Allah’ın adıyla.. İnsanların, kurumların, yapıların ve hareketlerin birbirlerini anlamaları, tanımaları; birbirlerine nasıl/nerden yaklaşmaları ve birbirlerini nasıl okumaları gerektiği üzerine daha önce birkaç yazı yazmıştık.
Bu minvalde Pkk ve bileşenlerinin öz kaynakları üzerinde yaptığım okumalar neticesinde ortaya çıkan hususları dile getirmek istedim. Bu okumalar sırasında mümkün mertebe objektif, yansız ve önyargısız düşünmeye ve Pkk ve bileşenlerinin kaynaklarına da bu bağlamda yaklaşmaya çalışıyorum. Bu okumalarımı Pkk’yi ne karalamak ne de aklamak için yapıyorum. Öyle veya şöyle, beğenirsiniz beğenmezsiniz; ama Kürdistan’ın bir gerçeği olan Pkk’yi daha yakından tanımak, anlamak ve kendisine tabi olan insanların nasıl bir örgüte tabi olduklarını, Pkk’ye muhalif olan insanların da nasıl bir örgütle karşı karşıya olduklarını ortaya çıkarmak için yapıyorum. Ortaya çıkardıklarıma katılanlar da olacaktır, şiddetle karşı çıkanlar da olacaktır.
Bu kanıya şuradan vardım. Öcalan 2001 yılında AİHM’ye “Rahip Sümer Devletinden Demokratik Halk Cumhuriyetine Özgür İnsan Savunması 1-2” adlı kitaplarını gönderdiğinde bunlar üzerinde yazılar yazılmaya başlanmıştı. Bu yazılarda Öcalan’ın o kitaplardaki “namaz tiyatrodur, camiler tiyatro salonuna dönüştürülmelidir” yine “Keşke Asya’da Hıristiyanlık egemen olsaydı” ve “Hıristiyanların emrindeyim” gibi düşünceleri ön plana çıkarılıp eleştiriliyordu. İşte o zaman okumayan, araştırmayan, bu gerçeği görmek istemeyen ve dindar halkın desteğini kaybetmek istemeyen birçok kişi bu kitapların Öcalan’a ait olmadığını, devlet ajanları tarafından yazılan kitaplar olduğunu iddia etmişlerdi. İddia hem de ne iddia, hiçbir zaman ispat edilemeyecek kendini avutmak isteyenlerin denizin ortasında sarıldıkları bir idda... Zira Öcalan bu kitapları AİHM’ye gönderdiğinden kitapların Öcalan’a ait olduğu uluslararası bir gerçektir.
Biz kaldığımız yere dönelim, onun için özellikle okumalarım neticesinde ortaya çıkardıklarımı eleştirecek olanlara şimdiden bu meseleleri araştırıp okumalarını tavsiye ediyorum. O zaman kendileri de yanıldıklarını göreceklerdir.
Şimdiye kadar Pkk ve bileşenlerinin farklı tüzük, program ve kongre raporlarını okudum. Bu okumaların üzerine konuşulacak, yazılacak bir sürü şey var. Yazı dizisi şeklinde olmazsa da biraz birbirine bağlı biraz da birbirinden bağımsız yazılar yazılabilir. Bu yazımızda ise tüm bu okumalar neticesinde Pkk’nin ortaya çıkan merkez koordinatları diyebileceğimiz Pkk ideolojisinin ana hatlarını yazmak istedim. Şüphesiz şu an gördüğüm kadarıyla Pkk ideolojisinin dört ayağı vardır. Siz bunlara isterseniz Pkk’nin dört gayesi, dört kutsalı hatta dört tapındığı diyebilirsiniz. Ben ilkesel olarak “tapındığı” tabirini uygun görmediğim için “Pkk’nin dört kutsalı”veya daha sonra okumalar neticesinde ekleyebileceğimiz olabileceğinden “Pkk’nin Merkez Koordinatları” demek istiyorum.
Pkk ve bileşenlerinin hemen hemen tüm tüzük ve programlarında eksik etmesi bir yana onlarca kez değindiği bu dört şey:
Birincisi: Ekoloji, evrim veya doğadır. “Ekoloji, toplum oluşumunun dayandığı fiziki ve biyolojik doğadır.” Yaklaşımıyla evrim teorisini esas alır.
İkincisi: Demokrasi veya demokratikliktir. “Demokrasi yeni tanımıyla devletli toplum dışında kalan toplumun komünal duruş tarzı, yaşamı, örgütlülüğü ve mücadelesidir.”
Üçüncüsü: Cinsiyet özgürlükçülüktür. Kadın-erkek eşitliğini veya kadının üstünlüğünü esas alır.
Dördüncüsü: Komünal örgütlenme veya komünal toplum : “Bu yapının en önemli özelliği, sınıfsız bir toplum olmasıyla birlikte üretim araçlarının ortak mülkiyetidir.”
Pkk ideolojisinin evrim(!) geçirdiğini göz önünde bulundursak da dünden bu güne Pkk’nin bu merkez koordinatlarının bazen farklı argüman ve terimlerle bazen birebir olarak; ama her zaman varlıklarını sürdürdüğünü görmemek mümkün değildir. Bunların her birinin ayrıntılı olarak ele alınmasına, kaynak gösterilerek belirtilmesine, analiz ve eleştirilerinin yapılmasına ihtiyaç vardır. Sonraki yazılarımızda bunları ele almaya çalışacağız.
Rabbim, hakkı hak olarak gösterip ona tabi olanlardan; batılı batıl gösterip ondan ictinap edenlerden eylesin. Allah’a emanetsiniz.