Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA), Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden seçkin ulemanın katılımıyla 9'uncu Alimler Buluşması'nı Diyarbakır'da düzenledi.
"Alimler Buluşması" programının bu yılki teması "Aksa Tufanı, Ümmet ve Ulemanın Mesuliyeti (Ümmetin Onuru Gazze)" olarak belirlendi.
Bu yılki "Alimler Buluşması" programı Türkiye başta olmak üzere Irak, Irak Kürdistanı, Filistin, Mısır, Afganistan, Katar, Sudan, Senegal, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katılımıyla gerçekleştirildi.
Buluşmanın ikinci gün oturumunda Irak Kürdistan Bölgesinden Prof. Dr. Sabah Berzenci, "Aksa Tufanı'nda Medeni Değerlerin Belirtileri" başlıklı sunumunu yaptı.
Değer kavramının; toplumda hakim olan ve onları aşmasına ve inkar etmesine izin verilmemesi için bolca kabul gören bir dizi inançlar, fikirler ve ölçüt kanılar olduğunu söyleyen Berzenci, bu nedenle farklı kalıpların, sınıfları ve seviyeleri ile toplumun, değerlerin koruyucusu olacağını ve onların devamını kollayacağını belirtti.
Değerlerin "dini, kültürel, sosyal, politik, ekonomik" vb. olarak sınıflandırılabileceğini ifade eden Berzenci, "Belki de en önemlisi bir bütün olarak insan uygarlığıyla ilgili olanıdır. Medeni değerler olarak adlandırılabilecek -ki şu örnekler verilmiştir- vatan sevgisi, zamana saygı, başkalarıyla bir arada yaşama, entelektüel hoşgörü; iyilik, hoşgörü, bilim ve medeniyet ile yükselme; dini, mezhepsel, ulusal ve kişisel itibara saygı ile temsil edilebilecek değerlerdir." dedi.
Berzenci, "Bilinçli eleştirmen, insanlığın içinde bulunduğu durumda büyük ve girdaplı krizlere katlandığını bilir. Her şeyi liberal ve laik felsefesine göre ele alan batının materyalist hegemonyasından sonra, en belirgin olanlarından; genel olarak değerler (hakkındaki), özel olarak da Medeni değerler (hakkındaki) kriz... (Ayrıca) ateş ve demirle otorite (kuran) Batılı akıl her ölçüyü de bu tek taraflı akla yönlendiriyor ve kıtaları aşan askeri lojistik ve teknolojik/dijital bilgi üstünlüklerinden -ki bunlar her şeyden önce manevi ve medeni değerleri hedef alıyor. Hayata, kainata ve insana bakışıyla; inancına, dinine ve tarihine tutunmuş milletlere göre bu (değerleri) köklü ve direniş ruhu korudu." diye konuştu.
"Allah, her çağda hakkı ayakta tutan rabbani alimler diriltir"
Materyal bakışın; hayatın tasavvuru, metafizik unsurları ve insanların içinde bulunduğu durumda elde ettiği tecrübeyle geçmişte bu değerlere ilişmeye ihtiyaç duyduğunu söyleyen Berzenci, "Bu yüzden Allah, bizim çağımızda ve her çağda hakkı ayakta tutan rabbani alimler diriltir. Öyle ki kendilerinde bu medeni değerler belirmiştir. Zira Allah-u Teâla’nın kitabında belirttiği gibi; 'Peygamber size siz de insanlara şahit olasınız diye...' Bu şahitler günümüzde Filistin’de nöbet tutan mücahitlerden ve Gazze'de cihat ve direnişten başkaları değildir. Ahmet Yasin’den Rantisiye ve Ebu-l Abd’a (İsmail Heniyye’ye) ve onların dışındakilerinin izinden gidenler... Zira onlar temiz ruhları ve pak kanları ile kahramanlık destanlarından en ihtişamlısını yazdılar. Mesajları medeni değerlerin yeşermesinde nesillerin akıllarına ve kalplerine ulaştı. Zayıflamak, gerilemek veya tereddüt etmekten ziyade ABD ve Batı tarafından desteklenen siyonist işgalde dahi yeşeriyor. İstişhadi eylemler de siyonistlerin ve onları mal, silah, siyaset ve doğruyu yansıtmayan, saldırgan medya ile koruyanlar ayaklarının altında yeri salladı." şeklinde konuştu.
Gazze’deki cihad ve direnişin yiğit ve azimli kahramanlarının, vatana, toprağa ve mukaddesata bağlılığı ifade etmenin en güzel örneklerini ortaya koyduklarını vurgulayan Prof. Dr. Sabah Berzenci, aynı zamanda cihad etiğine bağlılığın en güzel örneklerini ve direnişin insancıl muamelelerini mahkumlar ve esirlerde ortaya koyduklarını kaydetti.
Öte yandan Rabbani muhafızları (Gazzelileri), kutsalları ve vatanları savunmda; Aksayı ve mukaddesatları korumada (kullandıkları) milli/sivil güçleri ve yıkımlara aldırış etmemeleri sahabenin ve tabiinlerin yolundan gittiklerini görüyoruz.
