi yazının başında?
Evet, hem de acaaaip şaşırdılar.
Aynı günde birbirinden farklı dört karar çıkıyor örgüt borazancılarından. Akortları da bozulmuş, sesler farklı farklı, tınılar iç içe geçmiş.
Dermirtaş, ezberleri bozan bir çıkışla PKK'ya koşulsuz olarak silahlı eylemleri bırakma çağrısı yaparken, Figen 6/8 Ekim olaylarının tekrarını yaşatma tehdidinde.
Öte yandan Karayılan “büyük bir savaşa hazırlanın” diyor.
Gözler Duran Kalkan'da. Hendek mucidi, sol örgütlere karşı ego zafiyetindeki Kalkan, şehirlerde patlatılan bombaların da mucidi.
Bir savaş dâhisi(!) Bir halkın toptan katledilmesinde atom bombasından daha etkili yöntemleri var. Tek kusuru kaleleri karıştırması… Attığı bütün goller kendi kalesinde. Bunlarla gol kralı olacağını sanacak kadar zeki(!)
Çözüm sürecinin bozulma gerekçesi kabul edilen Ceylanpınar'daki iki polisin öldürülmesinde sessiz kalan, çatışma döneminde yüreğinde ateş, dilinde barış sözcüğüyle dolaşan, halk nazarında güveni sıfırlanmış cici çocuk Demirşaş'a ne oldu da bir anda “silahlar koşulsuz bırakılsın” dedi.
Hemi de "PYD Fırat'ın Batısına geçecek ve sen de mal mal bakacaksın" dediği Fırat'ın batısının PYD unsurlarından temizlendiği bir dönemde.
Rojava'daki kazanımların bir bir çöp kutusuna atıldığı bir dönemde silahı koşulsuz bırak demek...
Hakikaten ilginç.
Ege'nin güneşi mi çarptı Selo?
Halk türküsünden bir anda caza geçiş,… Çok fena…
Hani bir ara geçiş olabilir, sazın akordunda ufak değişikliklerle toplum alıştırabilirdi.
"PKK'nın 'ama'sız, ancaksız silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde, dağlarda durdurması lazım. Bizim açımızdan bunun alternatifi yoktur. 'Aması, ancağı' yoktur" sözlerini nasıl okumalıyız?
HDP Ağrı mitinginde iki yüz kişinin Yüksekdağ ve Tuncel'i dinlemesi bu kararını etkilemiş mi dersiniz?
Kızıltepe'de babasının arkasında, motosiklet üzerinde parçalanan on iki yaşındaki kızın cesedi etkilemez kararını, tıynetlerini bilirim.
Ancak mitingi protesto eden Mardin halkı kâbusu olmuştur örgütün.
Cerablusa malum malum baktığını bilmeyen yok.
Ben malum diyeyim, siz kendinizi yormayın mal deyip geçin sayın okurlarım.
"AKP'nin yaptığı, işlediği suçların hesapları asker, polis öldürülerek sorulamaz" ifadelerini kırk yıl önce de kullanan oldu, hepsini toprağa gömdü Selo'nun sözcülüğünü yaptığı örgüt.
Örgütün içindeki elemanlardan bahsediyorum. Mehmet Fidanlardan, Şenerlerden, Yılmazlardan söz ediyorum.
İnfaz gerekçeleri Selo'nun bugünkü sözleriydi, hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz, ancak o insanlara hain yaftasını vuranların güftesini besteledi cici çocuk!
"Özerklik ilanı dediğimiz şey mahallelerde, beldelerde halkın isyan noktasıdır. 'Devleti tanımıyoruz' açıklaması değildir" ifadesi anlaşılır gibi değil.
Şunu bir daha açsa, hiç fena olmaz sanırım!
“İsyan ama devleti tanımıyoruz”u açmak gerekli değil mi?
"Saraylardan, balkonlardan halka bakmıyoruz. Onlar kaybetmeye muhtaçtır. Tarihimizde yıkılmış saraylar göreceksiniz ama yıkılmış halklar göremezsiniz, dimdik ayaktadır" sözleri takdire şayan. Pensilvanya şarlatanının uçaklarına, tanklarına, toplarına direnen halk, elbette dimdik ayaktadır.
Bir ayı aşkın bir sürede meydanlardan çekilmedi dimdik dedikleri halk.
Lanetlendi darbecilerin ihanet tellalları.
Selo'nun HDP ve PKK'si de nasiplenmedi değil bu lanetlenmeden.
Elazığ, Batman, Van, Bingöl sokaklarında "Kahrolsun PKK" sloganları hizaya getirdi cici çocuğu. Anlamadım derken ironi yapıyordum, siz maytap geçme olarak da düşünebilirsiniz.
