BATMAN - İç Güvenlik Paketi ile ilgili polislere verilen yetki hakkında açıklamada bulunan Batman Baro Başkanı Avukat Ahmet Sevim, Hâkim veya savcıların polisler tarafından dosyaya konmuş delillerin sıhhatini arama ihtiyacı hissetmediğini vurgulayarak, kolluk kuvvetlerinin denetlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Mehmet Ağar’dan sonra başka güç polise rengini vermeye çalıştı”
Kolluk kuvvetlerinin Türkiye’de hiçbir zaman gerçek anlamda profesyonel ve ihtiyaca binaen kurulmadığını belirten Sevim, “Bundan 10-15 yıl öncesine gidecek olursak, polis teşkilatına Mehmet Ağar ve o dönemki zihniyeti hâkimdi. Neredeyse en ufak memura kadar Mehmet Ağar ve ekibinin dâhili vardı. Sonradan yine bir başka güç polis içerisine sirayet ederek ciddi şekilde rengini vermeye çalıştı. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle emniyet içerisinde ciddi operasyonlar var. Dolayısıyla güvenlik kuvveti her zaman ideolojik bir aygıt olarak kullanıldı.” dedi.
“Polis, devletin gardiyanı şeklinde konumlanmıştır”
Polisin devletin gardiyanı şeklinde konumlandığını söyleyen Sevim, “Cezaevlerinden örnek verecek olursak; cezaevlerinin dış güvenliği Jandarmaya, iç güvenliği ise gardiyana aittir. Türkiye’nin yine dış güvenliği askere, iç güvenliği polise aittir. Aslında bu örnek üzerinden polis, devletin gardiyanı şeklinde konumlanmıştır. Polisin neredeyse bütün haklarımızı bir şekilde ihlal edebilecek bir hakkı ve yetkisi var. Polis ne zaman tehlikeli hale gelir; işte tamda bu sözünü ettiğimiz ideolojik aygıt haline gelince. Polis insanların yaşam hakkından, vücut bütünlüğüne, özel hayatın gizliliğine, konutun dokunulmazlığına kadar bütün haklarımızı bu ideolojik çerçevede aslında ihlal etme potansiyeli taşıyan bir güçtür.” diye konuştu.
“Kolluk kuvvetlerinin denetlenmesi gerekiyor”
Sevim, “Geldiğimiz nokta itibariyle ve bugüne kadar pratiklerine de baktığımız zaman polisin yetkileri ciddi kaygı vericidir. Demokratik olan dünyanın hiçbir ülkesinde polisler ideolojik bir tutum içerisinde olmazlar, kendi fonksiyonlarını icra edecek bir tutum içerisinde olurlar ve böyle bir çaba sarf ederler. Neredeyse bütün toplumsal meselelerde kolluk kuvvetleri bir memur olmaktan çok ideolojik bir taraf ya da bir karşıt olarak hareket eder. Bu anlamda bu çok ciddi bir problemdir. O nedenle profesyonel bir şekilde güvenlik hizmetleri veren aslında hepimizin güvenliğini korumak üzere yetkimizi de verdiğimiz bu gücün, ciddi kayıt altına alınması ve denetlenmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Hâkim ve savcılar delillerin sıhhatini arama ihtiyacı hissetmez”
Hâkim ve savcıların delillerin sıhhatini arama ihtiyacı hissetmediğini belirten Sevim, “Kolluk kuvvetleri dosyaları hazırlar, suç nitelemesini yapar, delilleri kendisi takdir eder, hakim ya da savcı önüne fezleke olarak koyar ve bu neredeyse özellikle siyasal suçlarda bir hüküm haline gelir. Hâkim veya savcı gerçekten ortaya konan delillerin ya da dosyaya konmuş delillerin sıhhatini arama ihtiyacı hissetmez. Bunun üzerinden mahkûmiyetler konulur. Bu da çok sıkıntılı bir şeydir. Günlük ihtiyaçlara göre ya da kimi siyasi aktörlerin kendi ihtiyacına göre yapmış oldukları düzenlemelerin kendi ayaklarına dolanabileceğini ve bundan pişman olabileceklerini tecrübelerle öngörebiliyorum.” dedi.
Polisin yetkileri kayıt altına alınmadığında, yetkileri sınırlandırılmadığında çok tehlikeli bir güç haline geleceğini belirten Sevim, gelinen nokta itibariyle polisin yetkilerinin ciddi kaygı verici olduğunu vurguladı. (M.Fatih Akgül-İLKHA)