Allah’ın adıyla
PKK ve bileşenlerinin merkez koordinatlarından, PKK ideolojisinin olmazsa olmazlarından, bu zihniyetin ayaklarından biri şüphesiz demokrasidir. Demokrasi, demokratlık, demokratik eylem ve söylem gibi kelimeler PKK literatürünün vazgeçilmezi ve en başköşeyi tutan kavramlarının başında gelir. Bunu görmemek, bilmemek mümkün değildir. PKK ve bileşenlerinin tüm tüzük ve programlarında en yaldızlı sözcüktür, demokrasi. PKK’nin kurdurduğu hemen hemen tüm partilerin isimlerinde iki üç kelimeden birinin “demokrasi” kelimesinin olması bile bu gerçeği ortaya koymaya yetiyor.
Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve en son Halkların Demokratik Partisi’nde(HDP) bile diğer partilerin isimlerinde olduğu gibi önemini kaybetmeyen, eskimeyen ve değişmeyen kelimedir, demokrasi.
Öyleyse nedir bu demokrasi, neyi ifade ediyor? Bunu anlamak için demokrasinin tanım(lar)ına ve tarihi sürecine bakmakta yarar vardır.
Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi veya çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvenceye alan yönetim, fakirin yönetimi, sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim olarak da tanımlanıyor. Demokrasi her ne kadar “ayak takımının yönetimi” olarak eleştirilse de diğer beşeri yönetimler içerisinden sıyrılarak günümüze kadar gelmiştir.
Tarihi süreç olarak demokrasinin doğuşu M.Ö. 450’li yıllara dayandırılıyor. O yıllarda Site halkı dışında görülen kadınların ve kölelerin dışında erkeklere mecliste oy kullanma ve konuşma hakkı verildiği ve 375’te Roma İmparatorluğunda yurttaşlık ve insan hakları kavramı gelişme göstermesiyle demokrasinin ilk adımları atıldığı 1215’te Magna Carta-Büyük şart İngiltere’de Kral I. John’un imzaladığı Magna Carta kralın yetkilerini sınırlarken halka da bazı hak ve özgürlükler tanıdığı belirtiliyor.
Kimsenin yargılanmadan cezalandırılmayacağı ilkesini getirmek ve sonraki yıllardaki bu türden atılan adımlar ve benzeri gelişmeler demokrasinin seyri açısından önemlidir.
Demokrasinin tarihi sürecini burada bırakırsak krallıkların, zorbalıkların, despotlukların, haksızlık ve hukuksuzlukların aleyhinde bu gelişmelerin olması şüphesiz göz ardı edilmeyecek gelişmelerdir.
Her ne kadar dünyadaki en demokrat kesilen güçler ne zaman demokrasi ve özgürlüklerden bahsetmişlerse milyonlarca insanımızın canına ve şehirlerimizin baştanbaşa tarumar olmasına sebep olmuşsa da demokrasiyi adalet, insan hakları, eşitlik olarak gören, özümseyen ve benimseyenler açısından şu soruyu sormak herkesin hakkıdır.
Demokrasi, tarih süreç itibariyle adalet, özgürlük, insan haklarıyla özdeşleş(tiril)irken sözde demokratların tahammülsüz, saldırgan, şiddeti dil olarak benimsemeleri, kendi fikrinden başka fikre hayat hakkı tanımamaları çelişki değil midir ve demokrasiye karşı olan antipatikliğin kökeni nedir? Bu nasıl açıklanabilir?
Bu çelişki ve antipatikliğin temelden kaynaklandığını gösteren beş sebep vardır. Her ne kadar demokrasi diğer beşeri yönetim biçimleri arasından sıyrılıp günümüze gelmiş olsa da demokrasiye yöneltilen bazı eleştiriler hala önemini koruyor.
unlardan birincisi: Dünyadaki bazı devletlerin/kurumların/ideolojilerin ve kişilerin görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları veya demokrasiyi kendilerine göre tanımlamalarıdır.
İkincisi: Demokratik olmayan devletlerin/kurumların/ideolojilerin/kişilerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabalarıdır.
Üçüncüsü: Aslında genel bir kavram olan demokrasinin tek başına kullanılmasıdır.
Dördüncüsü: Sınırlı bir aklın, sınırsız bir ihtiyaç, acz ve fakrın içindeki beşerin ürünü olan beşeri izim, yol ve yönetim biçimlerinin yetersiz kaldığı, bir tarafı örterken diğer tarafı açan yorgan misali olduğudur.
Beşincisi: Demokrasiyi adeta kutsayanların yeri ve zamanına göre sadece kendilerine yaradığında demokrat olmalarının insanlar üzerinde oluşturduğu antipatidir.
Allah’a emanetsiniz.
Devam edecek...