"Yarın değil, şu saatte İzmir'den çağrı yapmak istiyorum, ölümlerin derhal durması lazım. PKK'nın 'amasız, ancaksız' silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde, dağlarda durdurması lazım. Bizim açımızdan bunun alternatifi yoktur. 'Aması, ancağı' yoktur. HDP'nin demokratik siyaseti açısından mazereti yoktur. AKP'nin yaptığı, işlediği suçların hesapları asker, polis öldürülerek sorulamaz. Onların tamamı bu ülkenin çocuklarıdır, bizim çocuklarımızdır, biz böyle görüyoruz. AKP de işlediği bütün suçları örtmek için Kürt çocuklarını şehirlerde, dağlarda öldüremez. Buna da izin vermeyeceğiz. AKP bir savaş başlatarak bütün şehirlere cenaze göndererek üzerindeki sıkışmışlığı şiddet yoluyla topluma ihraç edemez, buna izin vermeyeceğiz. "
Ne dâhice cümleler değil mi?
Bizim çocuklarımızdır dediğin…
Yasin Börü ve arkadaşları kimin çocuklarıydı Selocan!
Senin dişi başkanın 6/8 Ekim olaylarının tekrarından dem vuruyor.
Bu konuda ne dersin sayın Demirşaş!
Elli kişinin katili, yeni katliamlar planlamakla meşgul, bu sefer orandan burandan akan terler seni paklamaz.
Bir de yeni bir seçimde barıştan yana olanların kazanacağını söylemiş.
Bunun için siyasi bir tecrübe gerekmez Selocan, vasat bir zekâ sizi Ağrı, Mardin gibi yerlerden karşılayan üç yüz, beş yüz insana bakınca barışın kazanacağı muhakkak.
Bazı belediye başkanlarının özerklik açıklamalarına ilişkin de HDP'nin söz konusu belediyelerin hiçbiri ile resmi, organik ilişkisi olmadığını söylemiş pişkince.
Tabanı buna “satış” diyor, yoldaşları bonzai kullandığını iddia etmekte, bazıları da bilmem ne korkusu diyorlar. Kim bilir belki de hepsi, yani üçü bir arada da olabilir.
Elhasıl, sen iyi kötü siyaset bilen adamsın Demirşaş, bu sana eşbaşkan olarak atanan katile söyle, halk daha 6/8 Ekim olaylarının intikamını almamışken yeni bir kalkışmayı kaldırmaz.
İnanın 15 Temmuz kalkışmasında FETO'nun itlerine bile imrenecek duruma düşersiniz.
OPERASYON ÇOCUKLARI
Yener Dönmez ve Murat Aksoy…
Tam operasyon çocukları…
Operasyon dediğim, kendileri mükemmel birer operatördür.
Yener Dönmez, cezaevine tıktıkları Cübbeli Ahmet Hoca'ya yazı yazdıracak kadar hin, Murat Aksoy, Yeni Şafak'ta yazıp Hükümet-Cemaat kavgasından sonra FETÖ medyasında yazıp Halk TV'de program yapacak kadar sinsi bir hain..
Yener Dönmez, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın görüntülerini Habervaktim.com sitesinde yayınlarken bir partiye operasyon çektiğinin bilincinde.
Murat Aksoy, 15 Temmuz öncesinde "Devlet geleneği şu anda bir çıkış arıyor. Bu seçeneğe göre de, devletin bir B planı var. O da ne yazık ki çok istemediğimiz bir şey. Şu anda bazı şeylerde darbe seçeneği bile Ankara'da konuşuluyor" sözlerini sarf ederken, olacaklardan haberdar.
Bu yüzden operasyon çocukları diyorum, her operasyonun arkasında isimleri var.
Yolları da ne hikmetse kesişiyor.
Yener Dönmez'in FETO ile ilişkisi tespit edilince operasyonların Pensilvanya menşeli olduğu anlaşıldı.
Telefonunda, darbecilerin haberleşmekte kullandıkları "Bylock" programının da bulunması inler arası haberleşme ağını kullandığının delili.
Murat Aksoy, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun danışmanı olacak kadar muhalefet partisinin içine sızmış bir Sızıntı.
JORDAAN, SAVAGE VE JONSON HEVALLER
PYD, etnik bir yapı mı, bir misyon veya ideolojik örgüt mü?
Bu sorunun cevabının her ikisi olmadığı muhakkak...
Kimileri etnik bir yapı olarak görür, kimileri de ideolojik bir yapı olarak… Bana kalırsa ne etnik bir yapı ne de ideolojik temeli olan bir yapı. Sadece taşeron olmaya amade bir vazife ehli.
Tıpkı PDY diyebildiğimiz FETO örgütü gibi.
Harfler de aynı, dikkatinizi çekti mi? Sadece iki harfin yer değiştirmesi söz konusu.
İkisinin de arkasında AB(D) var ve ikisi de ilk mezatta satışa çıkarılacak kadar değersiz bir meta, sahiplerinin gözünde.
PYD, etnik bir yapı olsaydı, bir milyon altı yüz bin nüfusu olan Rojava'dan yedi yüz bin Kürt onların baskısından dolayı göç etmek zorunda kalmazdı.
Çünkü yedi yüz bin Kürt'ü oradan çıkaran ne ÖSO ne de DAEŞ'tir.