Gazze halkının ve direnişin yıkıma, yerlerinden edilmelerine, yakılmış topraklarına ve soykırıma rağmen kararlılıklarından vazgeçmediğini vurgulayan Berzenci, bu kararlılık dolayısıyla işgalcilerin hiçbir zaman rahat etmediğini belirtti.
Berzenci, "Yerleşimciler/sivil işgalciler de atalarının Allah’ın Peygamberi Hazreti Musa’ya 'Orada acımasız bir kavim/millet var! Onlar oradan çıkmadıkları müddetçe biz oraya girmeyeceğiz. Şayet oradan çıkarlarsa biz gireriz.' dedikleri günde kendilerinde oluşan korku gibi bir korku onlarda tekrarlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Pek çok kesimin işgalcilerle "normalleşme, barışma ve Müslümanları yüzüstü bırakma" projelerine rağmen Gazze halkının, tüm grup ve sınıflarıyla sağlam bir yapı gibi bir arada durduğunu söyledi.
"Gazze’nin efsane kahramanları karşısında siyonistler, dengelerini ve manevra kabiliyetlerini kaybetmeye başladılar"
Berzenci, "Gazze’de bir yıl boyunca tanık olunan bu imani destan, Amerikan maddi tekliflerinin, titrek bölgesel programların ve başarısız olan tüm normalleşme projelerinin kırılganlığını herkese ispatlamıştır. Böylece Gazze’nin efsane kahramanları, direniş tarihi ve hiçbir tereddüt ve geri adım atmaksızın ehil komutalarının arkalarında durmaları karşısında siyonistler, dengelerini ve manevra kabiliyetlerini kaybetmeye başladılar. Şehadet ve fedakarlık derslerini büyük peygamber Hazreti Muhammed Mustafa’nın (sallalahualeyhivesellem), Sıddık’ı Ekber’in (Hazreti Ebubekir), Ömer Faruk’un (Hazreti Ömer), Zinnureyn-i Enver’in (Hazreti Osman), Haydar-ı Kerrar’ın (Hazreti Ali) ve sairde kalan diğer fetih kumandanlarının ve liderlerinin medresesinde aldılar. Allah onların hepsinden razı olsun." şeklinde konuştu.
İşgalci siyonistlerin tüm katliamlarına rağmen Gazze halkının yılmadığını, ulusal konumundan, şer’i hükümden, ulusal ve meşru liderliğin/yönetimin (HAMAS’ın) etrafından geri çekilmediği vurgulayan Berzenci, "İşte bu, kesin bir zafer ve haklı Filistin davasında açık bir fetihtir. Öyle ki ne zaman/ne kadar (bu konuda) pasif olanlar (Filistin davasını) Amerikan standartlarına/ölçülerine göre çözmek isteseler de, üzerinde pazarlık yapmaya çalışsalar da şer’i, hukuki ve tarihi haklılığından ödün verseler de bu konu en önemli ve en öncelikli İslami konu olarak kaldı ve kalacaktır. Dünyanın özgür insanlarının davasıdır ve yaşayan vicdanları ve bilinçli zihinleri olan onurlu insanların davasıdır. Düşmanlara ve ajanlarına rağmen." ifadelerini kullandı.
"Ne bir damla kan ne bir karış toprak ne de bir zeytin dalı boşa gitmeyecek"
Berzenci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Filistin meselesi, dini, imani/akidevi ve ahlaki değerlere sahip bir ümmetin meselesidir. Hatta peygamberlerin ve temiz kalpli insanların öğretilerinden türetilen insan uygarlığının/medeniyetinin kalbinde yer alan bir konudur. Anlamları ve değerleri, dünyada barış ve istikrar düşmanı olan, insanlık ve onun asil değerleriyle hiçbir ilgisi olmayan bu gaspçı varlığın yok olmasının önünü açan coşkulu ve cihatçı Filistin duruşunda kendini gösterdi. Ki o (siyonizm) fikirler ve inançlar arasında barış içinde bir arada yaşamayı ve hoşgörüyü baltalamak için oluşmuş/oluşturulmuş bir kanser mesabesindedir.
Aksa Tufanı, sindirilen ve ihlal edilen hakların ancak cihat ve onurlu direnişle geri getirileceğini ve korunacağını ispatladı. Kuds-ü Şerif boyunlarımızda olan bir emanettir. Hainlerin oyunlarından, işgalcilerin saçmalıklarından/heveslerinden ve ulusların ertelemelerinden korunması ve muhafaza edilmesi gerekiyor.
Gazze’nin cadde ve sokaklarında akan temiz ve masum kanlar, büyük fedakarlıkların değerini ve saf Filistin topraklarının değerini karış karış bilen nesilleri filizlendirecektir. Ne bir damla kan ne bir karış toprak ne de bir zeytin dalı boşa gitmeyecek ve hak sahiplerine haklarını geri verecek olan nesiller de bu nesiller olacaktır.
Sonuç olarak, programa katılan değerli kardeşlere, alimlere, akademisyenlere ve büyük şeyhlere; sağlam bir zemine oturtulmuş bir eğitime dönmesi, kelimetullahın yücelmesi ve mücrim kafirlerin sözünün her meydanda düşmesi için direniş kültürünü tüm boyutlarıyla yaymaya davet ediyorum."