İslami kimliğinden dolayı uzun yıllar Kemalist rejimin baskı ve zulmüne maruz kalan Kürd halkı son otuz yıldır Kemalist Rejimin zulmünü aratmayan zülüm dalgasıyla büyük acılar yaşamaktadır. İkinci zulüm dalgasıyla halkı perişan edenler Kemalist rejimin haksızlık ve zulmüne karşı çıktıklarını, Kürdlerin gasp edilmiş haklarını almak için mücadele verdiklerini söyleyen ve çoğu Kürtçe konuşan insanlardı. Ancak aynı dili konuşsalar da bugüne kadar Kürd halkına bağışladıkları şey; acı ve bozgunculuktan başkası değildi.
6–7 Ekim tarihinde PKK’li çetelerin Kürdistanlı Müslümanlara dayattıkları kıyım ve imha hareketi büyük bir prova niteliği taşıyordu. İki yıldır devletin kendilerine teslim ettiği Kürdistan’ı istedikleri gibi dönüştürmeye çalışan PKK çeteleri, bölgeyi tek rakipleri olarak gördükleri Müslümanlardan temizlemeyi, engelsiz ve pürüzsüz şekilde Kürdistan’ı istedikleri gibi evirip çevirmeyi hedefliyorlardı. Kobani protestoları, katliamların, Müslümanların kanını akıtmanın ve barbarlığın bahanesiydi. Önceden hazırlık yaparak başlattıkları saldırılarda yine önceden tespit ettikleri anlaşılan Müslümanları imha saldırıları neticesinde büyük hasar ve yıkımlara yol açarken, aynı şekilde birçok Müslümanın kanını akıtıp şehid ettiler.
7–8 yıldır Müslümanlara yönelik ardı arkası kesilmeyen saldırılara karşılık verilmemesi, Müslümanların sabır gösterip sağduyulu davranmak için çalışması PKK’yi yanlış hesaplara yöneltmişti. Anlaşılan Müslümanların sabır ve tahammülünü korkaklık olarak nitelendirmişti. Saldırılara karşı sabredildikçe daha fazla kuduran PKK çeteleri, işi bitirmek amacıyla geniş kapsamlı nihai saldırılarla Müslüman Kürd halkına büyük acılar yaşattılar.
PKK’li çetelerin hesabına göre Müslümanlara saldırıp darbe vurmakla ve kanlarını dökmekle bölgedeki rakiplerini ortadan kalkacaklardı. Gencecik insanları barbarca katletmenin temelinde böylesi derin hesaplar vardı. İmha ve katliam neticesinde Müslümanların çaresiz kalıp aciz duruma düşeceklerini ve teslim olacaklarını bekliyorlardı.
Ancak PKK çetelerinin hesabı tutmadı. Kapsamlı ve yoğun saldırıların yol açtığı büyük yıkımların ortaya çıkardığı neticeler hesaplarını altüst etti. Öncelikle Müslüman Kürd halkının büyük nefretini kazandılar. Olaylara sebebiyet veren siyasi parti yöneticileri gittikleri her yerde halkın kin ve nefretiyle karşılaşıyorlar. Daha da önemlisi teslim olacaklarını zannettikleri Müslümanların büyük cesaret örneği gösterip zalimlere karşı durduklarını görünce büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Plan ve programları bozuldu. Bundan böyle oturup emperyalist patronlarıyla yeni projeler üzerinde çalışmaları gerekiyor.
Emperyalist patronlarının yanında iki büklüm olurken Müslüman Kürd halkına karşı kibirlerinden ve tahammülsüzlüklerinden dolayı yaşadıkları şaşkınlığın uzun süre devam edeceği anlaşılıyor. İnsani özelliklerini büyük ölçüde yitirdiklerinden PKK’li barbar çetelerin sebep oldukları kötülükler ve yaşattıkları acılardan dolayı pişmanlıklarını dillendirip özür dilemelerini beklemek de mümkün değil. Dolayısıyla öfke ve kızgınlık içinde anlamsız şekilde sağa sola giden bu çeteler, kendilerine rağmen Müslümanların dik duruşlarından ve ödün vermeden çalışmalarını sürdürmelerinden dolayı büyük sıkıntı yaşıyorlar.
Otuz yıldır Müslümanlarla uğraşan PKK’nin önemli bir gerçeği anlama zamanı gelmiştir. Bu örgütün şeytani oyunları, entrikaları, Kürdistan’ın bazı bölgelerinde Komün sistemini uygulama çabaları Müslüman Kürdlere rağmen hiçbir zaman netice vermediği gibi bundan sonra da vermeyecektir. Devlet izin verse de, Kürdistan’ı PKK çetelerinin inisiyatifine terk etse de Müslümanlara rağmen Kürdistan’da İslam dışı hiçbir yapı ve uygulamaya başarılı olamayacaktır. Daha açık ifadeyle, Kürdistanlı Müslümanlar PKK çetelerinin Müslüman Kürd halkının inanç ve kültürüne aykırı hiçbir yapılanmasına izin vermeyeceklerdir.
PKK’nin yapacağı tek şey yanlışlarını görüp yaptıklarından dolayı pişmanlığını itiraf etmesi ve bir daha da bu tür barbarlıklara yeltenmemesidir. Ayrıca Müslümanların varlığına tahammül etmeyi öğrenmesi, iftira ve hakaret dilinden vazgeçmesidir. Böyle davranması durumunda kimse önüne çıkıp “Neden gözünün üzerinde kaşın var?” demeyecektir.
Sabretme, tahammül, sağduyulu davranış ve aklıselimle hareket etme Müslümanların özelliğidir. Ancak, her şeyin bir sınırının olduğu da unutulmamalıdır. Müslümanların namusuna, malına ve canına kastedildiği, evlatlarının kanı akıtıldığı ve İslam dışı yöntemler dayatıldığı zaman hiç kimse Müslüman Kürd halkının evine kapanmasını ve tepkisiz davranmasını beklememelidir.
(Newab Yıldız/Hürseda Haber)