Yedi yüz bin Kürt'ü oradan çıkaran, yedi yüz bin Kürt'ü yerinden yurdundan eden tek yapı, sözüm ona, Kürtler adına savaştığını iddia eden, ancak kendisinden başkasına tahammülü olmayan tekçi düşüncedeki PYD'dir.
PYD, Kürtler için savaştığını iddia etmekle beraber ilk savaşını Kürtlere karşı vermektedir.
Tıpkı Türkiye'deki PKK gibi.
PKK, kurulduğunda DDKD, Stêrka Sor, KUK gibi bütün Kürt bileşenlerine savaş açtı ve kurulduğundan bu yana yaklaşık kırk bin Kürt'ün bizzat katili…
İdeolojik diyenler sanki kavramları karıştırıyorlar gibime geliyor. Çünkü örgüt son dönemde ekolojik takılmaya başladı.
Ekolojik olarak değerlendirsek kafalardaki soru işaretleri bir anda koyulaşmaya ve hızlı hızlı dönmeye başlar.
Ekolojik denge için Jordaan Andrew (Ciwan Fırat), ta Colorado'dan, Levi Jonson Shirli (Agir Şervan), Nevada'dan, Well Savage (Amed Kobani) de bilmem hangi cehennemin dibinden ne uğruna savaşmaya gelmişlerdi?
DAEŞ safında kıtalar aşıp savaşmaya gelen maceraperest, savaşının din adına olduğunu sanma gafletinde bulunabilir de heval Jordaan, Savage ve Levi Jonson ne için savaştığını iddia etmekte.
Kürt toprakları Amerikalı Conilerin atari oyunlarında öğrendikleri oyunların uygulama sahası, Kürtler de o oyunların birer figüranı değildir, olmamalıdır.
“Şehit namirin” sloganlarını Jordaan, Savage ve Levi Jonson sünnetsizleri için atan gaflet içindeki ihanet şebekesi, bu ekolojik denge adına ot olmaya amade zevatın oyununa gelerek Kürtlerin geleceğiyle oynamaktadır, bu böyle biline.
TERS KÖŞE
SAĞ OL İSMAİL KAHRAMAN
Sen olmasaydın, ne laikliğin ne kadar gereksiz bir deli gömleği olduğu tartışılacak ne CHE'nin şakiliği.
CHE dediğimiz, hani küçük çocuklara şaklabanlık yapmak için gözümüzü kapatıp “cee” yaptığımız kavramdan söz etmiyoruz tabi.
Gençliğimize idol olarak belletilen bir şakiyi gündeme getirdi İsmail Kahraman.
Deniz Gezmiş'i halk kahramanı sananlar, Celal Doğan'ın Deniz Gezmiş'in üniversitede ev arkadaşı olduğunu bilseler, eminim Deniz'in üzerindeki cilanın fosfor simi olduğunu anlayacaklardır.
Sahi Deniz yaşamış olsaydı, Celal Doğan'dan daha mı farklı olurdu? Veya solun aydın dediği İlhan Selçuk'un fantezilerini bilenler, İlhan Selçuk idam edilmiş olsaydı, bugün onu putlaştırmayacak mıydı?
Vedat Türkali de Fatmagül'ün Suçu Ne romanını yazmasaydı, bu ülkede bir peçete kadar bir değeri olacak mıydı?
CHE üzerinden bütün solun makyajını hatırlattın be Kahraman Abi'm!
Hani onca övgünün yanında olumsuzlukların da yok değil Kahraman Abi'm!
Mesela senin yüzünden fosseptiğin kapağı açıldı.
Mesela senin yüzünden Bedri Baykam'ın zırvalarını duymak zorunda kaldım.
Mesela senin yüzünden Bedri Baykam, Vedat Türkali, Fatmagül ve peçete…
Tarihe “Meclis'inin Başkanı, Che hakkında 2016'da katil ve eşkıya demiş bir ülkenin vatandaşı olarak kaydoluyoruz!” diyen Bedri Baykam, tarihte gerçeklerin ifşası diye not edileceklerden habersiz.
Küba Meclis Başkanı Esteban Lazo Hernàndez Badri Baykam'la düet yaparak “Atatürk gibi büyük bir devrimciyi anlayamamış birinin, Che'yi anlaması beklenemez!” demiş.
Şu kızı ABD'ye iltica edip ABD vatandaşlığına geçen Fidel'in Küba'sından söz ediyorum.
Şu hastalandığından yönetimi kardeşi Raul'e bırakan ve ülkeyi babasının çiftliği gibi kullanan devrim aromalı saltanatçı Fidel'in ülkesidir sözünü ettiğim.
Bedri Baykam'ın “Şimdi bu tarihsel gafla ve yeniden neden olduğu krizle beraber, İsmail Kahraman'ın derhal istifa etmesini talep ediyorum! Kah-ra-man İs-ti-fa!!!” sözünden sonra bir atasözünün girişini yapayım, devamını okuyucularım getirsin.
İtin duası kabul olsaydı, gökten…