CHP adayı tüm gücü ile Karadeniz oylarına kilitlenmiş durumda...
Çok değil 6 ay önce aşırı milliyetçilikle suçlanan Karadenizliler memleketçilik duygusu ile CHP’ye yönelince sosyal demokratlar çiçek özü bulmuş arı gibi Karadenizlileri medh ediyor.
Oysa daha 7-8 ay önce CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygün, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş 9 Kasım’da Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret edince açmış ağzını yummuştu gözünü.
İşte o cümleler
" Diyanet İşleri Başkanı gidiyor, Atatürk'e laf uzatan Fesli Mısırlıoğlu'na ve bakın nereli derseniz Trabzonlu... Trabzon Kurtuluş döneminde kimlerin elindeydi? Evet, Rum Pontusun elinde olan Trabzonlu bir tane Feslinin açıklamaları sonucunda her ilimizden fışkıran böyle hareketle karşı karşıyayız. Şiddetle kınıyoruz diyorum"
Dün merhum Kadir Mısıroğlu üzerinden Pontus ve Rum polemiğini başlatan CHP, aniden Karadeniz’i keşfetti. Neden? Çünkü Karadenizliler memleketçilik duygusu ile CHP’ye oy verdi.
Cumhurbaşkanı Karadenizli.. Öyle..
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Trabzonlu mu? Evet..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Trabzonlu..
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan Trabzonlu..
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Trabzonlu..
Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da Karadenizli. Ordulu.
39 İlçesi Olan İstanbul'da 10’u Trabzonlu olmak üzere 15 Başkan Karadenizli. Ohh bu ne bolluk!?
Peki, İstanbul’da ne kadar Karadenizli yaşıyor? 2 milyon 200. Kürt nüfus ne kadar en kötü ihtimal 4 milyon. 4 milyon 2 milyon 200 binden daha mı küçük bir sayı!!
Karadenizlinin oyu bu kadar değerli ya... Aslında kaderin bir cilvesi bu
O Karadenizliler değil miydi Türkiye’deki neredeyse tüm ihaleleri alan? Bu kadar balık hafızalı olmayın canım. Daha birkaç yıl önceydi CHP’liler bundan şikayetçiydi.
TOKİ’nin neredeyse tüm ihaleleri onlara kalır, ayak işlerini ise Adıyamanlı, Urfalı, Ağrılılar yapardı.
Evet, şimdi ne oldu? İhalelerin kaymağını yiyenler CHP’den yana dümen kırarken Binali Yıldırım Diyarbakır, Urfa yollarına düştü. Ve orada “Kürdistan, Lazistan” açıklamalarında bulundu”. Keşke o dili hiç terk etmeseydiniz.
Liberallerin “demokratikleşme” bizim “normalleşme” dediğimiz o dil...
Sürmeliydi.. Pkk’ye rağmen, MHP’ye rağmen sürmeliydi. Çukurlara, hendeklere, kantondan devrim oyunlarına rağmen sürmeliydi. Ak Parti kendisini büyüten süreçten, devletin klasik savunmacı refleksine sığınınca kan kaybetti.
Oysa sosyoloji haritası net bir hakikati ortaya koyuyor. “Kürtlerin oyunu alamayan asla iktidarda kalamaz”
Artık İstanbul’da da durum böyledir. İş bu nedenle Diyarbakır’daki konuşma önemlidir ama Kürtleri ikna ettiğinden/edeceğinden emin değilim.
Daha somut, daha pratik ve seçim yatırımı olmadığına ikna edecek adımlar lazım. Pontusculuk üzerinden strateji geliştireceğinize Kürde verecek neyiniz varsa onu söyleyin. Tren bu kez kaçmamalı? Yoksa vuracak diz de bulamayabilirsiniz.