Bankaların POS cihazlarıyla ilgili faiz endişesini bizlere yazan bir kardeşimizin sorusu şu şekilde;
Yeni POS makinesi kurmayı düşünüyorum. Bankayla yapılan anlaşmaya göre hesabımıza yatan parayı çekebilmemiz için 2 yol var; birincisi 30 gün sonra para hiç kesinti olmadan çekiliyor. İkinci ise para bir gün sonra % 1'lik kesinti ile alınıyor. Bu kesilen % 1'lik kısım faize girer mi?
POS cihazının hükmü kredi kartı kullanmanın hükmüyle aynıdır. Zira bu cihazlar ancak kredi kartı aracılığıyla kullanılmaktadır. Ödeme süresi geciktirilmediği sürece muasır İslam âlimleri, kullanılmasında bir sakınca görmemekle birlikte ihtiyaten kullanılmamasının daha uygun olduğunu söylerler. Bu cihazların kullanımıyla ilgili üç yol vardır;
Birincisi; bankanın tayin ettiği günde cihaz sahibi parasını almaya gider ve bunun karşılığında bankaya hiçbir komisyon ödemez. Bu caizdir. Aynı şekilde yüzdelik bir komisyon ödemesinde de bir sakınca yoktur. Zira bu cihazlar/bankalar alıcı ile satıcı arasında simsardırlar. İslamda simsarlık ve karşılığında alınan ücret helaldir.
İkincisi; POS cihazının sahibi alışverişten sonra istediği gün bankaya gider ve komisyon ücretini de ödeyerek parasını çeker. Bu kimse hak sahibi olduğu parasını faizli bankalarda bulundurmaması gerekiyor. Dolayısıyla ertelemeden parasını alması şartıyla bu muamelede bulunmasında bir sakınca yoktur. Bankaya ödediği yüzdelik fark ise simsarlık hakkıdır.
Üçüncüsü; cihaz sahibi başta anlaşmasını bankanın tayin ettiği gün üzere yapmıştır ve banka kendisinden komisyon farkı almayacağını belirtmiştir. Ancak nakit ihtiyacından dolayı satıcı, belli bir yüzdelik ödeyerek parasını günü gelmeden önce bankadan alıyordur. Bu durum, caiz olmayan çek ve senet kırdırmayla aynıdır. Nasıl ki kendisinde çek bulunan kimse bankaya yüzdelik vererek vakti gelmeyen çekin karşılığını bankadan hemen aldığında haram oluyorsa, aynı durum bir başka açıdan bankadan alacaklı olan POS sahipleri için de geçerlidir.
Kredi kartları ve bu kartların kullanıldığı POS cihazları yaşadığımız ülkenin vazgeçilmez bir gerçeği olmuş durumdadır. Bu tür vesileleri kullanmadan ticaret yapmak oldukça güçtür. Konuyla ilgili; yaşadıkları ülkelerin faizsiz bankalarının azlığına, finans bankalarının ise çokluğuna göre hüküm veren bazı muasır islam âlimlerinin görüşlerinin muamelat hususunda Avrupa'dan farklı olmayan Türkiye'de geçerlilik arz etmesi mümkün değildir. Bu bakımdan yukarıda zikrettiğimiz hususlara dikkat edildiği sürece inşallah sorumluluk altına girmeyiz.