Allah’ın adıyla. Beşeri izimler arasından her ne kadar sıyrılıp bu güne kadar gelen ve onlar içerisinde en iyi olma yerini koruyan demokrasiye yöneltilen şu beş eleştiriyi biraz daha açıp örneklendirelim. Tabii ki biz burada demokrasiyi genel hatlarıyla ele almaktan ziyade PKK ideolojisindeki demokrasiyi irdeliyoruz. Bundan örneklerimizi, alıntılarımızı ve düşüncelerimizi bu minvalde serdetmemiz gerektiğinden PKK ve türevlerinin tüzük ve program niteliğindeki kaynaklarını esas alıyoruz.
...
Demokrasiye yöneltilen eleştirilerden birincisi olan “Dünyadaki bazı devletlerin/kurumların/ideolojilerin ve kişilerin görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları veya demokrasiyi kendilerine göre tanımlamaları” eleştirisi çok yerinde ve geçerliliğini çok güçlü bir şekilde koruyan bir eleştiridir. Demokrasiyle ilgili tanımlamaların bir kısmını daha önce yazdık. PKK özelinde demokrasi tanımı ise apayrıdır.
PKK programında, “Demokrasi de yanlış tanımlanmıştır. Şimdiye kadar tanımlandığı gibi demokrasi bir devlet şekli değil, devletli toplum dışında kalan toplumun komünal duruş tarzı, yaşamı, örgütlülüğü ve mücadelesidir. Özcesi buna devlet olmayan demokrasi diyoruz. Bu yaklaşım anlamlı, gönülden onaylı, aydınlatılmış halk düzeninin otoritesi; bürokrasiye boğulmamış, her yıl memur yöneticilerini seçen, gerektiğinde ise geri çeken halkların demokrasisidir.” denilmektedir.
Dikkat ettiğimizde PKK, demokrasinin tanımına geçmeden önce demokrasiyle ilgili daha önce yapılan tanımların yanlışlığını dile getirmekle o geçmişi reddediyor. Demokrasiye getirdiği yeni tanımlamayla birlikte demokrasinin genel geçer işlevinin de “yönetim şekli” olmadığını, aksine devletin dışında kalanların mücadele yöntemi olduğunu belirtiyor.
PKK’nin demokrasiyi kendine göre tanımlama yaklaşımı ideolojisini ve bu çerçevedeki eylemlerini kamufle etme amacı taşıyor olsa gerek. Yine batılı dünya nezdinde meşruiyet kazanmak için onların nezdinde makbul olan argümanları kullanma manevraları olarak yorumlanabilir. Doğrusu ideoloji ve eylemlerin mefhumunu değiştirmeden ona demokrasi kılıfı geçirilmesi, o ideoloji ve eylemlere keskin eleştiri oklarının yönelmesini sağlamaktan öte bir şey kazandırmıyor.
PKK’nin eylemlerine demokratik kılıf uydurma yaklaşımının nereye vardığını buyurun PKK programındaki, “Buna göre tüm halk öz savunma sistemi içine çekildiği gibi, halk savunma güçlerinin eğitilip örgütlenmesi de demokrasinin en temel görevlerinden birisidir.” cümlesinin açısından görün. PKK ve türevlerinin “halk savunmaları”ndan maksat molotofçuluğu iyi beceren gençlik yapılanmalarıdır ki bunların kaosa, karmaşaya ve çatışmaya eşit olduğunu görmemek elde değil. PKK literatüründeki öz savunmanın pratiğinin halka, alana yansıması çatışmadır, kaostur, muhaliflere gözdağıdır, öteleme, yok saymadır. Bu durum halkın tümünü bu kaosun içine çekmekte kutsanan demokrasinin temel görevlerindenmiş. Nasıl demokrasi ama!
Bu çıkarım gerçekten yanlı bir çıkarım değildir. Bu gerçekliği görmek için uzağa gitmeye gerek yok, PKK ve türevlerinin yapacakları küçük bir empati bu gerçeği onlara öğretmekte fazlasıyla cömert davranacaktır.
Yani anlayacağınız, PKK ve türevlerinin açıklamalarında “demokrasi vurguları, farklılıklara ve muhaliflere yönelik karşı demokratik mücadele” nin PKK ve türevlerinin program ve tüzüklerindeki karşılığı molotofla, saldır, çatış, ayaklan, diren demekmiş.
Keşke bu öz savunma denilen birliklerle gerçekten halkın malı, canı korunsaydı. İşin açıkçası birçok kesim tarafından böyle bir durumda da belki de “gölge etme başka ihsan istemez” denilirdi. Neyse biz geçelim, ikinci eleştiriye.
...
“İkincisi: Demokratik olmayan devletlerin/kurumların/ideolojilerin/kişilerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları”nı açtığımızda burada bir yanıltma çabasını görmemek elde değil. Demokratların(!) ve demokrasiyi argümanlarından eksik etmeyenlerin, demokrasiyi kutsarcasına övenlerin her sözlerinde her eylemlerinde ikide bir demokratlıklarından dem vurmaları demokrat olmadıklarının da bir göstergesidir. Eşitlikçi, adaletçi, özgürlükçü, farklı görüşlere hoşgörülü ve temel insan haklarını önceleyen yönetim biçimi olarak ya da PKK literatürüne göre devletin dışındaki örgütlü toplumların bu özellikler etrafındaki mücadelesi olarak ileri sundukları “demokrasi”yle çelişen bir pratik sergilemeleri demokratlıklarının sözden öte bir şey ifade etmediğini ispatlar. Çünkü kişi pratiğiyle ortaya koyamadığı durumu teoriyle ortaya koyma kavgası verir. Pratikte olanınsa teoriksel bir kavgaya çok da ihtiyacı yoktur. Yani demokrasiyi baş tacı edinenlerin kahir ekserisinde demokrat olmalarından ziyade demokrat geçinmeleri göze çarpıyor.
Devam edecek... Allah’a emanetsiniz.