Allah’ın adıyla. Demokrasi ve pkk demokrasisi çok su götüren bir hamur. Demokrasi, sihirli sözcük... Lastik gibi bir buraya bir oraya çekilen... Peki, gerçekten de demokrasi, buraya oraya çekilebilecek; şemsiyesi altında her şeyin yapılacağı ve uygun kılıf bulunabilecek bir anlayış/sistem midir?
Aslında öyle olmazsa da ilke, kanun, kural, anlayış, yaklaşım, vicdan ve insafı kendi keyfi, çıkarı ve ideolojisiyle kuşatanlar için demokrasiyi omurgasızlaştırmanın zor olmadığı da ortadadır.
Böyle olunca kimin hesabına ne geliyorsa o meşru oluyor; demokratik kılıfı da ona göre tasarlanıp üzerine geçiriliyor.
Burada ortaya çıkan bu işi sulandırmaya gerek olmadığıdır; çünkü artık oyunların tutmadığı ve uygun algı oluşturma hamlelerinin yerini bulmadığıdır. Hem de tüm yiğitlik, mertlik ve dürüstlük argümanları adına ayak oyunlarından, hile ve desiselerden vazgeçilmesi gerektiğinin görülmesi gerekir. Dostluksa dostluk, düşmanlıksa düşmanlık... Her ne yapılacaksa mertçe, yiğitçe ve dürüstçe yapılması gerekir. “İdeolojinden, kimliğinden, inancından yaklaşımından açık ve net seni beğenmiyorum. Düşmanlığım, kinim, kavgam bundandır.”ı diyebilecek bir mertlik ve dürüstlükte.
Yoksa, demokrasinin arkasına sığınarak, demokratikliğe yapışarak her tür melanette önde at koşturmanın anlamı yok.
İnsan hakları, demokrasi, çoğulculuk, hoşgörü, barış demek buna vurgu yapmak, isminde ona yer vermek, sakız gibi ağızda çiğnemek değildir, istismar etmek hiç değil. Karakterin, yaklaşımın, pratiğinde bu var mı ona bak. Toplum aynasında kendine bakmaktan korkma, bu konudaki ürkeklik ve korkaklığın gerçeği değiştirmez. Baskı ve şiddet ise bir süre ve yere kadar gerçeği gölgeleyebilir. Kim bilir haksızlık, zulüm, tekçilik, baskı ve sindirme üzerine karanlık bir gelecek kuranların sisteminin çöküşü için geri sayım bugünden bu andan başlamıştır, ne bilirsin?
Hem, iftira atmak, karalamak, yaftalamak, ihanetle yaklaşmak, barış deyip savaşmak, hoşgörü deyip tekçi bir anlayışı kutsamak, demokrasi deyip sandıklara ipotek koymak, saldırıp, kaçırıp, yakıp, yıkıp saldırıya uğrayan taraf edebiyatı yapmak anlayış ve pratikler adı namı ne olursa olsun her sistem her akıl ve izan her vicdan ve insaf açısından kabul edilebilir durum değildir.
Vaziyet budur. Hakikati görmek, anlamak ve bilmek isteyenler içinse anlaşılabilir bir durumdadır. İrdelediğimiz her ne kadar demokrasi ve pkk demokrasisi olsa da eğildiğimiz, açmaya çalıştığımız karakter ve yaklaşımdır. Yoksa egemen güçlerin meşru gördüğü ve kutsadığı şeyin adı demokrasi yerine başka bir isim olsaydı bu durum değişmeyecek; pkk zihniyeti adına kendisine en çok vurgu yapılan, kutsanan o olacaktı ve aynı durumu analiz ediyor olacaktık. Unutmamamız gerekir ki “Çavên li derîya xwelî li serîya” şiarı gereğince egemen emperyal akıldan medet ummak bunu gerektiriyor ve bu bazılarını bukalemuna döndüren büyük bir faktördür. Bunun diğer bir adı doğu medeniyetinden batının kucağına, batı değerlerine demir atmaktır. İslam’dan sekülerimize doğru bir özgürlük(!) hareketidir.
Neyse, asıl mevzumuza tekrar dönersek; mertlik ve dürüstlük çerçevesinde hareket edilebilecekse bir iki noktaya da dikkat çekelim.
Burada, insan olarak üzerimize düşen ortak paydaşlarda bir araya gelebilmedir. Evet, insanlar fikirsel/eylemsel bazda birçok hususta uyuşmayabilir, ama muhakkak uyuşabilecek noktalar da yok değildir. Pkk ve türevleri ibneliği bir kimlik görebilir. İffetli olmayı cinsel ayrıştırıcı bir argüman olarak görebilir. Böyle olunca Müslüman bir kimsenin dini, iffeti emrettiğinden ve evlilik dışı ilişkiyi yasakladığından, ibneliği de Lut kavminin helakına sebep olacak bir durum gördüğünden Pkk’nin dayatmalarını kabul edecek değildir. Pkk ve türevlerinden de kimse Şeriatçı olmalarını beklemez. Fakat, sözde değil özde insanlar birbirinin düşüncelerine saygı duymayı öğrenebilirler. O zaman ikiyüzlülük/münafıklık olmayacak, gerçekler açık gözle görülecek ve inşallah insanlar fıtratlarına ne uygunsa ona yapışacaklardır.
Genel olarak Müslümanların inançlarına saldırı olmadığı müddetçe farklı düşüncelere dün karışmadığı gibi bu gün de karışmıyor. Tarihte de Müslümanların dillere destan adaletinden, hoşgörüsünden ve insanlığından dolayı kendi dindaşlarının zulmünden kaçıp Müslüman devletlere sığınan Hristiyanların azımsanmayacak çok olması pratik ve gerçeklik açısından önemlidir.
Ama İslam’a sırtını dönüp batı sahillerindeki demokrasi limanına demir atanların kendine demokrat olma, sözde demokrat olma reflekslerinin aslında kendilerinin de demokrasiyi yeterli bulmadıklarını gösterir.
Neticede; öyle veya şöyle, herkesin insan hakları noktasında, özgürlükler noktasında, farklı düşüncelere tahammül noktasında, toplumun değerleriyle barışma noktasında, toplumun tercihini göz önünde bulundurma noktasında demokratik(!) değil, öncelikle insani bir duruş geliştirip bunu göstermeleri gerektiğidir. En basiti kim yaparsa yapsın, kime yapılırsa yapılsın; darbeye “darbe” İnsanın kafasını kim taşla ezerse ezsin, buna “vahşettir” diyebilmeliler.
Yoksası mı? Tecrübeyi tecrübe etmek akıl kârı olmazsa da bunu dayatan düşünsün. Bekleyip görelim. Bu vesileyle zalimlere cehennemin kendilerini sabırsızlıkla beklediğini müjdelerken, tüm şehitlerin de şahadetlerini tebrik ediyorum.
Pkk’nin merkez koordinatlarından demokrasiyi ele aldığımız yazılarımızın sonuncusuydu. Fakat araştırma, okuma ve analizlerimize göre Pkk’nin diğer merkez koordinatları üzerinde yazmaya devam edeceğiz. Allah’a emanetsiniz.